28 Mayıs 2020 Perşembe

KEÇİ İLE MUHABBET


 KEÇİ İLE MUHABBET

 

Bu gün 17 Mayıs, ikibin  yirmi

Korana hapsinde verdiler izni

 

İşte  bu günde ihtiyarlara izin..

Gençler;  evleriniz olsun sizin.

 

Fırsat diye dışarı çıktım biraz

Sıcak mı sıcak, gelmişiyice yaz

 

Çevre civar yeşilliklere bürünmüş

Telaşa var; bahara vedaya hazırlanış

 

Sel gibi akan Caddeler bom boş

İnsanların ağzı bezli, bir hoş

 

Yürüdüm, boş   mekanları temaşa ederek

Birkaç kişi ya var ya yok, gerisi evde kalacak

 

MabetlerdenEzan sesi geliyor , hüzün

Sıkıntı biter mi,  bu  yaza  ya da güzün.?

 

Koca mescitte  var sade  bir kişi

Sonra geldi  namaza bekçiler, üç kişi

 

Namazlar; Kılınır oldu  Cemaatsiz

Koymasın Allah; Cuma, bayramsız

 

 

Secdelere  varılıyor ayrı ayrı

Virüse tedbir için böyle gayri

 

Toptan izin, İmamlar bile yok

Kesildi.. Yapılırdı dedikodu çok

 

Cemaat camiye , cami cemaate  hasret

İnşallah gösterir tezden  Mevla’m nusret

 

Ağızda maske her yer boş, dolaşıyoruz

Eski kalabalıktan eser yok, şaşıyoruz

 

KORANA hapsine sokulmuş çıkamazlar, dışarı

Kimilerini bağlasan durmazlar, girmezdi  içeri

 

 

KORANA kaçırıp, ayırdı insanı; anadan, yardan

Gidilmez, sılaya. Gelinmez,  başka diyardan

 

Kaç gündür diller şişti,  söylenecek çok

Fakat  muhabbet edecek  kimsecik yok

 

Kelebek Parkı’nda  sadece iki bekçi

Ekmek uğruna mecburen emekçi

 

Güvercinler özgürce uçuyorlar

Konuyor, İstediği yeri seçiyorlar

 

Karşıda , yemyeşilikler içinde iki keçi

Gidip konuşayım,  onlara dökeyim içi

 

İzin isteyip  oturdum yanlarına

Suskunlar,demek hasret;  insanlara

 

Oturup,  başladım anlatmaya

Vaziyetin ne olduğunu anlamaya

 

 

Geziyorsun sanki mezarlık

Esir almış her yeri sessizlik 

 

Her biri bir köy olan evler olmuş mezar

Kuşlara kalmış heralan, ediyorsun nazar

 

Toplanıyordu bir araya insanlar fevç fevç

Akın akın akar araçlar, trafik olurdu felç

 

Sosyalleşmeyende aranıyordu,  var mı hastalık

İnsanlar insandan kaçıyor,bulaşmasın hastalık

 

Şu mal, dükkân, araba; dokunamıyor İnsan

Senin sandıkların senin değil diyor, lisan

 

Ders almıyorduk, önceki  geçip gidenlerden

Sarayları, ne varsa viran olan medeniyetlerden

 

Bir gün olacak; demek böyle bir şeymiş

Her şey boş, Hakk’ı tanımak her şeymiş

 

Bir virüs, inşallah aklı başa getirir

Getirirde insanı kâmilliğe yetirir

 

 Bitti, gidiyor, Ramazan!  Dün idi, yirmi üçü

Bu toplu ceza ne karşılığı, insanlığın hangi suçu..?

 

Keçi; işte vaziyet, işte bu  maslahat

Kim anlar? Kim kime ede nasihat

 

Anlattım.. Can kulağı ile dinlediler

Ne tepki verdiler ne de ünlediler

 

 

Ben konuştum onlar sustular

Dedim galiba edebinden ustular

 

Yoksa birhal mi var, ediyorlar naz

Bil; konuş.. Bilmediğine susmak, farz

 

Ya da  şu garip halime bakıp şaşıyorlar

İnsan, şen çocuklar yok; neler yaşıyorlar

 

Hiç yapmadılarki etselerdi itiraz

Belki muhabbete tad gelirdi biraz

 

Keçiler; neden niçin hiç bir şey demediler

Fark ettim ki çimlerden de yemediler

 

Elleyip baktım;  içi boş, ses geliyor tıntın

Meğer cansızmış, dururlarüstünde otun

 

Plastiği şekle verip, süs diye koymuşlar

Gövdeyi keçiye benzetip, içini oymuşlar

 

Melih idi  20 yılAngara’da  tacidar

Bu iki keçi kalmış ondan yadigâr

 

İyi ki duymadı dediklerimi

Canlıya verilen eziyetleri

 

İnsanoğluister ki gezip dolaşsın  gönlünce

 “Dünya benim” diye yesin içsin keyfince

 

Gelir; çırıl çıplak elinden bir şey gelmez

Benim diye sarıldıkları kalır, götüremez

 

Gelirsin  çırıl çıplak,  başkası sararar seni beze

Gidersin yine çıplak, sarılıp kefen denen beze

 

İşte doldu,  65lere verilen izin vakit; tamam

Ömür de biter; aynı böyle bilmem, ne zaman

…..

Minarelerden yanık,  söyleniyor;  EsSELAM

İkaz ediyor;  “kendinize gelin” ilahi Kelâm…!!!!

 

17 Mayıs 2020 , 24 Ramazan -  Ahimesud/ Alsancak

 









KEÇ İ İLE MUHABBET

 

Bu gün 17 Mayıs, ikibin  yirmi

Korana hapsinde verdiler izni

 

İşte  bu günde ihtiyarlara izin..

Gençler;  evleriniz olsun sizin.

 

Fırsat diye dışarı çıktım biraz

Sıcak mı sıcak, gelmişiyice yaz

 

Çevre civar yeşilliklere bürünmüş

Telaşa var; bahara vedaya hazırlanış

 

Sel gibi akan Caddeler bom boş

İnsanların ağzı bezli, bir hoş

 

Yürüdüm, boş   mekanları temaşa ederek

Birkaç kişi ya var ya yok, gerisi evde kalacak

 

MabetlerdenEzan sesi geliyor , hüzün

Sıkıntı biter mi,  bu  yaza  ya da güzün.?

 

Koca mescitte  var sade  bir kişi

Sonra geldi  namaza bekçiler, üç kişi

 

Namazlar; Kılınır oldu  Cemaatsiz

Koymasın Allah; Cuma, bayramsız

 

 

Secdelere  varılıyor ayrı ayrı

Virüse tedbir için böyle gayri

 

Toptan izin, İmamlar bile yok

Kesildi.. Yapılırdı dedikodu çok

 

Cemaat camiye , cami cemaate  hasret

İnşallah gösterir tezden  Mevla’m nusret

 

Ağızda maske her yer boş, dolaşıyoruz

Eski kalabalıktan eser yok, şaşıyoruz

 

KORANA hapsine sokulmuş çıkamazlar, dışarı

Kimilerini bağlasan durmazlar, girmezdi  içeri

 

 

KORANA kaçırıp, ayırdı insanı; anadan, yardan

Gidilmez, sılaya. Gelinmez,  başka diyardan

 

Kaç gündür diller şişti,  söylenecek çok

Fakat  muhabbet edecek  kimsecik yok

 

Kelebek Parkı’nda  sadece iki bekçi

Ekmek uğruna mecburen emekçi

 

Güvercinler özgürce uçuyorlar

Konuyor, İstediği yeri seçiyorlar

 

Karşıda , yemyeşilikler içinde iki keçi

Gidip konuşayım,  onlara dökeyim içi

 

İzin isteyip  oturdum yanlarına

Suskunlar,demek hasret;  insanlara

 

Oturup,  başladım anlatmaya

Vaziyetin ne olduğunu anlamaya

 

 

Geziyorsun sanki mezarlık

Esir almış her yeri sessizlik 

 

Her biri bir köy olan evler olmuş mezar

Kuşlara kalmış heralan, ediyorsun nazar

 

Toplanıyordu bir araya insanlar fevç fevç

Akın akın akar araçlar, trafik olurdu felç

 

Sosyalleşmeyende aranıyordu,  var mı hastalık

İnsanlar insandan kaçıyor,bulaşmasın hastalık

 

Şu mal, dükkân, araba; dokunamıyor İnsan

Senin sandıkların senin değil diyor, lisan

 

Ders almıyorduk, önceki  geçip gidenlerden

Sarayları, ne varsa viran olan medeniyetlerden

 

Bir gün olacak; demek böyle bir şeymiş

Her şey boş, Hakk’ı tanımak her şeymiş

 

Bir virüs, inşallah aklı başa getirir

Getirirde insanı kâmilliğe yetirir

 

 Bitti, gidiyor, Ramazan!  Dün idi, yirmi üçü

Bu toplu ceza ne karşılığı, insanlığın hangi suçu..?

 

Keçi; işte vaziyet, işte bu  maslahat

Kim anlar? Kim kime ede nasihat

 

Anlattım.. Can kulağı ile dinlediler

Ne tepki verdiler ne de ünlediler

 

 

Ben konuştum onlar sustular

Dedim galiba edebinden ustular

 

Yoksa birhal mi var, ediyorlar naz

Bil; konuş.. Bilmediğine susmak, farz

 

Ya da  şu garip halime bakıp şaşıyorlar

İnsan, şen çocuklar yok; neler yaşıyorlar

 

Hiç yapmadılarki etselerdi itiraz

Belki muhabbete tad gelirdi biraz

 

Keçiler; neden niçin hiç bir şey demediler

Fark ettim ki çimlerden de yemediler

 

Elleyip baktım;  içi boş, ses geliyor tıntın

Meğer cansızmış, dururlarüstünde otun

 

Plastiği şekle verip, süs diye koymuşlar

Gövdeyi keçiye benzetip, içini oymuşlar

 

Melih idi  20 yılAngara’da  tacidar

Bu iki keçi kalmış ondan yadigâr

 

İyi ki duymadı dediklerimi

Canlıya verilen eziyetleri

 

İnsanoğluister ki gezip dolaşsın  gönlünce

 “Dünya benim” diye yesin içsin keyfince

 

Gelir; çırıl çıplak elinden bir şey gelmez

Benim diye sarıldıkları kalır, götüremez

 

Gelirsin  çırıl çıplak,  başkası sararar seni beze

Gidersin yine çıplak, sarılıp kefen denen beze

 

İşte doldu,  65lere verilen izin vakit; tamam

Ömür de biter; aynı böyle bilmem, ne zaman

…..

Minarelerden yanık,  söyleniyor;  EsSELAM

İkaz ediyor;  “kendinize gelin” ilahi Kelâm…!!!!

 

17 Mayıs 2020 , 24 Ramazan -  Ahimesud/ Alsancak

 




















ŞAİRİN Yeri Necati ÇAVDAR

Hiç yorum yok:

memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş - Deprem 2

Ülkeme kar yağdı sevindik... Beyazlara büründü gelinlik, sandık meğer memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş bilemedik.. ... Umulur ki Ak...