C:\Users\Necati\Desktop\şiirden\Yeni kitaplarımız NÇ\ŞİİR kitapları 2020\GÖKBAYRAK\Gök bayrak için36838204_10156578733007700_776551441694195712_n(1)000.jpg
GÖKBAYRAK; SENİ ÖZLER
Gökbayrak; seni, özler
Albayrak; seni, gözler
Yurduma dikilmiş hain gözler
Vahşet ki; anlatamaz, sözler
Nerde güller açan bağı
Kan çağlıyor ovası dağı
Yad ellerde dağlanır bağrı
Silen yok gözünün yaşı
Mecal yok, başlar ezik
Mektup yok, teller kesik
Turnalardan haber(!) bekler
Uçar, geri döner mi ola
Yüzyıllardır yüreği yaralı
Altaylar gibi dertleri sıralı
Yanar hasretine, garbın
Şark içinde yad avcı vuralı
Baş gitmiş, dağılmış kervan
Hükümdar yok. Veremez ferman
Bekler haber,vermezler aman
Yolar tutuk. ,Gitmez kurtarıcı Selam
Düştü yiğitlerim, soldu gülüm
Türkü oldun, söyler dilim
Çaresiz; insaf, çaresiz; ilim
Dayan bahtı karalı yârim
Vay benim nazlı, elim
Rus elinde esir millet, o dayanmış kapıya
Kiril; elinde asa, çıkıyor ta Çankaya’ya
Haçlı el sütünde.. Hilal olunca “irtica”
Şarkı boş verdik,” batıl”a kapılanınca
Neden Haçlı köyler bile bağımsız, devlet(!)
Bizim koca yurtlar işgalde.. Esir! Yüce millet
Medeniyetler kuran halk.. Çaresiz, rezil ümmet
Dünün teröristi, bu gün devlet!..
Esir; medeniyet inşa eden millet
En ufak ilgi, sayılıyor zalime ihanet
Eline taş alana füze ile saldırıyorlar
Her bahane ile Müslüman kırdırıyorlar
Seyahatleri bahane Gül ve Devlet
Başlıyor katliam, Kopuyor kıyamet
Kafa tutuyor âleme
Kimse ses çıkarmıyor zalime
Cevap hazır: çünkü; nükleer güç
BM’de temsilci yok, zalime sözcü çok
Esir,
Kırım
Kazan
Kafkasya
Bütün Türkistan
Trakya, Balkan
İngiliz ipi ile sağlam bağlanmış.
Bütün ciahan çökse, âleme yeten
Çilekeş Anadolu(!) hepsine kalkan
Gökbayrak, Albayrak kıskaç da
Tümüyle hedef; Hilal
Avrupa - Afrika – Asya
Kan çağlıyor bizim coğrafya
Dalgalansın, kan kırmızısı Albayrak
Birleşsin Yürekler
Sönmesin Semalar rengi Gök bayrak
Varlığın sende, sırtında ağır yükler
Bu gün benim efkârım var
Bu gün sokaklarda çağlayan kanım var
Babasına ağlayan anne karnında canım var
İleriye bakan ümitlerim var
Bu gün efganım var, var
Yarına bakan ümidim var
Serhatlarda dalgalanan Albayrak
Gönüllerde Gökbayrak var
“Marip maşrık” az gelir
Sarsa da Çin ve Maçin
Ne gurkalar,haçlılar gördük
“Sed” bilen“yecüç mecüç” az gelir
Urumçi’de, bilge Kaşgar’da kan
İki yüz binlik kızıl orduyu ezen
Yiğitlik abidesi; Turfanda “Alev Vakası” var
Milyarlara dayansa da
Unutmaz.. Yecüç- Mecüç
Aktuğ’da “Berin İnkılabı” var
Zalim dinsiz, acımasız, pek
Sabır dağı sana yük!..Sen; çek
Hotan’da kaza ören ipek
Mazlum ahı kalmaz. Zaman.. Geçecek
Çağ ne getirir, ne gösterir? anlı gelecek
Bizim eller yanıyor
Bizim yürekler kanıyor
Zalim duymuyor, seyrediyor
Bir damla petrole, bedel
Varillerle Müslüman kanı içiyor
Darağacı kuracakmış!
Kime kurulur dar ağacı?
Kurutuluyor Türkün soy ağacı
Sökülüyor; İslam’ın medeniyet tacı
Otağı; Saltuk Buğra Han
Kan kusuyor, Türk’e Filistin
İslam’a aydınlık Bağdad
Bu gün; baba yurt Türkistan.
Yerkent, Yili, Kaşgar, Aksu.. Hotan
Urumçi, sarılmış ondan da beter
İnsanlığın derdi, Türkistan
Kaleler kapalı, kime ne
Ses veren yok, mazlumun sesine
Kurarlar güçten yana siyasetini
Kimi korkar zalimden
Kimi öne alır ticaretini
Kan kokusu sarar dünyayı
Git turnam. Bu gün çaresizim
Hem yaralı, hem öksüzüm
Ben çağlara ışık yayan közüm
Kurtarıcı güneş, barışı kuracak sözüm
İnsanlık; kurtarıcı habere gebe
Hak; er-geç galebe çalar zalime
Bitmem, dayanırım gitsem de ölüme
Sabır, korku ve en büyük ilaç zulüme
Yaratan boş mu bırakır alemi
Vardır yaralar saran merhemi
Sarınca kâinatı, Mevlamın Selam’ı
İnşallah kurtarır. “Gül” kokusu, dünyayı
Necati Çavdar
10 Haziran 2009- Cuma
Şairin yeri- Emiryaman -Ankara
http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&
task=view&id=1352&Itemid=54
C:\Users\Necati\Desktop\necati-cavdar kalpaklı.JPG
Uygur öğrencilere mezuniyet yok! <
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/10152067175772700
Çin'in "Sincan Özerk Bölgesi" olarak isimlendirdiği
Doğu Türkistan'da, "siyasi görüşleri onaylanmadığı
sürece" Uygur öğrencilerin üniversiteden mezun
olamayacakları açıklandı.
"Bölücülüğe karşı ideolojik bir savaş" olarak nitelenen
uygulamayı savunan üniversite yöneticileri, "dersleri
mükemmel olsa bile, siyasi niteliklere sahip olmayan
öğrenciler kesinlikle mezun olmamalıdır" açıklamasını
yaptı.
Doğu Türkistan'ın başkenti Kaşgar'da Öğretmen Koleji
başta olmak üzere bir çok üniversitede başlatılan bu
uygulamanın bölge genelinde uygulamaya konup
konmadığı belli değil.
//////////////////////////////
ZALİM ELİNDE; ÇİLE ÇEKEN, YAR
Zalim elinde; çile çeken, yar
Sana sevdalı; yürekler var
Uzakta olsa da; o diyar
Kalbimin içinde; yeri var
Kendi gelmese de.. Selamı, eder; dar
Ammaa.. Sabır ha… Az zaman, var
Bilmez sanma, neyi var?
Hal ki hal, şimdi eli dar..
Ayağında; bukağı, zincir var
Az uyuşukluk, uyku da var
Kendi içinde kanayan, yara var
Gövde içinde kurt var, güve var
Başında; hall edecek, gaile var
Çektiğin acılarda bunun, payı var
Hürriyete erecek, cevheri; var
Elbet görülecek, bi hesap; var
Necati Çavdar
Ahimesut /Angara
26 Kasım 2013
http://sairinyeri.blogspot.com/2013/11/zalim-elinde-
cile-ceken-yar.html
ÂR'a-kan
Ara neresi , ÂR'a-kan
7milyar , sahir kör
Zulüm, ateş , kor
1,5 milyar bon bon bakan
Naf mi çığlıklar akan
Patlamış ruhsuz volkan
vicdanlar; kur - Ban
3 Eylül 2017 Ahimersud
MAZLUMUN AHI
Bu gün kendinizi güçlü görüp zulme devam dersiniz..
Mazlumun ahı yerde kalır mı zannedersiniz…?
10 Mart 2015
Bu gün 10 Muharrem..
KERBELA OLDUK
İkimiz.. Çığlık çığlığayız.. Ah Akif Ah
Asrın başı, sonu; çağın ” ah”çısı olduk
Bir buçuk milyarız.. Ama zavallı güruh
Kimi esir.. Kimi azat kabul etmez köle olduk
Kardeş kardeşin kanını içiyor eyvah ki eyvah
Bombalanıyor.. Yıkılıyor.. Ülkeler, tek tek
Mamureler, baykuşa bile mezar… Bi günah
Memleketini terk eden akıyor oluk oluk
Ümmet; sıkıntıda.. Millet; ediyor vah
Serinlerde yandık, sıcaklarda donduk
Parçalandık.. Kavrulduk.. Kerbela olduk
Çırpınırız.. Bi Çare. Akıl ver, yüce Allah
10 Muharrem 1437 – Cuma
Alsancak/Ahimesud
Cennet mekan Mehmet Akif Ersoy’da
asrın başında Milletin halini
“Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi “ isimli şiirinde
şöyle dile getiriyor.
“Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!.
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu!
Çiğnendi harîm-i pâki ser'in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu.
Allah için, ey Nebiyy-i ma’sûm,
İslâm'ı bırakma böyle bîkes,
İslâm'ı bırakma böyle mazlûm.”
Amin amin..Aminnnnnnn
ATEŞLER IÇINDE TÜRKISTAN
..................................................
Ateşler içinde Türkistan, yakar; harı
Ne, nasıl soğutur; hangi dağın karı..
Esir iller.. Tacizde; canı namusu, arı
Duyan yok çığlığını ağlıyor zarı zarı
Zalimler için fark etmiyor çağı zamanı
Saldırıyor dört yandan yılan, çıyanı
Ateşe atıyor; ineğe tapıp fare yiyeni
Mümin olmak suç, sarsılmaz imanı
5 Aralık 2019
Ahimesud/Alsancak Kırtasiye Fotokopi - Akvaryum
MUHACİR AĞLADI, YÜREK DAĞLADI..
…..
Kadir günü.
Öğleyin..
Kadir gecesi saf saf
-Olan-
Kadir gündüzü
Öğle namazına, durmuş..
Cemaat, saf saf olmuş
……….
Bir ses.. !
Derinlerden..
Arapça, anlatıyor
Anlatamıyor..
İnliyor, adam.
Ağlama ile yürekler deliniyor..
Camaat imama uymuş, huzurda..
Farzı kılıyor..
Feryat, gönülleri kıyıyor
Saflar, tek vücut..Tepki yok..
Acı, yüreklere iniyor..
Uzaklarda sandığımız mazlum çığlığı
Hemen yanımızda, ensemizde …
Kıyamlarda.. Secdelerde inliyor..
Kim..
Nerde..
Nasıl ?
Bilen yok..
Bilmeye de imkân yok
Bağlanmışsın Rab’be..
Geriye dönüş, yok..
Kıyam…!
Ve eller bağlı?
……
Ağlama ve ses gitti…
Ama vicdanlar bitti..
Dili anlaşılmasa da .
İnlemesi ..
Yürek dağlamaya yetti
……
Biri arkadan inliyor..
Çığlıkta.
Diğeri aynı safta, sesiz Muhacir
Yakınlarını vermiş, kurban
Evler, dükkânlar tarumar olmuş
Sanki kıyamet..
İnsan. Yok ki değeri.
Malın, mülkün olsun kıymeti
Terk etmiş, bırakıp yurdu
Hiç değilse vermemek için canı
…..
Neden, niçin?.. bilmiyor
Çekiyor çileyi mazlum
Silahı üreten, satan aynı el..
Tetiği çekenler kardeş..
Öldürülüyor, yok ediliyor
Dost, komşu, eş, kardeş..
Tatlı karına bakıp seyrediyor,
Tedarikçi Silah tüccarı, kalleş
…….
Beli ki görünmeyen muhacir çaresiz,
Allah’a dönmüş, kardeşlerine arz ediyor..
……..
Hale, çaresiz cemaat.
Çaresiz millet
Çaresiz ümmet..
………..
Muhacir,ağladı.
İmam, ağladı..
Cemaat, ağladı..
Yürekler taş bağladı..
………..
Secde, hali…
“ Halsizliğimi/zi sana arz ediyorum Ya Rap”
…..
Namaz sonu , cemaatten ses geliyor..
Ne dediğini de anlayamadık..
Oruçtan suzuzluğunu unutmuş..
Boğazları düğümlenen İmam;
“Anlaşılıyor..Anlaşılıyor.”
Zira “Sözün bittiği yer..
“yardım, umuyor..
Yardım, diliyor”
Yapabileceğinizi yapın diye “ensar; olun…!” diyor..
Anlayana…
……
Cemaat, dönmüş adam arıyor..
Halini arz edemeyen adam..
Çökmüş, kapı çıkışına..
Dil yok.. Suskunluk
Parçalanmış, vucut konuşuyor
Yaradan huzuruna duranlardan
Yardım, umuyor..
….
Eller gitmiş.
Kollar iki değnek gibi..
Suriye de yemiş bombayı..
Savaş’ın yüzü, bu demek ki
.
…………
Ağladı; muhacir..
Ağladı; cemaat..
Ağladı; - Yunus- imam.
Çaresizlik yürek dağladı..
Ümmet, karalar bağladı..
…..
Bu gün Kadir günü..
Yarın yine bir bayram..
Kimi hiçe yollandı, kara toprak altında
Kimi ateşlerde yandı.
Kimi de kol, bacak. Bebekler, doğrandı
Yurtlar; tarumar, felakete uğrandı
Milyonlar, yurtsuz.. Yuvasız
Mamureler, harap
Bitmiyor, anlamsız harp.
Birinin hali malum..
Yeni yeni Filistinler üredi
Yurdunda; üreten. Veren eller;
Girebildiği komşuda, dilenciliğe bağlandı.
Azcık huzura; kezzap doğrandı..
………..
Milyonlar, sığınmış..
Ulu “Çınar” diye, umut ederek..
İşsiz, evsiz, çorbasız sokakları arşınlayarak
Kimi halini arz ediyor secdelerde ağlayıp,
Her hale rıza gösterip Mevlasına şükrederek..
Bir başkası bembeyaz, kefenle oturmuş cami avlusuna
Tek başına.. Dalıp gitmiş, geçmişine içi sızlayarak
hülyasına
Bekler durur; feryadına kulak veren, ortak olacak
yasına
Umar mıydı?
Ev ocak sönmüş.. Sürülmüş diyar diyar..
Kutluyacak bayramı.. Ne kardeş var, ne yar…
Yinede bi şey sanıp “kardeşleri”
“Bayram, mübarek” diye
Bayramımızı kutluyor,
Yaşadığına şükreden, çağın Muhaciri..
…………
Zalim, zulme doymuyor
Çaresiz, mazlum ağlıyor
Elbet, hesabını soracak,
Her şeyin hakimi“Bilen”, biliyor
Mazlumlara Tutumları ne olacak?
Diye biz Kullarını, deniyor.
………….
Param parça.. Millet..
Tefrikada; Ümmet,.
Bu gün Kadir..Yarın Bayram.
Uyanır mı Ümmet, olur mu Kıyam..
Bulunur mu çare, yaralar saran..?
14 Temmuz 20015 Salı – Kadir günü
Ahimesud../Alsancak - Yıldırım Beyazıd Camii
Ben
Suriye’de;
Parçalanan bebeğin yüreğinde ben
Moro’da mazlum dileğinde, ben
Zalime yürüyen yiğidin bileğinde ben
Ocak 2013
FETRET DEVRİ, ŞAHİDİYİM
( Nazire)
BAHTI KARA MİLLETİN
BAHTSIZ BİR VARİSİYİM
ZALİM TALTİF EDİLİR,
BEN MAZLUMUN SESİYİM
ADEM KURT(Prof)
Mazisi; temiz. Bahtı; açık, milletin ferdiyim
Milletimi öven yüce Müjdeci’nin ümmetiyim
Zalim; tahtında, misafir. Gece; gündüze gebe
Bu da geçer, yahu.. Fetret devri, şahidiyim
Necat Çavdar
Angara - Ahimesud
10.10.2013
http://sairinyeri.blogspot.com/2013/10/fetret-devri-
sahidiyim.html
BAYRAM HEDİYESİ: SADDAM
Birleşmemişken bayramlarda bile
Günleri farklı bayram, güldürürken ele
Bayram namazına koşan Müslümanlara kelle hediye
Zalim!
Belki hak etmişti
Amma..
Haçlı eliyle katledilmesi kahretti beni
Kurbana kurban mı, Saddam!
Zulmün adı mı Saddam?
...
Ya ipini çekenler!
Ayrılık tohumunu ekenler...
Zalimde olsa şahadet ediyorken
Aynı şahadeti getirenler!
“Söz”ün “öz”üne tahammül etmediler.
...
Zalim, hödük belki ama...
Sahte güce, suni ilahlara eğilmeyen bir baş
Ve inandığı davaya verilen bir baş
İnsanlık geçmişinin kah ışıklı, kah kanlı yolu
Hak davanın yiğitleri; Hz. Ali ve Hz Hüseyin’e mesken
Fırat ve Dicle’nin yuttuğu son iddia sahibi mi Saddam?
Küre ölçeğinde rüya gören güçleri Dicle’ye gömen,
Cihanı saran daha zalim düzene, kurban mı Saddam!
Irak’da ışıkları söndüren kanlı geçmişin yadı
Babil’e özdeş tarihin adı mı, Saddam..
2006-2007 Kurban Bayram 1. Gün
Haç”lı Tasma
Necip Fazıl, anılıyormuş!
Asrın başında asrın sonunda aynı oyun, aynı ayar
Ülkeme emin bekçiler bırakan İngiliz, şeref NİŞANı
takmaz..
İradesine ram olan kullarının boyunlarına tasma asar
Milletine bey, İngiliz’e kul olan, “altın lale” sayar.
“VICDAN AZABINA ES KAYNA KAYNA
SAKARYA.
OZ YURDUNDA GARIPSIN, OZ VATANINDA
PARYA!”
”YOL ONUN, VARLIK ONUN, GERISI HEP
ANGARYA: “
Diye hançeresini yaranlara, ne güzel yakışır, “Haç”lı
madalya
“Haç” hatıra kazınmış mış! Çok da yakışmış
takiyyeunutuldu çoktan,”YUZUSTU ÇOK
SURUNDUN, AYAGA KALK, SAKARYA!”
Sanal darbelere direnip, millet kararını verdi:
“Yıkılmaz kale Çankaya’ya, iradesi çakıldı.
Çocukların iktidar! Kemiklerin sızlar mı Necip Fazıl?
Çankaya’da talebelerine İngiliz tasması takıldı
Eldeki Furkan’ı aşıp Çanakkale’yi geçemediler!
Şehitler! Yerlerinde çatlasın..Akif!. Beyinlerin patlasın.
Osmanlı mülkünü sicimle arşınlayıp,kullarına
dağıtanlar,
Payitahtını sanki işgalde, armadada “mehmetlerini”,
ayarlar..
Necati Çavdar- Emiryaman
24 Mayıs 2008
SELİMİYE
Tüm değerler, uyumda
Taş, ışık, ses kıyamda
Temeli, bir bütün kaya
Uzanıyor güneşe, aya..
Hesap edip, inceden inceye
Cizgi çizgi çizmişler…
Güzellik ne ise;
Oya oya,
Dantel dantel işleyip,
Gökle yerin öpüştüğü yere
Kalem gibi,
Kêlam gibi dizmişler….
Ruhla madde bütünlenip Ezan’da buluşmuşlar
Nice Sultan, gönül erleri secdelere durmuşlar
İlayıkelimetullah seferine çıkanlar;
Selamlayıp, Selimiye’yi
Tunca - Meriç’den içip kutlu gazalara yol almışlar..
“Belki devran döner” de, diye mi?
Serhad’a kala diye Selimiye’yi kurmuşlar
26 Ekim 2012 / Cuma – Edirne
YUSUF DİYARINDA BAYRAM VAR
YUSUF Diyarında Bayram var
Firavun gitti. MÜBAREK olsun
Vallahi, dünya eski dünya olmayacak
Mübarek olsun
Siyonist yapı darda.
Küfrün maşaları diktalar zorda
YUSUF diyarında Bayram var
Firavun gitti. MÜBAREK olsun
Firavun'a üç "Cumalık elvada" yetti
“yaşasın mısır halkının şanlı direnişi”
YUSUF diyarında Bayram, var
……………..Firavun gitti.
11 Şubat 2011
Necati Çavdar ........................
1517 , Osmanlı sultanı 1.sultan Selim (Yavuz Sultan Selim (Kanuni Sultan
Süleyman'ın babası) Mısır'ı feth etti Değişik yerlerde esir edilip dönemin en büyük
köle pazrı Mısır'da satılan "Türk kölelerin " kurduğu Mısır ve Suriyede "askeri
bürokrasiye" dayalı oalrak hüküm süren "Kölemenler" ya da "Memluklular "diye
bilinen Memluk sultanı Tomanbay Mısır'ı Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim'e
bıraktı.. ,
1805 Mısır hidivi (Osmanlı Valisi) Kavalalı Mehmet Ali paşa , Osmanlı'dan
özerkliğini ilan etti.
İslam dünyasında ilk defa "devlet gücü ile " haçlıya" yaranmak için " " halka "
Batılı hayat tarzı" benimsetilmeye çalışıldı.
Onlara benzemek, benzetilmek yeterli görülmeyerek;
1882 Mısır, ingilizler tarafından işgal edildi.
1922 Mısır hidivi Ahmed Abbas paşa ,1.Fuad adıyla kralığını ilan etti.
23 Temmuz 1952 'de "İngiliz yanlısı" ve İsrail'e karşı" pasif" iddiasıyla Mısır kralı
1.Faruk,Albay Cemal Abdülnasır liderliğindeki "Hür Subaylar" ismi verilen askeri
çete tarafından devrildi. Ve Cemal Abdulasır," Mısır Arap Cumhuriyeti"ni ilan etti.
1953'de 30lu yaşların başındaki gurubun en yaşlısı olan Kara Kuvvetleri Komutanı
General General Muhammed Necip, Mısır'ın ilk "cumhurbaşkanı "oldu.
1956'da Necip'in yardımcısı olan Cemal Abdülnasır, Enver Sedat'ın yardımıyla
darbenin lideri olduğunu öne sürüp Necib'i kızağa alıp Mısırı'n 2. "cumhurbaşkanı"
oldu.
Kemalist yönetim de olduğu gibi !bey, paşa" unvanları yasaklandı. Darbeye destek
veren ve sonra "Hür subayların , halkı kandırdığını" iddia eden İhvan-ı Müslim
(Müslüman Kardeşler) "yasa dışı" ilan edilip Mahkeme heyeti idama mahkûm
ettiğinde;
“ Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer
batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip
olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun
ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda
yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden
parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır"
diyen Seyit Kutup ve Abdulkadir Üdeh gibi önde gelen alimler idam edildi.
1970 'de Nasır'ın ölümü üzerine Enver Sedat, Mısırı'm 3. cumhurbaşkanı oldu.
Tamamen Amerikancı bir siyaset güden Sedat, askeri geçit anında yüzbaşı Halid el-
İslâmbûlî tarafından vucuduna saplanan 72 kurşunla taranmak suretiyle öldürüldü.
1981 Hüsnü Mübarek, Krallıktan sonra Mısır Cumhurbaşkanlığı makamında oturan
dördüncü asker olarak Mısırın 4." cumhurbaşkanı" oldu.
Ve ABD - İsrail ortaklığı ile halkına zulmeden "Diktataör" gitti.
Diktatör, halkına zulmetmekle kalmamış..
Tıpkı bizim diktataörlerin Lozan dayatmasına bağlılıkları gibi, bölgenin ve halkının
menfaatleri aksine
Amerika ile Mısır arasında sadece " İSRAİLİN EKONOMİK SORUNLARINA
CÖZÜM İCİN" imzalanan - (MIsıra dayatılan)- QIZ-- (Qualified Industrial Zones)
anlaşmasına ölümüne sadk kalmıştır.(http://www.qizegypt.gov.eg/About_QIZ.aspx)
Camp David ve
DAVOS'da kendilerine dayatılan (anlaşmaya)lara da sadık kalrak başta REFAH
KAPISI gibi geçitlerden mazlum ve mağdur Filistinlilerin nefes almalarına izin
vermemiştir.
ABD'den
Tahrir Meydanı’na bu şifre; “Oyun bitti” yazısı ile
yansıtılmıştı
SAKARYA’DAN NİL’E SELAM
MISIR’da darbe…
Harekete geçen tanklara halk, dik duruyor
Zulüm kol geziyor..Batı, çıkarını görüyor
Şal geçirip demokrasi ayıbını oynuyor
Kendine istediğini başkasına boyuyor
Sırtlanları geçmişti sözüne ne kadar da uyuyor
Kan çanağı Bağdat’ın kardeşi Kahire…
Kazan’dan Şam’a.. acılı İskenderiye
Kandahar’dan Humus’a kan damlar
Esir Kudüs, Mekke; hürriyet bekler
Şanlı Sakarya’dan masum Nil’e selam var
Mısır.. Nicelerine şahit oldu. Geçip gitti, Firavunlar..
Minarelerinde ulu nidalar, yankılanıyor "Allah'ü
Ekber"
Zalimlerin zulmü varsa, "sevenlerin" Allah’ı var..
Nil; hatırlar, Camilere kilit vurulan zamanlar
Hatırlatır zalimlere zulmünü haykıran meydanlar
6 Temmuz 2013
Şehid; Çıkar Yüce Seferlere
Güneş; Kına yakmış ellere
Şehid; çıkar yüce seferlere
Kara toprak, üstüne yağmış kar
Akdan ak yürekli misafirin var
İncitme, kuzumu sar sine ne sar
Millet için hazır, nice yiğitler var
Elbet, düşlerdi nice nazlı yar
Bedeli; kanın. Vatan; sana yar
Ahimesud/ 5 Ocak 2019
Türk menem.... "Türkmen Dağı"
Türkmen Dağı..!!!!
Ateş kapıyı sardı
Bir direniş hattı daha DEAŞ belası gerekçesiyle
kırılmak isteniyor..
Oysa hedef daha farklı ve de daha kapsamlı.
Kerkük için oynanan oyun Suriye de tekrarlanıyor.
Türkmen Dağı'na karadan girmek için;
Lübnan Hizbullahı….
İran Şiaları …
Havadan ve karadan Ruslar, rejim güçlerine destek
veriyor.
Rus gemileri denizden de abluka altına alıyor..
Zira Türkmen Dağı denize 12 kilometre mesafede ve
denizden de Rus gemileri tarafından füze atılıyor.
Angara, protesto ve uyarılarla yetinirken başta ABD
olmak üzere NATO seyirci
Rabim yardımcıları olsun…
Üç yüz yıldır doğranan
Kolu kanadı koparılan
Sürgünlerden sürgünlere salınan
Yurtlarımın yangınında yanan
Kardeşlerimin kanında boğulan
Kerkük..Halep...Balkan'da unutulan
Afrika'da Asya'da Avrupa' da
Koparılan yurtlarda; “nöbet tutan”
Gövdeden koparılsa da her parçam
İsmimin olduğu, yâdımın anıldığı
izimin bulunduğu her yer vatan
Ateşlerden ateşe atılan
Zulümlere savrulan
Varlığından korkulan
Sedasından ürkülen
Gölgesinden kaçılan
Bin yıldır Haç'a karşı dikilen;
Türk: menem
Bayır bayır yanıyor, harlandı zalim ocak
Nöbette, direniyor zalime Bayır bucak
Elli kolu bağlı. İmdat çığlıklarına yetmeyen
Gardaşın can verişini acıyla seyreden Tük menem
21 Kasım 2015
Ahimesud - Angara
ATEŞLER İÇİNDE TÜRKİSTAN,
..................................................
Ateşler içinde Türkistan, yakar; harı
Ne, nasıl soğutur; hangi dağın karı..
Esir iller.. Tacizde; canı namusu, arı
Duyan yok çığlığını ağlıyor zarı zarı
Zalimler için fark etmiyor çağı zamanı
Saldırıyor dört yandan yılan, çıyanı
Ateşe atıyor; ineğe tapıp fare yiyeni
Mümin olmak suç, sarsılmaz imanı
5 Aralık 2019
Ahimesud/Alsancak Kırtasiye Fotokopi - Akvaryum
ÂR'a-kan
Ara neresi, ÂR'a-kan
Yedi milyar; sağır, kör
Zulüm; ateş, kor
1,5 milyar bon bon bakan
“Naf” mi, çığlıklar akan..?
Patlamış ruhsuz volkan
2017 vicdanlar kur – Ban
3 Eylül 2017 Ahimersud
FIRAT'DAKI MAHZUN VATAN DA GITTI..
http://necaticavdar.blogcu.com/firat-daki-mahzun-vatan-
gitti/19990602
Ve ...
Avrupa topraklarımızdaki Tuna nehrinde ki Adakale'den
sonra..
Ana karadan ayrı olarak “başka ülke sınırları” içinde kalan
Asya’daki bir asli VATAN; Fırat’daki Süleyman Şah da terk
edildi..
Hem de çapulcu tehdidine karşı, kendi ellerimizle yerle bir
ederek..
Ey kansızlar..!
Yerle bir etme gücünü tehditlere karşı "kahredici" yumruk
olarak kullanamadınız..
Bayrağı sökmek....
Yok güvenli yere taşımışmış...!
Külahıma anlat..
Mekke’nin- Medine’nin çapulculara teslimi gibi..
Şam’ı Şerif’in
Kudus’ün..
Halep’in..
“İngiliz ebedi dostluğu adına” kaydıyla koca Musul’un
işgalciye ikramı gibi..
“Süleyman Şah” ismiyle sembolleşen VATAN, hem de
kendi kararımız, kendi güçlerimizle “işgal edilerek” kim
olduğu bile bilinmeyenlere ikram edildi.
Bunu dünyanın o günkü “devleri” en zor şartlarda Lozan’da
bile yapmayı akıl edememişlerdi..
1915den 2015 ‘e bunu da yaşattınız..
Allah korusun
Gaziantep, Urfa, Hatay vs nereye taşıyacaksın?
Yangını dindirmek,
Su içmek için hangi “EŞME”yi bulacaksınız..
Sen, o, ve siz..
Aklınızı başınıza alın..
Yerinden sökmek değil yerinde korumak için varsınız..
Geride kalan çöp dahi olsa orayı koruyun..
Ve daha güzelini yaparak Bayrağı, söktüğünüz yere dikin..
Aksi halde;
Belki millet unutur, uyutulur..
Fakat Tarih ve gelecek nesil “Af” etmez..
1996 da Ankara’nın göbeğinde Bayrağın anarşistlerce
indirilmesinde;
Zannetmeyin; devletindir, bayrak
Bayrak; histir, ruhtur, devlet; hadimi
Bayrak inince; devlettir biten
Koruyan halktır, halk yücelten
Yönetim; koruyamaz, bazen indirir
Halk; sahip çıkar, en yücelere çektirir...
Zira bayrak; devlet değil, milletin sembolüdür
Millet; devletsiz durur, bayraksız olmaz.
Ey devlet, sen koruyamazsan çekil! ...
O; millet kanındandır, millet; indirtmez
Buluşmaktayken Gökbayrak’la Albayrak
Yanan en son ocağı; millet, söndürtmez... “ diye
haykırmıştık..
Bayrak yine bu defa “Devlet” eliyle indirildi.
“Vatan”, terk edildi..
Bu gün 22 Şubat, karakış..
1915den 2015 ‘e bir VATAN daha gitti..
İş ve vazife milletindir.
Bu gün olmasa yarın..
ŞAH İDİM.. OLDUM MAT..!
“Süleyman Şah Türbesi” taşındı
Fırat kenarında uyur, bir Şah idim
Güç kazanır millet, bitecek zillet
Beklerdim gelecek; Yavuz, yiğidim
Uyanır millet, uyandırır Devlet..
Avrupa’da kırılan kol, Asya’daki bacak
Afrika’da sararan gül, yeniden çiçek açacak
Baş gövdeyle tekrar buluşup, kucaklaşacak
Umardım yine sedamızı duyan, inine kaçacak
Beklerdim “Beyaz atlı” bir yiğit; gelecek
Eyup’da kılıç kuşanıp kanatlanıp uçacak
Destursuzca bir çırpıda Fırat’ı geçecek
Ceddini SELAMlayıp, ümranları aşacak
Beyaz kefenle Şam’da Cuma kılacak
Kavimler bir bir gelip selam duracak
Adaleti; huzur.. Celadeti; korku salacak
Derebeyler; dizi dizi Divan duracak
Umardım ki esir illerde, bayram olacak
Selahatdin olup, Kudüs; salah bulacak
Dağılan/dağıtılan halk, yeniden millet olacak
“Hadimül Harameyn” şerefini alacak
Zalime korku, mazlum güven duyacak
Arkadan gelen Süleymanlara yollar açacak
Dicle ve Fırat’a vurulan zincirleri çözecek
Önündeki engelleri aşıp, Nil’e katacak
Ölümü öldüren iki nehir, bir olup coşacak
Fırat ve Nil korku bilmeden yaşayacak
Tunalar, Araslar, Niller, Dicleler,Fıratlar..
Kişneyecek bir uçtan bir uca kıratlar
Cevelan edecek yağız delikanlılar
Tuna’da da abdest alır Nil’de yıkanır
Salih amel işler, kötülükten sakınır
“Selam” taşıyacak cevval elçiler
Huzura susamış âlemde yankılar
İkbal; kanatlanıp, duran Asır; coşacak.
Kükreyecek gençlik bentler yıkacak
Dalgalanacak muştular, köşe bucak
Davullar çalınıp, kınalar yakılacak
Sevinçten Tuna’nın gözü yaşaracak
Irmaklar, mecrasını bulup akacak
Yarım kalan hesapları bir bir soracak
Her ektiğini bin bir başakla biçecek
Milletin kör talihini kara bahtını açacak
Karadan ermez ise havadan varacak
Kovalayıp füzeyle fezada bulacak
Medeniyette yeni yeni çığır açacak
Karanlığı delip “Ak çağları” açacak
Ovaları, çölleri geçip, dağlar delecek
Setler yıkıp Irmakları denizleri açacak
Gerekirse armadayı karadan sürecek
Çok uzak ummanlara yelken açacak
…………….
Duyulacak cihanda adı Yezdan’ın
Anılacak her mecliste yâdı Osman’ın
Vurulacak fermanlara “mührü Süleynan”
………..
Aslını unutmayacak ŞAH, beklerdim..
Gölgelerden korkup MAT, ettiler
Kırılan kol bacak, sarılır derdim
Birde imha ederek çekip, gittiler
Vakar, asalet, hüner vardı şanlı soyunda
Kükrese de bilinmiyor hangi oyunda
Belli değil hangi yosma yatar koynunda
Geziyor; “Siyon yıldızlı” tasma boynunda
Ne zillet ki dans ediyor “Haçlı” kolunda
Bir işaret, iz bırakmıyor Kudüs yolunda
Kaçar mı? Hangi Hakan, hangi Sultan
Kaçırdılar; Şah’ın ismiyle sembolleşen
Söküldü tapular; ne iz kaldı ne nişan
Örtmüyor hiçbir kılıf, de; ne desen
Dayanmaz yürek, kabul etmiyor vicdan
Eyvah.! Nedir bu felaket, çektiklerim
Kaçırdılar, “alameti”, hani Sancağım..?
Sevinçten sarhoş olup mâlamat ettiler
Mahşerde de olsa hesabını soracağım
Zilleti, millete “Zafer” diye ikram ettiler…
Hani nerde dikilen o çil çil kubbeler..?
Yıkıp hanemi, “seyyar türbe” icat ettiler
“Kaçırdık” diye sevinçle secdeye gittiler
…………….
Vatanın her taşı bir, hangisi büyük..?
Yakındı bizim diyar, oldu uzak
Sırtında yük.. Kurulmuş tuzak
Kurtulmak mı?.. İmha et ve yık
Topla tası tarağı, tez elden çık
Çekilmeyi acizler; şeref sayar
Kendine anlatır, kendi kanar
Göremez.. Başını kuma gömer
Zafer çengisi söyler, kendi oynar
Şu hale; aşıklar yanar da yanar
Analar parçalanır, atalar ağlar
Zalimler kaçmayı saysa da zafer
Sandukaları gezdirse diyar diyar
Kirlenir yüz, ne şeref kalır ne ar
Kaçmayı/yıkmayı sayar da fazilet
Vatan, hatıra; vermez bir kıymet
Arar; aczinde, korkaklıkta izzet
Unutmaz; tarih, kayda geçer zillet
Üstü örtülse de an olur, hatırlar millet
….
Diyorlar; “Başarıyla terk ettik” toprağı
Hem de yıktık, yerle bir ettik kutlu otağı
Ne zannedersin, kırdığın mezar taşını
Unuttun mu, sildiğin onca gözyaşını
Hülyalara salan, mahzun çeşme başını
Hâkimiyeti terk edip başarı aldık
Vaveyla ile getirdikleri üç sandık
Kimimiz yandı, kimimiz kandık
Ervah ağladı, yağmurdan sandık
…………
Gerekçesi uyduruk, tam kara mizah
Sandılar gün doğmaz, olmaz sabah
DEAŞ vahşetiymiş bütün korktukları
“ Kobani Kantonu” da muhatapları
Kimlere teslim etti, koca teşkilat
Pes edip çekiliyor, güçlü devlet
…………..
Unutulmaz elbette söken bayrağı
Geceler gebe. Bekle; söken şafağı
Gelecektir Caber’e çeken bayrağı
Fetret de biter. Gitti; çoğu. Kaldı; azı
Geçer elbet sonbahar kışın ayazı
Yaşarsın çiçekli baharı hasatlı yazı
Söylenir türkün, dinler çalınan sazı
Boşuna mı bu mazlum milletin niyazı
Tuna’ın daveti, Dicle’nin çığlığı Nil’in avazı
………..
Sinesinde barındırır yiğit ahfadı
Sona erecektir mutlak feryadı
Düğümleri çözüp, açan kapıyı
Yıkan tuzakları, sakat yapıyı
Sahteleri yırtıp, sağlam tapuyu
Gelecektir, kuracak kutlu yapıyı
Divane; çekme yeter bu gam.!
Bu gün değilse de gelecek o an
Tarih şahittir, bekliyor atan
İstiyor, umuyor kefensiz yatan
Şafak; söker..Ağarır; yeniden tan
Bir yiğit gelir, Neslimizden
Geçmişi bilen geleceği gören
Bileği çok güçlü, aklı eren
Görülür; hesaplar, yeniden
Ayrılır; aklar, karalardan
Dirilir; millet.. Bütünlenir, vatan..!
…
Yine Ab-ı hayat verir, kutlu pınar
Kurudu sanma, dalları kırılan çınar
Mutlak yeşerir, sararsa da yaprak
Zannetme; unutulur, sökülen Bayrak
Caber’e Caber’e yeniden dikilir Bayrak
Necati Çavdar
Ahimesut/Alsancak -24 Şubat 2015
EVLAT, VATAN .!
Âhh âh... Âhh ki âh..
Sormayın niçin niye
Yetişir fidanlar ocak yaksın diye
Nice nice kahraman genç yiğitler
"Vatan" için kara toprağı kucaklar.
Anadolumda garip ana, babalar;
“Evlat” diye o toprağı, avuçlar .. !
Yeter ki baca tütsün yansın ocaklar
Sen, ben sefasürsün; hür yaşasın diye
Bayrak; dalgalansın, düşmesin yere
14.11.2016
Ahimesud/Alsancak
BAYRAM EDIYORUZ
Bu gün; bayramdır
Yüreğimiz; yaralı
Gönlümüz; karalıdır
Dünya; sancılı
Bölge; ateşte
Analar; zarda
İnsanlar; darda
Akıllar, firarda
Silah tüccarları kardadır
Ah o masum çocuklar
Yaşlı, kadın,genç zordadır
Evler harap, ocaklar yıkılmış
İnsanlar; bilinmeze doğru
…..akın akın yoldadır
Nice zamandır,
Bayramlar; karalıdır..
Gönüller; buruk. Canlar, yanıyor
Eller; imdat için duaya kalkıyor
Halk; kendinden de korkuyor
Sergerde el ovuşturup, şakıyor
Kardeş kardeşin boğazına sarılmış
Kötülükte her zirveye varılmış
Beraberlik hendek hendek yarılmış
Bağdat; karalar bağlıyor
Kabil; sürekli ağlıyor
Şam; ateşlerde yanıyor
Kardeş; kardeşi vuruyor
Kan; oluk oluk akıyor
Yakan; “Allah’ü Ekber “ diye yakıyor
Vicdan; azapta.. Alem; seyre bakıyor
Mazlum çaresiz, kan yaş içinde gözler
Hali tarif edemiyor; kelimeler, sözler
Herkes burnundan soluyor
Silah veren, kimi vuruyor?
Olan mazlum halka oluyor
İnsan olanın kanı donuyor
Beyaz ihrama bürünmüş, Hacılar
Saf saf ..Oluk oluk Kabe’ye akıyor
Dünyamız yangında, zulüm akıyor
Eline silah alan; birliğe kurşun çakıyor
Kanımız akıyor oluk oluk
Boğazlanıyor çoluk çocuk
Nedir, Halimiz, aman Allah’ım
Seherlerde arşa çıkıyor ahım
İmamesi koparılmış, başsız kalabalıklardayım
Akif’in “ah”ında..İkbal’in kahrındayım
Elbette oynanan kirli oyunun farkındayım
Baharım, hazan oldu. Feleğin çarkındayım
Barışa çağırıyor ezanlar
Kulaklar tıkalı duyan yok
Kan çağlıyor. Kurban insanlar
İlahi emre, uyan yok
Harami; keyfinde oyunda oynaşta
Müslüman; kardeşiyle savaşta
Her yerde feryat, figan
Haneler, boş. Şehirler viran
Mamureler yerle bir dümdüz
Karanlıklar içinde gündüz.
Şafağa hasret, kanlı geceler
Çığlığa uyanıyor seherler
Zalimden imdat umuyor sefiller
Hal ki Divane’nin dayanmaz özü
Huzura varmaya kaldı mı yüzü
Kan kokuyor.. Kurbandan izler
Gönüller; kırık.. Mahzun; yüzler..
Acıyla “Bayram” kutluyor, bizler
Bin bir dertlerle “Bayram” ediyoruz..
Ey, akılsız kalabalık, nereye gidiyoruz?
Angara/Alsancak
03 Ekim 2014 Cumartesi.. / 05.30
https://sairinyeri.blogspot.com/b/post-
preview?token=KVV65UgBAAA.D52wGjYoDSmktfwXlB4P3Q.2hf81F2wF3cC7COu_tNbpw&postId=1322600661402726953&type=POST#!/2014/10/bayram-ediyoruz.html
ÇECEN ANA’YI ANLAMAK
Ramazan bitti. Bayram telaşı.
Yıl sonu, yeni yıl.
Ekonomik kriz ..
Siyasi belirsizlik. Daha doğrusu siyasetsizlik ..
Milleti içe kitleyerek dış dünyadan soyutluyor.
Halbuki kendimizden başkaları da var. Biz o başkaları
ile biziz.
Biz görmek istemesekte, dışarıda da olaylar oluyor.
Bulardan sadece bir tanesi Çeçenistan da yaşanan
insanlık dışı dram.
Bu dramla ilgili olarak bir okurum şiir göndermiş.
Sizinle paylaşmak istedim.
Çecen Ana
Açın sesini müzigin!
Milenyum diyorsunuz siz.
Bilmem kaçıncı bin yıla girerken ayni isimli gazeteler
çıkarıyorsunuz.
Dünyanın dört bir yanından canlı olarak yayınlanacak
eğlenceler tertip ediyorsunuz...
Alin iste size armağan ediyorum yavrumun katılaşmış
bedenini.
Biliyorum liderleriniz uzun uzun yeni bin yılın
insanlığa bariş, hoş görü, mutluluk ve para getirmesi için
temennilerde bulunacaklar.
O aksam, yılbaşı gecenizin tadını bozmayalım diye,
zaten çarpıtarak yayınladığınız vahşet görüntülerini de
kaldıracaksınız yayından.
Yüzünüzü gökyüzündeki havai fişeklere çevirip,
bizim gökyüzümüzden yağan bomba seslerini
duymayacaksınız bile.
Sizin gökyüzünüzden yağacak ışıklar ile, bizimkiler
arasındaki farkı bile anlayamayacaksınız.
Size kahkaha sarhoşluğu, bize ölüm getiriyor ateş
yağmurları.
Kiminiz karınıza, kiminiz çocuğunuza, kiminiz
patronunuza, esinize, dostunuza, oğlunuza, kızınıza
hediyeler alacaksınız...
Alin iste, ben bütün dünyaya armağan ediyorum
oğlumun cansız bedenini.
Din adamları kutsalliğa dair ayetler okuyacaklar,
inancısızlar hümanizmden bahsedecek biliyorum...
Ve hatta, en barbarlarınız bile o gün kan içmeye ara
verecek... çocuğumun kanının tadını hissetmemek için
şarap, votka içecekler biliyorum.
En son ne zaman sarıldınız çocuklarınıza bilmiyorum.
Ama bu benim son defa sarilisim evladima.
Daha dogru dürüst oyun bile oynamadan elimden
alanlara kahretmek yetmiyor.
Söndürmüyor icimdeki yangini. Size, kosa kosa, sen
sakrak yeni bin yila girerken sarkilar söyleyen kitlelere
hediye ediyorum minik yavrumu.
Karla karisik mermi yagdi mi üzerinize?
Soludugunuz havanin kimyasal silahla katistirilmis
oldugundan endiselendiniz mi hic?
Bastiginiz yerde mayin cikmasindan tedirgin olup,
ictiginiz suyla zehirlenmekten cekindiniz mi?
cocuklariniz oyun bahcelerinde dadilar esliginde
gezinirken, kolu kopmus bir cecenyali cocuk gördünüz
mü?
Seslerini yukseltin muzik setlerinizin...
Görüntülerini hizlandirin televizyonlarinizin.
Havai fiseklerinizin sayilarini arttirin. Daha cok icin,
daha cok sarhos olun.
Gözlerinizi kapatin... Bakmayin resimlerimize,
görüntülerimize...
Ama eger görürseniz elimde oglumun cansiz
bedeniyle duran resmimi, kacamazsiniz artik.
Size armagan ediyorum yavrumu!
Vicdanlariniza bir bicak gibi sapliyorum iste...
Savaslarin hicbirini cocuklar cikarmadi, anneler
cikarmadi.
Acinin cogunu cocuklar cekti, gözyasinin cogunu
anneler döktü. cocuklariniza gösterin cocugumun resmini.
Annelerinize gösterin benim göz pinarlarimin
kurudugu bu resmi.
Ölümün en uzak durmasi gereken günahsiz bir
yavrunun ölüsünü
armagan ediyorum yeni yil hediyesi olarak cagdas
dünyaya.
Bu kaskati beden, düne kadar korksa da ölümden,
evlat gibi kokardi.
Gözüm gibi bakar, üzerine titrerken yagdi üzerine
ölüm.
Planlarini kurdugunuz bilmem kac bininci yilda ona
yer yokmus demek ki!
Kurguladiginiz gelecekte cecen bebelere yer
acmiyorsunuz madem,
alin iste gözünüze sokarcasina uzatiyorum yavrumun
ölu resmini!
Hadi durmayin sevinin. Planlar yapin milenyuma
dair...
Gece eglenceleri icin randevular verin birbirinize.
Hicbirini yapmasaniz bile, dünyanin bir yerinde aci
ceken, ölen, aglayanlari unutacaksiniz biliyorum.
Dogan her gün bir dogumdur savasi yasayanlar icin,
bunu bilmezsiniz siz.
Batan günes ölümün habercisi...
Ölüm en cok gece kusar üzerimize...
Bebelerimiz en cok rüyalarina girmesinden korkarlar
düsmanlarin.
Yeni yil gecesi siz atarken suh kahkahalari, ben
oglumun kaybolan sicakligini arayacagim soguk
siginaklarda.
Ne duruyorsunuz?!!
Acin seslerini müziklerin... Eglenin, cosun, yiyin,
icin.
Kapatin gözlerinizi, bakmayin resmimize...
Görmeyin ölümün fotografini. Bebegin ölümünü.
Masumiyetin ölüsünün.
Inancsizlari, vicdansizlari, körleri anlarim.
Ama dualarini bile esirgeyen inananlara da armagan
ediyorum bu resmi.
Imanin en zayif tepkisini bile gösteremeyenlerin
vicdanlarina sapliyorum hancer gibi.
Isterseniz bakmayin bu resme. Yaziyi da okumayin.
Kapatin gazeteyi. Saatinize bakin. Sonra takvime...
Kac hafta kaldi yeni yila? Tatil kac gün?
Iki mi, bir mi?
Sarhoslari alacak mi yine resmi devlet arabalari
meyhane önlerinden?
Peki evladimin cansiz bedeni hep kucagimda mi
kalacak böyle?
Yüreginiz yetiyor mu bakmaya minik yavruma?
Kalbiniz tasiyabilecek mi anlatacaklarimi?
En iyisi bosverin siz. Yükseltin müzigin sesini,
siklastirin adimlarinizi..
Kacin...
Kendinizden kacin, vicdaniniza bir siginak bulun.
Kabul edemeseniz de benim yeni yil armaganimi,
saganak gibi yagacak bebegimin cansiz bedeni gecenize!
E M I N M I S I N ?
Emin misin? Yagmurun birgün kesilmeyeceginden,
hic bitmez görünen
hayat irmaginin birgün kurumayacagindan, seni alip
diyârdan diyâra
gezdiren rüzgârin duruvermeyeceginden? Emin
misin? Hep atan yüreginin
duruvermeyeceginden,gören gözünün hep
göreceginden, duyan kulaginin
hep duyacagindan?
Emin misin? "Ben olmazsam olmaz" dedigin islerin
asla sensiz
yapilamayacagindan, sen olmazsan dünyanin
duruvereceginden,<
seslendiginde titrettigin sandigin su daglarin hep
emrinde
olacagindan?
Emin misin? Sana uzanan ellerin hep yaninda
olacagindan, yüregini
verdiklerinin birgün sirtlarini dönüp
gidivermeyeceginden?
Emin misin? Emaneti bir gün sahibine gönül
rahatligiyla
verebileceginden,
gönlünün icindeki putlari bir bir yiktigindan, mahser
günü
utananlardan
olmayacagindan?
Emin misin? "Cennetlere götürün beni" dedigin yolda
giderken arkada
gözü yasli bir gönlü kirik birakmadigindan ve o
gönlün seni Hakk
divaninda tutmayacagindan?
Emin misin? Daglarin, taslarin, semâlarin birgün
senin arkandan
aglayacagindan. Nefs ve seytana hadlerini
bildirdiginden?
Emin misin? Elest meclisinde imzaladigin anlasmaya
bir ömür sadik
kalabildiginden, Allah (cc)in sevdigini sevip, Onu
bütün kalbinle
sevebildiginden???
Emin misin? Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan
hakkini alacagi o
günde; baliklardan kuslara,agaclardan güneslere
üzerindeki mesajlari
okuyup anlamadigin yaratilmislarin senden sikâyetci
olmayacagindan?
Emin misin? "Sana bugünü haber veren ve hazirlik
yapmani ögütleyen
bir uyarici gelmedi mi?" ilâhî beyanina maruz
kalmayacagindan?
Emin misin? ihlâsla büyütüyorum dedigin amel
agacina, gösteris, kibir,
giybet ateslerinden bir kivilcim dahi
bulastirmadigindan?
Emin misin? Sana hep acik duran ilâhî kapilarin
birgün
kapanmayacagindan ve sasirip kalmayacagindan?
Emin misin? ilahî rizayi uzaklarda ararken,
yanibasindaki yetim
cocugun gözlerindeki isikta,oksamayi bekleyen
saclarinda sakli
olmadigindan?
Emin misin? Ebedî kurtulus recetesinin cöllerde
kalmis su kurak
gönüllere tasiyacagin suyla yazilmayacagindan?
Karanligin icinde
kaybolup giden cigliklari duyabildiginden,
yüregindeki isiktan
baskalarina da verebildiginden?
Emin misin? Güzel bir hayat yasadigindan,
yapabilecegin herseyi
yaptigindan?
Emin misin? Bütün bunlar icin bir daha firsatin
olacagindan?
Sahi emin misin?
emin olmanin duasiyla! . . .
hersey ama hersey gönlünce olmanin dilegi ile
Yardim etmede akar su gibi ol, Sefkat ve merhamette
günes gibi ol,
Baskalarinin kusurunu örtmede gece gibi oLLl,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi
ol,
Tevâzû ve alcakgönüllülükte toprak gibi ol,
Hosgörülükte deniz gibi ol,
Ya oldugun gibi görün,
Ya göründügün gibi ol ! Mevlana C.Rumi
C:\Users\Necati\Desktop\şiirden\Yeni kitaplarımız NÇ\GÖKBAYRAK\Gökbayrak için Necati Çavdar.jpg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder