1 Ekim 2006 Pazar

VEKALETLER CADDESİ




VEKALETLER CADDESİ
Bir tarafta Başvekalet, bir tarafta Yargıtay
Karşı da orman,
Hemen yanı başı Bayındırlık Bakanlığı
Yollar, limanlar, yapar
İmar edermiş memleketi.
İnsanlar için..
Haydi Hakkari, Edirne nere?
Oralar bilinmez belki
Ama Vekaletler Caddesi bura...
Bayındırlık önünde kuyruklar
Boyları yüz metreler boyu.
Bayındırlık yapacak, limanı, alanı yolu
Ama önünü görmeyip, gazlayıp geçiyor onu..
Sıcak... göstermelik sevgi ve alkış dolu mekanlara ulaşmak için.
Bedenleri millete feda olsun da..
Dertleri; binlerce evrak imzasından yorgun beyinlerini dinlendirmek
Bunun için bol yağ, ikram ve iltifat gerek.
....
Titriyor bayan kucağında çocuk
Kar sulu sepken
Saçlardan süzülen yaş yıkıyor yüzleri
Cebinde para
Yüreği yara
Ağzı kapalı
Önü açık, demokratik bekleyişte
İşten çıkan işçi, memur
Okuldan dönen öğrenci
Onlar ki bir aylık sultanlar
Ramazan çadırlarında önlerine yemek konup, resim alınanlar
Yani halk...
Bayındırlık önünde kuyrukta bayılmak kader mi?
Keder...
Korumakta sokak başını, dolaşıyor, tasmalı itler
Haydi gidelim şu komşuya; “gör halimizi” deseler
Karşılayacak özellikli itler...
.....

Vekaletlerden geçiyorlar;
Kurulmuş saltanatlarına gururla her boy, her çapta yetkili
“Bankalar batırıp, beytül maldan görünenler, kelpler gibi.
Tüketim alışkanlığında birliktelik kuramayan
Tasmalı İtlerle boş ölçüşemeyenler;
Kuyruktakiler...
Gözleri yolda bakıyorlar,
“Gelir bir araç” diye bekleşiyorlar,
Kuyruk fırsat;
Kimi, kalabalıklarda kaybetmiş kendini
“Dem bu demdir” diye zaman yoksunu kimi
Kendince zamanı anlamlı kılıp, sevişiyorlar it gibi
Görmüyorlar..Görülmüyorlar.
Çünkü tüketim alışkanlıkları farklı..
İlgi çekmiyorlar,
Popstarın .... kadar.
İlgilinin ilgisi, popstarda ve de Bayhan’da
Ya da okyanuslar ötesi “beyaz saray” düşünde
Metrelerce kuyruk çekmiyor ilgileri.
Duygusu kıtalar ötesine
Konulmuş barikat
Görmezler mi önünü?
Uyanıyorlar, gösterilince camdan bakanlar..
Görmüyorlar yanlarındakileri..
Karınca kadar
Bakan kör..
Çünkü kuyruktakiler,
Halk...
Cam arkasından gösterilmiyor
Vekaletler caddesinde hayatı yaşıyorlar
Dizilmişler sicim, eğrilmiş ipler gibi
Karşıdaki tasmalılara inat, sahipsiz itler gibi
Kucakta donmak üzere yavru
Yavrusunu sıcağa taşıyamamaktan bitkin ana
Kapı önlerinde titreyen itlere baktıkları gibi...
Tıkış tıkış dolan otobüs harekete hazır.
Yaklaşıyor pencereden şoföre görevli!
“Biraz bekleyin. Başbakanımız geçecek!”
Geçiyor Baş”bakan“
Geçiyor (mu acaba?).. hiçbir şey görmeden.
Ne oluyor çevrede diye hiçbir şey algılamadan.
Tıpkı penceresi önünde ne olduğunu algılamayan boş bakan gibi
Birebir insan olduklarında
Çok hoş bakandırlar.
Hele zeki bey.
Hayatı birebir yaşar.
babacan insancıl, sevgi doludur.
Ama bu makam var ya...
Sizi alıp bir yerlere götürür.
Taaa okyanuslar ötesine.
Globun merkezine çeker.
Artık meselelere mikro değil, makro seviyelerden baktırır!
Hep makrolar beyinleri tırmalar.
Haydi ev sohbetleri, arkadaş meclisleri, parti merkezlerinde edilen sözleri..
Meclis kürsülerinden yapılan yiğitçe çıkışları unutturur.
O eski zamanın işleri..
Şimdi devlet sorumluğu canım.
Zamanı mı mikrolarla uğraşmanın.
Bahçede it gibi titreyenleri görmekte iş mi?
Sıralar, elbette olacak.Bugünün işi değil ya.
Tabii ki kucaklarında buldular.Onlar alışmıştır. Belki de keyiflerinden şu kış günü buradalar
Buzlu..çekemeyenler buz üstünde beklemekle keyif alıyorlar
.......
Niceleri geçti
Sıcaktan bir birine girmiş koyun misali
Koşturdular adeta doluya tutulmuş cıbır keçi timsali
Memleketi bir uçtan bir uca hapishane yapıp, kolayca sorunları çözmeye hevesli cuntacılar, Hüküm verip, hukuksal kılıflarla insan asan diktatörler ..
Kurtarıcı Babalar!
Anahtarcı Analar!
Halkçı Karaoğlanlar,
Zulmü ezmek için Hocalar!
Yetki sahibi oldu mesut gençler!
Teknokrat ihtiyarlar!
Dahası millete sert ,egemenlere dilsiz erkekler!
Tek partiler, çok partiler...
Top atsalar yıkılmaz zanneden iktidarlar
Etki sahibi olmadan geçti, gitti günler...
Böyle gelmiş böyle gider (mi?), kurulmuş sistem; kılıf bol
Kurtulmak mı istiyorsun?
İşini bil! Bul bir yol
Ya iri kıyım bir dayı ya da..bul
Çünkü; mafyaya teslim edilmiş kamuya ait yol.
İnsanlar cebinde para, edilmiş mafyaya kul
Elbet getirisi de vardır üç beş pul.
Ne de olsa şu batası dünyada var evladü iyal
Hizmet!...Kime ve neye?
Şimdilik boş hayal
Geçecek gülüm geçecek.
Daha öncekiler de geçmişti.
Siz de geçin başbakan
Tıpkı onlar gibi.
Uzak meselelerle meşgul.
Ayrıntılarla boğuşarak
Hayattan uzak, halktan koparak.
Siz de gidin tüketim alışkanlıklarınızın ortak olduğu mekanlara.
Oralarda rüzgar tabii ki tatlı eser.
Ama hayat, içindekilerin iliğini keser.
Oralarda tüm veriler mutluluk içindir.
Ama hayatı yaşayanlara da tüm veriler kahır ve keder getirir.
İnsan bu kadar mı duyarsız olur?
Hani var ya. Onların gözleri var:“Kör” ..
Kalpleri var: “mühürlü”
Var olan gözler görmüyor, kulak duymuyor
Çarpan yürek algılamıyor.
Beyinler sarhoş...
Bu kadar mı olur,
Bu kadar mı yakındakini görmez?
Zırhlı araçlar mı mani,
Yoksa iktidar sarhoşluğu mu?
Görürler bir gün elbet,
Düştüklerinde ayılırlar ama..,
O gün başkalarının iktidar sarhoşluğu başlamıştır.
Yemiştir iktidar morfinini
Onlarda anlamaz, bunların anlamadığı gibi..
.......
Vekaletlerde, yapılıyor makam mansıp pazarlıkları.
Şu adamı şuraya, bunu buraya.sanki dama oynanıyor.
Ve bunun adına da iktidar deniyor
İşe adam mı, adama iş mi?
O iş yetmez; başka? yönetim kurulu üyeliği
Yağlı post..
Post içindeki dost..
Aslında kuyruktaki dilsizler gerçek dost..
Soruyor:
Ünlü, telefonda
Kim iktidar?
İktidar bunların gözlerini kapayanlar...
Ümitsizlik mi?
Ne mümkün kendi yorgunluklarına inat
Halk;
Görür diye beklemede...
...
Haydi diyelim eli-yüz metre ilerde Güvenpark, size çok uzak
Ulus durakları, elbet elitlere ırak
Bentderesi, işsizi, işçiyi taşır varoşlara gözden ırak
Vekaletler caddesi: yönetilenler bekler, yönetenleri sırtında taşır
Mafyaya teslim edilmiş kamuya ait yol.
İnsanlar cebinde para, edilmiş mafyaya kul
Diyorlar:
Elbet getirisi de vardır üç beş pul.
Ne de olsa şu batası dünyada var evladü iyal
Hizmet!...Kime ve neye?
Şimdilik boş hayal ya
Geçecek gülüm geçecek....
Burası Ankara... Vekaletler caddesi

Ankara- Vekaletler caddesi-16 Ocak 2004 .20.30
Necati Çavdar




http://widget-c9.slide.com/widgets/slideticker.swf" type="application/x-shockwave-flash" quality="high" scale="noscale" salign="l" wmode="transparent" flashvars="site=widget-c9.slide.com&channel=72057594045656009&cy=ms&il=1" width="700" height="250" name="flashticker" align="middle"/>

Hiç yorum yok:

memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş - Deprem 2

Ülkeme kar yağdı sevindik... Beyazlara büründü gelinlik, sandık meğer memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş bilemedik.. ... Umulur ki Ak...