Hür dağlar; sanki zincirlere vurulmuş
Tank gibi demokrasiye yol açıyor bir GÜZEL
Diyorlardı Ehli beyt için “ya teslim ol, ya öl”
Ülkesinde bacıma da diyorlar “ ya öl ya teslim ol”
Kavruldu memleket sanki sahrada çöl
Hüseyin gibi hürriyet suyu içiyor GÜZEL
Halkı bir şişeye tıkıştırdılar,
Nefesleri kesip sıkıştırdılar,
Düzen için; alemi kokuşturdular,
Kerbela‘ da sanki sırra koşuyor GÜZEL
Zilleti değil gönülleri seçiyor,
Hür başaklar için tohum saçıyor,
Özgür enginlere yelken açıyor,
Zulme dur deyip, sevgi işliyor GÜZEL
//////////////////////////////////////////
HASAN ÇELAL GÜZEL:
“CEZA ALMAM İYİ OLDU”
Hasan
Çelal Güzel, DGM de ceza aldı.
Ankara
Adliyesi’nin arka kapsından çıkacağız ..Aşağıda O’nun yapacağı açıklamayı almak
için basın ordusu bekliyor. En yakınında
ben ve Av. Hacı Ali Özhan var..
DGM merdivenlerden
inerken kulağıma eğilerek; “bu cezayı vermeleri iyi oldu..”dedi
Hayret
ettim
Üzüleceğine
seviniyor.
Ve”
devam etti: “ Çünkü bana MİT elemanı da
bana bişey olmaz diye böyle cesur konuşuyor diyorlardı.Bu olumsuz
kanaatin önü kesilmiş oldu.İşimize
yaradı” dedi.
Aşağı
indik..
Demin
bana “iyi oldu” diyen adam;
Açtı
ağzını yumdu gözünü..
….
“ YA
MEBUS YA
MAHPUS “
Bu
ceza dolayısıyla ya “mahpus ya mebus olacağım” diye FP ile özellikle FP adına Abdulkadir Aksu ile yaptığı sinkaflı pazarlığına da şahit olduk..
FP,
Hasan Cella Güzel’in milletvekili zırhına bürünerek cezaevine girmemesine çok
çaba sarf etti. Hasan Celal Güzel, kendisiyle birlikte üç vekil istedi. FP,
iki milletvekiline de razı oldu.Ancak Hasan Celal Güzel’in “illa olacak”
dediği Güler hanıma FP, “başka bir erkek
vekil adayı olsun” diye itiraz etti. Hasan Celal de “Güler hanımın seçilecek bir
yerden vekil adayı olmasından” vaz geçmedi.
Dedim
“bu ısrar niye.. Üç vekilde verecekler.”
Dedi
ki “Ben Güler hanıma söz verdim.. Gece gündüz beraber çalışıyoruz.. Ya onuda
vekil yaparlar yada gider mapuus yatarım..”
Öyle
de oldu.
“Mebus
olamadı Mahpus oldu “
KOSOVA
TOPLANTISINDA BİRLİK..
28
Şubat da saflar ayrı gibi olsa da milli meselelerde bir araya da
gelinebiliyordu
28
şubat’ın önder isimlerinden Genel Kurmay başkanı Karadayı’nın içerde “irtica” mücadelesi altında
Müslümanları üzerken dışarı da Balkan gezisinde tekke ziyareti yaptığı gibi
farklı davranışlara da denk geliyorduk..
9
Ekim l998 Cuma
……….
Telefon
açtım durumu bildirdim .”İyi olur.Gerçi haber yapılmasını istemiyoruz.Ama
katılmanızdan dolayı seviniriz ve tanışırız “ dediler.
Arseven
beni ASKİ sosyal tesislerine kadar getirdi.
..,
Toplantıya;
FP den başta Hüseyin Kansu,
Konya
milletvekili Remzi Çetin,
BBP
den Orhan Kavuncu,
CHP
den Ali Dinçer,
YDP
‘den Hasan Celal Güzel,
CHP
eski Genel sekreteri Ertuğrul Günay ve MAZLUM_DER’in önderliğinde çeşitli sivil
toplum kuruluşları ile KOSOVA Türkiye temsilcisi Enver Tali Bey, Nazif Öztürk ve bir çok dostlar da orada idi.
Tali;
içinde bulundukları durumu, meselenin tarihi, etnik ve hukuki yönlerini anlattı.
Konuşmacılar; acilen bir şeyler yapılmasında anlaşarak bir komite kurulmasını
istediler.
Özellikle
işini medya boyutunu ele alarak her kesimin ama her kesimin kendine düşen
yönünde çalışmalara hemen başlamasını önerdim. Geniş bir enformasyon yapılması
gerektiğini bunu da medyanın kullanabileceğini aksi halde Sırpların verdiği
bilginin medyada işleneceğini söyledim.
Tali;
“bana bir gün medya mensubu geldi. Ancak sorduğu soruda Kosova Makedonya’nın
bir parçası mı dedi. Üzüldüm””şeklinde sitem etti.
Bende
medya mensuplarının genellikle alt yapılarının olmadığını bilenlerin
bilgilendirmesi gerektiğini izah ettim. Zaten mesele de burada diyerek hazırunu
aydınlattım.
Allah’ın
lütfüne bak ki o dev sanılan insanlarla aynı masada eşit olarak oturuyor karar
oluşturmada yönlendiriyorsun .İki ay önce yaptığın dizi bu gün seni bu noktaya getiriyor. (
Akit’de
28.08.1998 başlayan “Kosova” dizisi yedi
gün sürmüştü)
CHP
‘li Ali Dinçer ile rejimin tehlikeli gördüğü bir kısım insanlar aynı masadalar.
Celal
Güzel’in ara dönem ve baskılar neticesi
insanların susturulduğunu Kosova konusunda da duyarsız davrandığını söyledi.
Ali Dinçer;
“l946 dan buyana genç
demokrasimizin zaman zaman dar boğazlara girdiğini ancak bunun aşılacağını
“söyledi. Bir nevi malumu ilan gibi kabullenme...
Ya
sabır...
Önümüz
deki Çarşamba toplanmak üzere saat 10.30 da dağıldık .Bir ara Ertuğrul Günay’la
sohbet ettik. Geçen hafta aradığımı ancak Akdeniz de olduğunu öğrendiğimi
söyledim. Oda “biraz kafa dinlediğini” anlattı.
Dr
Nazif Öztürk “hala boş olduğunu danışmanlığa devam ettiğini. Bu ara da yazmaya
devam ettiğini” anlattı. ”Gölge etmesinler başka ihsan istemem dedi”
“Tüm danışmanların danışılmamak üzere
tutulduğunu” söyledi .Recep Dalkılıç'la görüşmesine rağmen yine de selam
gönderdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder