çığlık çığlık çığlık
çığılık çığlık çığlık
çığlık çığlık çığılık
çığlık çığlık çığlık
Çığlık Çığlık Çığlık
Çığlık Çığlık Çığlık
ÇAVDAR'IN Obası: lV NECATİ ÇAVDAR'IN Çığlık, 28 ŞUBAT TÜRKÜSÜ, GÜNEŞİ GETİRİRİM, UYAN, MORSALKIM, HÜSEYİNNNAME, GÖR, VANNAME HALNAME, SONSUZLUK YOLCUSU, TÜMÜLÜS,KORANA İSMİ İLE KİTAPLAŞTIRDIKLARI İLE BU KİTAPLARDA YER almayan DİĞER ŞİİRLERİ .. Veya ŞİİRLERLE bir hayat, toplumsal OLAYLARA, değişimlere şiirle tanıklık ..
28 Eylül 2006 Perşembe
İçindekiler
Not: İsteme adresi ve telefonlar kitabın çıktığı tarihdeki idi.İstenirse necaticavdar@gmail.com adresinden ulaşmak mümkün
O'u Bildim
O'nu BildimGezdiğim dağda, taşta
Havada uçan kuşta
O’unu gördüm O’nu bildim
Hak lailahe illallah
Seherde; rüzgârlarda
Şafaklarda, ay, güneşte
Toprakta, havada, suda
O’nu gördüm, O’nu andım
Hak lailahe illallah
Deryalara giden suda
Akan ırmak, yağan karda
Müminlerin gönlünde
O’unu buldum, O’nu bildim...
Hak lailahe illallah
Fakirlerin şükründe
Zenginlerin hamdında
Dertlilerin Ah’ında
O’nu gördüm, O’nu bildim...
Hak lailahe illallah
Zalimlerin; zulmünde
Mazlumların sabrında
Âşıkların yüreğinde
O’nu gördüm, O’nu bildim...
Hak lailahe illallah
Düğünlerde, derneklerde
Gençlerin coşkusunda
Şafakta, seher yelinde
O’nu buldum.. O’nu bildim..
Hak lailahe illallah
Gelinin göz yaşında
Yavrunun kalp atışında
Ninelerin yakarışında
O’nu buldum, O’nu bildim..
Hak lailahe illallah
Nefeslerin ilkinde
Ömürlerin sonunda
Evrenin sonsuzluğunda
O’nu gördüm, O’nu bildim..
Hak lailahe illallah
Kuzunun meleyişinde
Kuşların cıvıltısında
Sistemlerin dönüşünde
O’nu buldum, O’nu bildim..
Hak lailahe illallah
Dervişlerin zikrinde
Âlimlerin fikrinde
Atomun çekirdeğinde
O’nu gördüm, O’nu bildim
Hak lailahe illallah
Malda mülkte, fakirlikte, yoklukta
Makamların üstünde, kalabalığın içinde
Çokluğun hiçinde, yalnızlığın özünde
O’nu buldum, O’nu gördüm, O’nu andım...
Hak.. lailahe illallah
Alırmısın Selamı
Alır mısın Selamı?
Ey âlemlerin rahmeti
Şefaat bekler kemter ümmeti
Kah gönderirim seher ile salavatı Tenezzülen alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Ey bağrı yanıkların ilacı
Boynu bükük âşıkların sertacı
Çağlayanlarla gönderirim salâvatı
Kabul eder misin; bu sefilden selamı
Salli ala seyyidina Muhammed
Bazen gün doğarken bazen geceden
Bazen söz ile de bazen heceden
Bazen kalp ile de bazen inceden
Ay ile gönderirim; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Bülbül kesilir zakirler
Yardımını umar fakirler
Ne yüzle sana gelir hakirlere
Rüzgar ile gönderirim; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Seherde yeller ile
Al kınalı turnalarla
Deryalara giden sular ile
Gönderirim; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Sensin sultanı âşıkların
Sensin dermanı maşukların
Sensin fermanı mahkûmların
Bululara katarım; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Gülleri koklayıp, kokun alarak
Rüzgârı yüzüme sürüp, dermen bularak
Ravzana yönelip, yanarak
Güneş ile gönderirim; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Kah ağlayarak kah gülerek
Pervane misali, huzurunda dönerek
İnleyip, can evimden gözyaşı dökerek
Meleklerle gönderirim; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed
Çok özlerim, arzular yanarım ama
Cismim ile yüz süremem ravzana
Ruhumu ile dururum yüce divana
Kabul eder misin bu garibi şefaatına
Salli ala seyyidina Muhammed
Divane; yazamaz O’nu hiçbir kalem
İdrake sığmaz, anlatamaz vasfını kelam
Yaratıldı şanına on sekiz bin alem
Cümle alemle gönderirim; alır mısın selamı...
Salli ala seyyidina Muhammed (S.A)
------------------------ Bir'e
Ya Resulullah ....... ARAR ASLINI
YA Resulullah
Sanıdır bu iştiyak, sanadır bu firak
Huzuruna gelmeye ne yüz var, ne yürek ..
Arar Aslını
Insan; buldum der, yine arar
Nefsim; kondum der, yine uçar
Gafil nefsim; aldım der, yine ister
Ister; seni nefsim, yine SEÇER
Ölçtüm der; az bulur yine Biçer
Aslını arar, aslında olanı özler
Asıl çok yakın, o uzakları gözler ..
Dünyalar kurar, hülyalar kurar
Değini yaptım anında kırar
Ular, ekler, yıkar, döker
Boynunda yular, yularını arar ...
Arar; ilk gördüğünü, kendini
Arar; o hitabı, o sözü
Arar, o güzelliği, o Cemali
Arar; o lezzeti, o hazzı
Arar; aslını, o özü ..
20.12.1995
------------------------------------ Ali

Ali
Ali; yalnız, kimsesiz, sesiz
Saç baş dağınık
Alem uykuda. O, uyanık..
Göz; açık. Yürek; yanık…
Saç baş dağınık
Alem uykuda. O, uyanık..
Göz; açık. Yürek; yanık…
Gece saatin üçü
Gidiyor adım adım
Güçlü ayaklar yalın
Önüne geçip, baktım
Al, aç mı sın?
-Teşekkür ederim
Lütfen. Aç isen, bir şeyler yiyelim.
Gidiyor adım adım
Güçlü ayaklar yalın
Önüne geçip, baktım
Al, aç mı sın?
-Teşekkür ederim
Lütfen. Aç isen, bir şeyler yiyelim.
- Nere de ağbi?
Hemen şurada, işkembecide
Geriye dönüp baktı.
- Sağ ol ağbi
- Ben tokum
Hemen şurada, işkembecide
Geriye dönüp baktı.
- Sağ ol ağbi
- Ben tokum
Ey sürekli yiyip aç olanlar..
Hiçbir şey istemeyip tok duranlar
Şükredenler, hamd edenler
Bütün arzularım; Ali’de bitti
Bir kaldırıma bir bana bakıp gitti.
Hiçbir şey istemeyip tok duranlar
Şükredenler, hamd edenler
Bütün arzularım; Ali’de bitti
Bir kaldırıma bir bana bakıp gitti.
Alim;
Görmezler seni,
Kim duyar sesini...?
Kim siler …irini
Bu halk nasıl temizler
Kör düzenin pisini?
Görmezler seni,
Kim duyar sesini...?
Kim siler …irini
Bu halk nasıl temizler
Kör düzenin pisini?
Işıklar sönmüş.
Şehir uykuda, sen uyanıksın
Halka küsüp, dertlerini
Kaldırımlara yazmışsın
Şehir uykuda, sen uyanıksın
Halka küsüp, dertlerini
Kaldırımlara yazmışsın
Karşıda ki mi ……?
Hırsız düzenin namuslu bekçisi
Ekmek uğruna.. Emekçisi
Hırsız düzenin namuslu bekçisi
Ekmek uğruna.. Emekçisi
Alim;
Güneş elbet doğar,
Uyanış, hangi şafağa?
Kafa karışık, gözler yorgun
Kalkar mı bu halk sabaha?
Güneş elbet doğar,
Uyanış, hangi şafağa?
Kafa karışık, gözler yorgun
Kalkar mı bu halk sabaha?
Alim;
Geçer bu sıkıntılar unut,
Yeise düşme;
Enerjimiz, gücümüz umut..
Geçer bu sıkıntılar unut,
Yeise düşme;
Enerjimiz, gücümüz umut..
Demirtepe /Angara
(Çığlık’tan)
(Çığlık’tan)
//////////////////////////////////////////////////
Hikayesi:
1990 başlarında Angara Maltepe'de Aytuna pasajında küçük bir dükkan işletiyoruz.
Kışın gelerek; Pasajın koridorunda ki kalorifer peteğine yaslanıp ısınan Saçları sakalı uzamış. Genç bir delikanlı..
Kimseyle konuşmaz.
Sessizce koridorun kalorifer peteğine sırtını dayar ısınır, gider..
Çoğu insan bu pejmürde kıyafetli insanı , "insan" bile görmez.
İlgilenmez.Hatta kimseye zararı olmamasına rağmen kovarlar ..
Biz onun adını öğrendik..
Ali..
Her gördüğümüzde çay vs söyleyip ilgilendik.
Yemek söyleriz
Aç ise kabul eder yoksa istemez.
Konuşmaları az.
Cevapları kısadır..
Özellikle öğrencilerin sınav dönemi fotokopi çekimi fazla olur. Onlara ders notları hazırlarız..
O günlerde geceleri de çalışırız.
Gece çalışmalarımızda acıkınca lokantalar kapanır, bizde hala faaliyetini sürdüren Sümer Sokak başındaki (Demirtepe de, SÜMER 1 de bulvara yakın) işkembeciye uğrarız..
Bir gece yine işkembeciye giderken tam da Necatibey köprüsü üstü civarında, banka karşısında Ali ile karşılaştık.
Bu karşılaşma ile duygularımızı kalame aldık.
https://www.antoloji.com/ali-32-siiri/?siralama=p
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Akşamın tülü çekildiği vakit Gece, gündüzle yapar mı akit
Akşamın tülü çekildiği vakit Gece, gündüzle yapar mı akit ... İlaç, bahane hasta; şifa bulur elbet Hastalık sebep mi, ölüm var, akıbet Sebe...
-
GAZANIZ MÜBAREK OLSUN Ebedi ülkü için geldiniz, Bİrlik Hak’ta dediniz, Dirlik için bir oldunuz Gazanız mübarek olsun. Bey...
-
Ayasofya Sen! .. Suskunken; sızlamaz mı, kemikleri Fatih'in Sen! .. Mahzunken; bükülmez mi boynu Eyub'un Sen...






