25 Eylül 2006 Pazartesi

HAKKINIZI HELAL EDİN

Bir irfan ehli çağırdı. Gittik.
Gusülle yazdılar. biz abdest ettik.
Devir devran oldu, fetrete erdik.
Sevgilerle ALLAH’a ısmarladık

Bir ummandan yolum ......vardı
İnsanlar has, hizmet güzel geldi.
Hak nasip etti rızkımızı verdi
Aziz gençler hizmet hitama erdi

Kim ne zaman, nasıl neyi bilirdi
Rabbim sizin hizmetinize verdi
Heyecanı iyi, çok mutena yerdi
Yolumuz bir başka mekana erdi

Belirli günde size hizmet ettik
Kırmamaya azami dikkat ettik
Belki bilmeden bir kusur ettik
Gönül bir, hakkınızı helal edin

l.ll.l997
ANKARA

GÜZEL VE SU



DGM’de bir şişe su
ifade veriyor Güzel

Hür dağlar; sanki zincirlere vurulmuş
Özgür ırmaklara setler kurulmuş
”Anadolu dara” hükmü verilmiş,
Kaynak kesilmiş, bir damla içiyor GÜZEL

 

Başı dik; hürriyete ermek için,
Çağlıyor bentleri yıkmak için
Kükrüyor; zinciri kırmak için
DGM’lerde tarihe ders veriyor bir GÜZEL...

Ülkemde dağlar yeşil, kuşlar hür
Ne yapsan, ne tutsan ateş ve kor
Zindana soktular, gel halimi gör,
Tank gibi demokrasiye yol açıyor bir GÜZEL

Diyorlardı Ehli beyt için “ya teslim ol, ya öl
Ülkesinde bacıma da diyorlar “ ya öl ya teslim ol”
Kavruldu memleket sanki sahrada çöl
Hüseyin gibi hürriyet suyu içiyor GÜZEL

Halkı bir şişeye tıkıştırdılar,
Nefesleri kesip sıkıştırdılar,
Düzen için; alemi kokuşturdular,
Kerbela‘ da sanki sırra koşuyor GÜZEL

Zilleti değil gönülleri seçiyor,
Hür başaklar için tohum saçıyor,
Özgür enginlere yelken açıyor,
Zulme dur deyip, sevgi işliyor GÜZEL

//////////////////////////////////////////
28 ŞUBAT zalimlerine direnen kahramanlardan  ve bu sıfatıyla 28  ŞUBAT TÜRKÜSÜnde  bir kaç şiirle yer alan;  mücedelesini, DGMde duruşmalarını  çok yakından izlediğim “TANK HASAN”

HAÇlının Avrupa’dan HİLALle remz edilen İSLAM’ı silme oparasyonuında, BOSNAmızın sıkıntılı  vaziyetinde  özel komite şeklinde “Hükümet Dışı oluşum” olarak   hizmet veren - ve daha evvel vefat eden Ali Dinçer ile birlikte -  7 kişiden biri  olan
 HASAN CELAL GÜZEL de dünya misafirliği bitip
 HAK’a yürüdü...

Cümle İman sahiplerine rahmet ola...

19 Mart 2018

////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////


HASAN ÇELAL GÜZEL: “CEZA ALMAM İYİ OLDU”

 

Hasan Çelal Güzel, DGM de ceza aldı.

Ankara Adliyesi’nin arka kapsından çıkacağız ..Aşağıda O’nun yapacağı açıklamayı almak için basın ordusu bekliyor.  En yakınında ben ve Av. Hacı Ali Özhan var..

DGM merdivenlerden inerken kulağıma eğilerek; “bu cezayı vermeleri iyi oldu..”dedi

Hayret ettim

Üzüleceğine seviniyor.

Ve” devam etti: “ Çünkü bana MİT elemanı da  bana bişey olmaz diye böyle cesur konuşuyor diyorlardı.Bu olumsuz kanaatin  önü kesilmiş oldu.İşimize yaradı” dedi.

Aşağı indik..

Demin bana “iyi oldu” diyen adam;

Açtı ağzını yumdu gözünü..

….

“ YA MEBUS  YA  MAHPUS  “

 

Bu ceza dolayısıyla ya “mahpus ya mebus olacağım” diye FP ile özellikle  FP adına Abdulkadir Aksu ile yaptığı  sinkaflı pazarlığına da  şahit olduk..

FP, Hasan Cella Güzel’in milletvekili zırhına bürünerek cezaevine girmemesine çok çaba sarf etti. Hasan Celal Güzel, kendisiyle birlikte üç vekil istedi.  FP,  iki milletvekiline de razı oldu.Ancak Hasan Celal Güzel’in “illa olacak” dediği Güler hanıma  FP, “başka bir erkek  vekil adayı olsun” diye  itiraz etti.  Hasan Celal de “Güler hanımın seçilecek bir yerden vekil adayı olmasından” vaz geçmedi.

Dedim “bu ısrar niye.. Üç vekilde verecekler.”

Dedi ki “Ben Güler hanıma söz verdim.. Gece gündüz beraber çalışıyoruz.. Ya onuda vekil yaparlar yada gider mapuus yatarım..”

Öyle de oldu.

“Mebus olamadı Mahpus oldu “

 

 

KOSOVA TOPLANTISINDA BİRLİK..

 

28 Şubat da saflar ayrı gibi olsa da milli meselelerde bir araya da gelinebiliyordu

28 şubat’ın önder isimlerinden Genel Kurmay başkanı Karadayı’nın  içerde “irtica” mücadelesi altında Müslümanları üzerken dışarı da Balkan gezisinde tekke ziyareti yaptığı gibi farklı davranışlara da denk geliyorduk..

 

9 Ekim l998 Cuma

……….

Telefon açtım durumu bildirdim .”İyi olur.Gerçi haber yapılmasını istemiyoruz.Ama katılmanızdan dolayı seviniriz ve tanışırız “ dediler.

Arseven beni ASKİ sosyal tesislerine kadar getirdi.

..,

Toplantıya;

  FP den başta Hüseyin Kansu,

Konya milletvekili Remzi Çetin,

BBP den Orhan Kavuncu,

CHP den Ali Dinçer,

YDP ‘den  Hasan Celal Güzel,

CHP eski Genel sekreteri Ertuğrul Günay ve MAZLUM_DER’in  önderliğinde çeşitli sivil toplum kuruluşları ile KOSOVA Türkiye temsilcisi Enver Tali Bey,  Nazif Öztürk ve bir çok dostlar da orada idi.

Tali; içinde bulundukları durumu, meselenin tarihi, etnik ve hukuki yönlerini anlattı. Konuşmacılar; acilen bir şeyler yapılmasında anlaşarak bir komite kurulmasını istediler.

 

Özellikle işini medya boyutunu ele alarak her kesimin ama her kesimin kendine düşen yönünde çalışmalara hemen başlamasını önerdim. Geniş bir enformasyon yapılması gerektiğini bunu da medyanın kullanabileceğini aksi halde Sırpların verdiği bilginin medyada işleneceğini söyledim.

Tali; “bana bir gün medya mensubu geldi. Ancak sorduğu soruda Kosova Makedonya’nın bir parçası mı dedi. Üzüldüm””şeklinde sitem etti.

Bende medya mensuplarının genellikle alt yapılarının olmadığını bilenlerin bilgilendirmesi gerektiğini izah ettim. Zaten mesele de burada diyerek hazırunu aydınlattım.

Allah’ın lütfüne bak ki o dev sanılan insanlarla aynı masada eşit olarak oturuyor karar oluşturmada yönlendiriyorsun .İki ay önce yaptığın dizi bu gün  seni bu noktaya getiriyor. (

                              Akit’de 28.08.1998 başlayan  “Kosova” dizisi yedi gün sürmüştü)

 

 

CHP ‘li Ali Dinçer ile rejimin tehlikeli gördüğü bir kısım insanlar aynı masadalar.

Celal Güzel’in  ara dönem ve baskılar neticesi insanların susturulduğunu Kosova konusunda da duyarsız davrandığını söyledi.

 Ali Dinçer;  “l946 dan  buyana genç demokrasimizin zaman zaman dar boğazlara girdiğini ancak bunun aşılacağını “söyledi. Bir nevi malumu ilan gibi kabullenme...

Ya sabır...

Önümüz deki Çarşamba toplanmak üzere saat 10.30 da dağıldık .Bir ara Ertuğrul Günay’la sohbet ettik. Geçen hafta aradığımı ancak Akdeniz de olduğunu öğrendiğimi söyledim. Oda “biraz kafa dinlediğini” anlattı.

Dr Nazif Öztürk “hala boş olduğunu danışmanlığa devam ettiğini. Bu ara da yazmaya devam ettiğini” anlattı. ”Gölge etmesinler başka ihsan istemem dedi”

 “Tüm danışmanların danışılmamak üzere tutulduğunu” söyledi .Recep Dalkılıç'la görüşmesine rağmen yine de selam gönderdi.

 

GÜZEL TUTULMUŞ

İnsanlarımın gökteki kuşlar kadar özgür,

Deryalarda ki balıklar gibi mutlu ve hür,

Demokrasinin buğdaylar gibi verimli ve gür,

Olması için mücadele verirken bir GÜZEL tutulmuş...!





Serkeşten, ayardan korumak için ocağımı,

Demokrasi için kalkan ederken kucağını,

Düşünülmüş; gangsterler gibi kaçacağını,

El hak usulüne uygun ! bir GÜZEL tutulmuş ...!





Saçlar ağartmacasına hizmet ettiği devletini;

Söylerler “TAGYİR, TAHKİR, TEZYİF ettiğini,

Bir zaman aynı uğurda DİVANE’nin yattığı,

Şanlı bir suçtan ! iyi ki GÜZEL tutulmuş.....




                              7 Ağustos1999

                              Abdi İpekçi Parkı

                                    10.45

24 Eylül 2006 Pazar

GİDECEĞİN YER ORASI

Yavuz Gökmen ...tekbirlerle uğurlandı

GİDECEĞİN YER ORASI
İster sultan ol, ister veli, deseler de yüz karası
Mağrurlanma, gireceğin iki arşın toprak arası
Tüm kötülükler bağışlanır unutulmaz dil yarası
Ne kadar ünlü, şanlı olsan gideceğin yer orası

Eh biraz şöhretli olursan dizilirler sıra sıra
Büyükler! Saf tutarlar gerdanları kıra kıra
El sıkmaz, selam vermez onlar büyük aklı sıra
Ne yazarsan yaz,kim olursan ol gideceğin yer orası

Kocatepe Camii geniş, avlu ferah mezar dar
Yaptığın kalmaz yana mutlak hesap var
Şimdi önünde arkanda koşan insan var
Ne yüce makamda olsan gideceğin yer orası

Halkı idare etmek isteyenlerin hepsi burada
Güvenoyu, muhalefet sıkıntılı iktidar darda
Zulüm ebedi sürmez, biter diktatoryalarda
Dur hey nadan, kim eğler gideceğin yer orası

Önlerde yer kapıyorlar, tv’lere çıkmak için
Koşturuyor haberciler, bir resim çekmek için
Beklemiyor cenazeyi bir an önce kaçmak için
İşin bitti, verdin mesaj, ahir gideceğin yer orası

Geçit yapıyor sanki eski yeni başbakanlar
Ünlü çok, iltifata.. şaklabanlar...... bakanlar
Cenazede de birbirine yaklaşmayıp kaçanlar
Halk içinde buluşmasanız da gideceğiniz yer orası

Güya cenazedeyiz ya, saygı! giden ölüye
Pazara çıkmışlar gibi, yapıyorlar defile
Hayretle ediyorlar eskiye gösterilen ilgiye
Ne kadar güçlü olsan gideceğin yer orası

Gelmişler; yazar, çizer, konuşanlar, susanlar
İktidardan düşenler, tekme vurup asanlar
Yan gözle süzüyor, hep arkasında gezenler
Ne kadar ünlü olsan gideceğin yer orası

Vatandaş diyor “Gökmen eğilip bükülmedi
Kalemini satıp, hiç bizi yanlışa düşürmedi
Kuvvetliden olup, halka bir an yüz çevirmedi
Tekbirlerle uğurlandı.!” Gideceğin yer orası


26.10.l998 Perşembe
Ankara,05.00


//////////////////////////////////////////////

Liderleri buluşturan cenaze

ANKARA - MİLLİYET

http://www.milliyet.com.tr/1998/11/26/haber/hab03.html

hab03.jpg       ZATÜRREE tedavisi gördüğü hastanede geçen pazartesi hayata veda eden gazeteci - yazar Yavuz Gökmen'in cenazesi, basın ve siyaset dünyasını bir araya getirdi.
       Gökmen için ilk tören, çalıştığı Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nun önünde yapıldı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 15 yıllık dostunu kaybetmenin acısını yaşadığını belirterek "O bir arkadaştı, o bir insandı ve o bir gazeteciydi" dedi. Meslektaşları, Gökmen'i alkışlarla ve karanfil atarak uğurladı. Törene Doğan Medya Grup Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ da katıldı.
       Kocatepe Camii'ndeki tören ise siyasetçilerin akınına uğradı. Başbakan Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yılmaz'la birlikte geldiği cenazeye TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, DYP Lideri Tansu Çiller, CHP Lideri Deniz Baykal, FP Genel Başkanı Recai Kutan, kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda siyesetçi katıldı. Gökmen'in eşi Fatma Gökmen ve oğulları, taziyeleri cami avlusunda kabul etti.
       İmam, cenaze namazı öncesi "Hanımefendilerden istirham edeceğim. Erkeklerle aynı safta olmaları mümkün değil" derken, Çiller, DYP Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener ile birlikte kenarda bekledi. 
       Çok sayıda köşe yazarı, gazeteci ve vatandaşın katıldığı cenazede ayrıca şu isimler hazır bulundu:
       Kaya Erdem, Rıfat Serdaroğlu, Şevket Kazan, Hakan Tartan, Nurhan Tekinel, Biltekin Özdemir, Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Hüsnü Doğan, Mehmet Ağar, Ünal Erkan, Sedat Aloğlu, Ahmet Özal, Doğan Güreş, Işın Çelebi, Mehmet Gölhan, Rıza Akçalı, Necmettin Cevheri, Necdet Menzir, Ertuğrul Günay, Atilla Sav, Nahit Menteşe, Saffet Arıkan Bedük, Hayri Kozakçıoğlu, Cihan Paçacı, Lütfullah Kayalar, Hasan Celal Güzel, Sümer Oral, Melih Gökçek, Ufuk Söylemez, Yaşar Okuyan, Mümtaz Soysal, Hasan Hüseyin Ceylan.
       Gökmen'in naaşı, cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı'na götürülerek toprağa verildi. Gökmen'in tabutunun üstüne, maçlarını kaçırmadığı Galatasaray'ın bayrağı serildi.

GELİR

Sabır et, sert geçen kış uzun sürmez
Buz dağlarını yok eden yaz gelir
Gülüm, hiçbir zulüm ebedi gitmez
Aydınlıklar uç verince, tez gelir

İman ehli gönlü paslı tutamaz
Kalbini temizleyecek nur gelir
Sonsuza dek sürmez umut kesilmez
Derman dize, görmez göze; fer gelir

Edepsizlik; her gün seyir edilmez
Biter; hayasızlık, yüze; ar gelir
Her güvendiğine sırlar verilmez
Sırttan hançerlemeyecek; er gelir

Hep anlaşmalar sanma ki bozulmaz
Hesap tutmaz; başlarına dar gelir
Hiçbir müttefiklik ebedi olmaz
Yeter, kaybedilen artık kar gelir

Her yatan hastadan; ümit kesilmez
İlaç almakta; hareket gelir, can gelir
Her devirde liderler; cüce olmaz
Milletin dilini bilen, kalbini gören ser gelir

Hesap alt üst olur dünya dar gelir
Milletin başına; yiğit, ser gelir
Dostum sabır et, aşılmaz dağ olmaz
Çekilenler ne ki, bunlar hiç gelir

İmanla çarpan yürek mahzun olmaz
Çarpınca gönüllere Hak'kın ışığı
Cümle alem bir olsa da vız gelir

l6.07.l997
02.00 / Ankara

GELECEK

Menzile varmaya bir burak gerek,
Çok çalışıp çook yorulmak gerek,
Problemler çözmeye bir ilim gerek,
Sığ vehim yerine akıl gelecek...


Kederlenme, başında ışık halesi nesil gelecek,
Maneviyat bilecek, müspet ilim bilecek,
İlmel yakın bilecek, aynel yakin görecek,
Kılı kırk yaran tartı, mizan gelecek...

Sorgular soruldu, hesap başladı,
Işıklar belirdi, ufuk görüldü,
Geceler dürüldü, her şey belirdi,
Karanlığı yırtan rüşeymler gelecek...

Hastalık ne olsa bilinmez değil,
Derdimize ilaç bulunmaz değil,
Dağ ne yüce olsa aşılmaz değil,
Derdi yok edecek hekim gelecek...

16.07.1997
01.30. ANKARA

GELECEGİZ

Yaktın yıktın ne kazandın,
Kazancın ne nere gidiyoruz,
İstibdat baki kalır mı sandın ?
Mal ortada, dövünüyorsunuz...

Bir ucube zümrenin elindeyiz,
Tüm demokratların dilindeyiz,
Biz tüm milletin gönlündeyiz,
Korkun o geliyoruz, geleceğiz....

Hiç görürsün neye baksan,
Zaman çözer sen ne yapsan,
Kalmaz; vucut atar çivi çaksan,
Daha önce yaptın, biliyoruz....

Şükür, geçiniriz kıt kanaat,
Az sabır et; çalar elbet saat,
Bu ayarlar; son bir gayret,
Piliniz bitti, biliyorsunuz..

Dünya yeni değil eski handır,
Hayalin;demir kapılı virandır,
İbret al öncekiler de perişandır,
Hep dayandık, dayanacağız...

Halktan kimi aşırır, kimi çarpar,
Her dikta kendi putunu yapar
Kılıflar uydurur hep cebe atar
İnanmadık, biliyorduk, biliyoruz...

Eserin bak sürü sürü viraneler,
Sokaklar kerhaneler, meyhaneler,
Ense kalın, ellerinde hep kadehler,
Susar, söylemezdik, söylüyoruz...

Kanal kanal, Tv lerin, gazetelerin,
Çağdaş! cübbeli fetva veren hocaların
Mana aranmaz sözcüklerin hecelerin
Hepsi birden ele verdi izliyoruz

Gizlesen ne, işte bak aynan basın
Vur davula, zilleri tak o oynasın
Götür malı, sen yap millet duymasın
Kalk ayağa, artık duyduk haykırıyoruz...

03.07.l997 Ankara

EL ELE ZİNCİR

“İnançlara saygı
ve
özgürlük için
el ele” zinciri


EL ELE ZİNCİR
Yetmişlik dedeler, tutmuş elini torununun
Nine zincir de, bulunması için; barış yolunun
Anne diler; hür okumasını kızı ve oğlunun
Bulunmasını istiyor; bütün millet akıl yolunun

Zincirlenmiş insanlar el ele; sadece barış istiyor
Genç, ihtiyar kenetlenmiş birbirine; özgürlük diyor
Kucaklaşıp, herkese milyonlar gönül veriyor
O Hakkı görmüyor; Tv de, İslam’a ‘’savaş ‘’veriyor

Halk sesini duyurmak için el ele vermiş
Özgürlüğü gaye, türbanı bayrak etmiş
Dünya böyle bir olay ne görmüş, ne bilmiş
Türkiye hürriyet için, tek sıra bir yürek olmuş.

Eller elere verilip, inanç, özgürlük diyor
Tüm kalpler bir, diller duada hep dirlik diyor
Vatandaş birleşmiş, ayrılık yerine birlik istiyor
İnsanlar sıra, sıra çiçek açmış yurdu süslüyor
11.10.1998
Ankara

DÜZLEMEK

Korkmak, düşüncenin aydınlığından,
Perdeler çekmek, kendi karanlığından,
Yeni baştan, dünyaya şekil vermek,
Törpülemek sivrileri, düzlemek eğrileri...
Kendince, kendine göre, tek tip,
Bu insanları anlamak mı..?
Nasılda kıskanıyorlar, kızıyorlar;
Düz olmayan her şeyi; dünyayı, evreni,
Milyarları kendi gibi düz yapmak,
Buyruklarla törpülemek, tanklarla...
İzliyorum onları beynim fırlarcasına,
Sığ saltanatların da hükmedenleri...!
Kendi düzlüklerini kutsarllar,
Kendi kutsadıklarından cennetlerini yaparlar,
Cennetlerine sade kendilerini atarlar...
Beyinlerdeki kıvrımları düzlerler.!
Düzleyemedikleri her şeyi...
Yaptıkları cehennemlerine atarlar
Cennetleri, cehennemlerini yakarlar...

1997 ANKARA

DURAKLARDA - KUYRUKLARDA

I
Vermişsin emeğini bilgini
Zamanını, üç beş kuruş için
El açmamak onuru korumak için
Seyredersin seçtiklerini
Bakarsın poz verişlerini
Tek kişilik araçlarda
Saltanat sürüşlerini...

Tanırsın;
Sırtında taşıdıklarını
Duyarsın sevinçle
Özgürlüğün tadını.!
Onlar; bakmazlar
Anmazlar adını
Savurursun;
“İsyanın” en okkalısını
Yüreğinde hissedersin,
Atılmışlığın acısını ..

Sabah, akşam çekeriz biz;
Duraklarda, kuyruklarda
Kalbimiz yorulur
Tekler ansızın
Ölürüz biz
Yatak gibi duraklarda...

Komşumuzu,
Tanıdığımızı diller
Özgürce
Dedikodu yaparız duraklar da

Çare bulucular ..!
Adaam sende iş mi?
Biz kurtarırız
Vatanı duraklarda...

On metre geride
Belediye başkanı
Elli metre ötede
Hükümetin ayağı başı
İşleri başından aşkın
Senle mi işi...

Yeni gelmiş askerden;
başladı anlatmaya
Sakarya da atmış birayı
Nasıl kapanır ağzı

Şemdinli son noktada
Çatışırmış eşkıya ile
Çelişkilere isyandan
Sanki yemiş kafayı
İsyanına isyan eder
İsyankarlar bile....

Kuyruklar da öğrenir
Duraklar da söyleriz
Memlekette sıkılır
Kuyruklarda çekeriz çile...

Sarılmış iki kız;
O.. ne..?
Saçı uzun, meçli
Kulak küpeli
Burun hızmalı
Bırakmıyor
zorluyor genç kız!
Dudak dudağında
Umurunda değil dünya
Kalabalıklar,
Umarsız, geliyor vız.

Evlerde zaman mı var.?
Her yeri Tv kapladı süre dar
Ayıramayız, vakit bulamayız
Sevgilerimizi, aşklarımızı
Duraklarda yaşarız
Ayrı dünyalarda yaşar
Buluşmak için,
Duraklara koşarız...

Dalıyor, elinde torun
Yaşlı teyze
İtirazlar homurtular
İndiremiyor kimse
Saygı görecekti belki
İzin istese ...
İş yerini anlatıyor
Yanımda ki kim ise
Çelişkilerimizi görürüz ;
Duraklarda
Heyecanlarımızı yaşarız
Kuyruklarda ...

Kurtuluş kıvılcımlarını
Yakarız yüreklerde
Kurtarırız memleketi
Çözeriz sorunları
Aramızda ki nutuklarda
Tepkilerimizi birbirimize aktarır
Demokratik! Yürüyüşlerimizi
yaparız ..
Duraklarda...Kuyruklarda
9.7.1997
19.20 GÜVENPARK

YAZMAZSA......



Abdurrahim Karakoç:
Şiir söyleyene ceza
veriliyor şiir yazmayacağım “


Yazmasanız; kimin kimi sattığını
Ne bilirdik ’böyüklerin bildiğini’
Nasıl soyup nerde “stres attığını”
Göremezdik şafakların attığını

Haykırmazsa; zulme karşı şairler
Oynatmazsa kalemini yazarlar
Çakal, tilki hepsi tekmil azarlar
Altın çekilince; pula kalır pazarlar

Düşünsen ne; söylemesen ne?
Düşünceyi koymayınca ortaya
Kime fayda vere, kıymeti ne?
Suskunluk huzura belki bahane

Kalem; satıldı, sermayeyi bitirdi
Zulüm; artı millet bezdi, yetirdi
Ne yapalım devir böyle getirdi
İrtica edip çağı şefliğe götürdü

Bahar beklerken, kara kara bulutlar
Kabus gibi çöktü, yitirildi umutlar
Çullandı millete hemen aç kurtlar
Alem yıktı, bizde hortladı putlar


Güya halk içinden çıkıp geldiler
Taviz üstüne her tavizi verdiler
Meclisin içinde bile zılgıt yediler
Yağcılığı cana minnet bildiler

Halkın halini; kim, nasıl, nerden bilecek
Şairler; nükteyle iğneli rapor verecek
Ki;insan idrakına iletip tarihe kazacak
Kör olmaz mı vicdan aydın susuncak?

Yazmazsa kaplanlar; azar sırtlanlar
Artar zulmün ateşi yine herkesi yakar
Yarın dillerin, kalemin hesabı da var
Bülbül ötmezse; meydan kargaya kalır

1999-Ankara

Akşamın tülü çekildiği vakit Gece, gündüzle yapar mı akit

Akşamın tülü çekildiği vakit Gece, gündüzle yapar mı akit ... İlaç, bahane hasta; şifa bulur elbet Hastalık sebep mi, ölüm var, akıbet Sebe...