2 Eylül 2006 Cumartesi

MÜDÜRE HANIM

Toprağa doğmuş, işlemiş toprağı
Toplamış,deneyi, kuru yaprağı
Ekmeğini çıkarmış bir zaman
Dul kalmış tam otuz üçünde
Kucağında biri altı aylık
Bir doksanlık karı, beş yetim
Beslemeyen toprak, akan çorak dam
Her gün yediği acı..Çekerken gam
Umut, ikinci kez büyük şehir Ankara
Yardımlarla kurdu bir dam varoşlara
Geçim zor, imkan yok,para elde değil
Namus! beklerken bin bela oldu kızlar
Kader bu ..kurutulmak elde değil
Kış ortası, şiddetli ayaz
Damını başına yıktılar, gelmez ki şu yaz
İlbahar kış oldu, yazı sonbahar
Geçim zor, görmeyecek mi ki ilk bahar
Tek tesellisi idi küçük bahçesi, balkonu
Oyaladı yıldızlar bir süre onu
Birkaç kutu bin bir çiçek,
Naylon leğende sebze yetiştirecek
Uğraşısı, tesellisi baktığı iki torunu
Şaka diye koydum Kreş müdiresi adını
Bilmeyenler gerçek müdür sandı kadını
Ankara doyurmaz, kendi doyamaz oldu
Ümitlerin bittiğinde yeni bir güneş doğdu
Bir akşam yükünü sırtladı Müdire hanım
Göz yaşları içinde yeni bir hayale ..
Gözü arkada, gitti uzaklara ..
Diktiği birkaç ağaç, çektiği acı hatıralar
Geriye kaldı; bir kaç kutu reyhan, yadigar

Eylül 2001
 Posted by Picasa

Nasıl Anlatsam

Nasıl anlatsam seni anladığımı,
Yalnız olmadığını aydınlıkların karanlıkların.
Seninle olduğumda halkın yalnız bildiğini
Yüreğimin senle yanıp senle söndüğünü
Kalp atışlarının göz yaşlarımın,
Seninle attığını, sana gittiğini
Yeşile dönmediğini otların,
Sensiz güllerin açmadığını.
Naz yapmadığını goncaların,
Bülbüllerin boşa ötmediğini.
Çağlayıp giden suların,
Denizlerin okyanusta bitmediğini.
Bin bir lezzet sunan nimetlerin
Lezzetleri sensiz tatmadığımı.
Kendinden sulamadığını yağmurların,
Bulutların zerre atmadığını.
Gönüldekini koparmadığını fırtınanın.
Rüzgarın sensiz kopmadığını,
Bir zamanı olduğunu tüm doğumların.
Mayaların sensiz tutmadığını,
Bir anda dindiğini tüm dertlerin.
Seninle ağlayıp seninle gülündüğünü.
Nasıl anlatsam............
Hep dağ ötelerinde olduğunu Şirinlerin,
Ferhatların senin için dağlar deldiğini.
Kalplerinin parçalanmadığını sevenlerin,
Mecnun’un Leyla’yı sende bulduğunu.
Hep sana götürdüğünü tüm izlerin,
Yakub’un Yusuf’u senle gördüğünü.
Sebepsiz gezmediğini enginlerde gemilerin,
Tufan-ı Nuh’un senle dindiğini.
Sevmenin ayrılıklara, hicranlara gark ettiğini,
Her oluşun sende başlayıp sende bittiğini,
Sevenlerin sana dönüp, sana gittiğini.
Sensiz sevginin hepten mahvettiğini
Nasıl anlatsam ....
Bildiğimi.....

05.04.1995

memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş - Deprem 2

Ülkeme kar yağdı sevindik... Beyazlara büründü gelinlik, sandık meğer memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş bilemedik.. ... Umulur ki Ak...