KEÇİ İLE MUHABBET
Bu gün 17 Mayıs, ikibin yirmi
Korana hapsinde verdiler izni
İşte bu günde
ihtiyarlara izin..
Gençler;
evleriniz olsun sizin.
Fırsat diye dışarı çıktım biraz
Sıcak mı sıcak, gelmişiyice yaz
Çevre civar yeşilliklere bürünmüş
Telaşa var; bahara vedaya hazırlanış
Sel gibi akan Caddeler bom boş
İnsanların ağzı bezli, bir hoş
Yürüdüm, boş
mekanları temaşa ederek
Birkaç kişi ya var ya yok, gerisi evde kalacak
MabetlerdenEzan sesi geliyor , hüzün
Sıkıntı biter mi, bu yaza
ya da güzün.?
Koca mescitte
var sade bir kişi
Sonra geldi namaza bekçiler, üç kişi
Namazlar; Kılınır oldu Cemaatsiz
Koymasın Allah; Cuma, bayramsız
Secdelere
varılıyor ayrı ayrı
Virüse tedbir için böyle gayri
Toptan izin, İmamlar bile yok
Kesildi.. Yapılırdı dedikodu çok
Cemaat camiye , cami cemaate hasret
İnşallah gösterir tezden Mevla’m nusret
Ağızda maske her yer boş, dolaşıyoruz
Eski kalabalıktan eser yok, şaşıyoruz
KORANA hapsine sokulmuş çıkamazlar, dışarı
Kimilerini bağlasan durmazlar, girmezdi içeri
KORANA kaçırıp, ayırdı insanı; anadan, yardan
Gidilmez, sılaya. Gelinmez, başka diyardan
Kaç gündür diller şişti, söylenecek çok
Fakat
muhabbet edecek kimsecik yok
Kelebek Parkı’nda sadece iki bekçi
Ekmek uğruna mecburen emekçi
Güvercinler özgürce uçuyorlar
Konuyor, İstediği yeri seçiyorlar
Karşıda , yemyeşilikler içinde iki keçi
Gidip konuşayım,
onlara dökeyim içi
İzin isteyip
oturdum yanlarına
Suskunlar,demek hasret; insanlara
Oturup, başladım anlatmaya
Vaziyetin ne olduğunu anlamaya
Geziyorsun sanki mezarlık
Esir almış her yeri sessizlik
Her biri bir köy olan evler olmuş mezar
Kuşlara kalmış heralan, ediyorsun nazar
Toplanıyordu bir araya insanlar fevç fevç
Akın akın akar araçlar, trafik olurdu felç
Sosyalleşmeyende aranıyordu, var mı hastalık
İnsanlar insandan kaçıyor,bulaşmasın hastalık
Şu mal, dükkân, araba; dokunamıyor İnsan
Senin sandıkların senin değil diyor, lisan
Ders almıyorduk, önceki geçip gidenlerden
Sarayları, ne varsa viran olan medeniyetlerden
Bir gün olacak; demek böyle bir şeymiş
Her şey boş, Hakk’ı tanımak her şeymiş
Bir virüs, inşallah aklı başa getirir
Getirirde insanı kâmilliğe yetirir
Bitti,
gidiyor, Ramazan! Dün idi, yirmi üçü
Bu toplu ceza ne karşılığı, insanlığın hangi suçu..?
Keçi; işte vaziyet, işte bu maslahat
Kim anlar? Kim kime ede nasihat
Anlattım.. Can kulağı ile dinlediler
Ne tepki verdiler ne de ünlediler
Ben konuştum onlar sustular
Dedim galiba edebinden ustular
Yoksa birhal mi var, ediyorlar naz
Bil; konuş.. Bilmediğine susmak, farz
Ya da şu
garip halime bakıp şaşıyorlar
İnsan, şen çocuklar yok; neler yaşıyorlar
Hiç yapmadılarki etselerdi itiraz
Belki muhabbete tad gelirdi biraz
Keçiler; neden niçin hiç bir şey demediler
Fark ettim ki çimlerden de yemediler
Elleyip baktım; içi boş, ses geliyor tıntın
Meğer cansızmış, dururlarüstünde otun
Plastiği şekle verip, süs diye koymuşlar
Gövdeyi keçiye benzetip, içini oymuşlar
Melih idi 20
yılAngara’da tacidar
Bu iki keçi kalmış ondan yadigâr
İyi ki duymadı dediklerimi
Canlıya verilen eziyetleri
İnsanoğluister ki gezip dolaşsın gönlünce
“Dünya benim”
diye yesin içsin keyfince
Gelir; çırıl çıplak elinden bir şey gelmez
Benim diye sarıldıkları kalır, götüremez
Gelirsin
çırıl çıplak, başkası sararar
seni beze
Gidersin yine çıplak, sarılıp kefen denen beze
İşte doldu,
65lere verilen izin vakit; tamam
Ömür de biter; aynı böyle bilmem, ne zaman
…..
Minarelerden yanık, söyleniyor; EsSELAM
İkaz ediyor;
“kendinize gelin” ilahi Kelâm…!!!!
17 Mayıs 2020 , 24 Ramazan - Ahimesud/ Alsancak
KEÇ İ İLE MUHABBET
Bu gün 17 Mayıs, ikibin yirmi
Korana hapsinde verdiler izni
İşte bu günde
ihtiyarlara izin..
Gençler;
evleriniz olsun sizin.
Fırsat diye dışarı çıktım biraz
Sıcak mı sıcak, gelmişiyice yaz
Çevre civar yeşilliklere bürünmüş
Telaşa var; bahara vedaya hazırlanış
Sel gibi akan Caddeler bom boş
İnsanların ağzı bezli, bir hoş
Yürüdüm, boş
mekanları temaşa ederek
Birkaç kişi ya var ya yok, gerisi evde kalacak
MabetlerdenEzan sesi geliyor , hüzün
Sıkıntı biter mi, bu yaza
ya da güzün.?
Koca mescitte
var sade bir kişi
Sonra geldi namaza bekçiler, üç kişi
Namazlar; Kılınır oldu Cemaatsiz
Koymasın Allah; Cuma, bayramsız
Secdelere
varılıyor ayrı ayrı
Virüse tedbir için böyle gayri
Toptan izin, İmamlar bile yok
Kesildi.. Yapılırdı dedikodu çok
Cemaat camiye , cami cemaate hasret
İnşallah gösterir tezden Mevla’m nusret
Ağızda maske her yer boş, dolaşıyoruz
Eski kalabalıktan eser yok, şaşıyoruz
KORANA hapsine sokulmuş çıkamazlar, dışarı
Kimilerini bağlasan durmazlar, girmezdi içeri
KORANA kaçırıp, ayırdı insanı; anadan, yardan
Gidilmez, sılaya. Gelinmez, başka diyardan
Kaç gündür diller şişti, söylenecek çok
Fakat
muhabbet edecek kimsecik yok
Kelebek Parkı’nda sadece iki bekçi
Ekmek uğruna mecburen emekçi
Güvercinler özgürce uçuyorlar
Konuyor, İstediği yeri seçiyorlar
Karşıda , yemyeşilikler içinde iki keçi
Gidip konuşayım,
onlara dökeyim içi
İzin isteyip
oturdum yanlarına
Suskunlar,demek hasret; insanlara
Oturup, başladım anlatmaya
Vaziyetin ne olduğunu anlamaya
Geziyorsun sanki mezarlık
Esir almış her yeri sessizlik
Her biri bir köy olan evler olmuş mezar
Kuşlara kalmış heralan, ediyorsun nazar
Toplanıyordu bir araya insanlar fevç fevç
Akın akın akar araçlar, trafik olurdu felç
Sosyalleşmeyende aranıyordu, var mı hastalık
İnsanlar insandan kaçıyor,bulaşmasın hastalık
Şu mal, dükkân, araba; dokunamıyor İnsan
Senin sandıkların senin değil diyor, lisan
Ders almıyorduk, önceki geçip gidenlerden
Sarayları, ne varsa viran olan medeniyetlerden
Bir gün olacak; demek böyle bir şeymiş
Her şey boş, Hakk’ı tanımak her şeymiş
Bir virüs, inşallah aklı başa getirir
Getirirde insanı kâmilliğe yetirir
Bitti,
gidiyor, Ramazan! Dün idi, yirmi üçü
Bu toplu ceza ne karşılığı, insanlığın hangi suçu..?
Keçi; işte vaziyet, işte bu maslahat
Kim anlar? Kim kime ede nasihat
Anlattım.. Can kulağı ile dinlediler
Ne tepki verdiler ne de ünlediler
Ben konuştum onlar sustular
Dedim galiba edebinden ustular
Yoksa birhal mi var, ediyorlar naz
Bil; konuş.. Bilmediğine susmak, farz
Ya da şu
garip halime bakıp şaşıyorlar
İnsan, şen çocuklar yok; neler yaşıyorlar
Hiç yapmadılarki etselerdi itiraz
Belki muhabbete tad gelirdi biraz
Keçiler; neden niçin hiç bir şey demediler
Fark ettim ki çimlerden de yemediler
Elleyip baktım; içi boş, ses geliyor tıntın
Meğer cansızmış, dururlarüstünde otun
Plastiği şekle verip, süs diye koymuşlar
Gövdeyi keçiye benzetip, içini oymuşlar
Melih idi 20
yılAngara’da tacidar
Bu iki keçi kalmış ondan yadigâr
İyi ki duymadı dediklerimi
Canlıya verilen eziyetleri
İnsanoğluister ki gezip dolaşsın gönlünce
“Dünya benim”
diye yesin içsin keyfince
Gelir; çırıl çıplak elinden bir şey gelmez
Benim diye sarıldıkları kalır, götüremez
Gelirsin
çırıl çıplak, başkası sararar
seni beze
Gidersin yine çıplak, sarılıp kefen denen beze
İşte doldu,
65lere verilen izin vakit; tamam
Ömür de biter; aynı böyle bilmem, ne zaman
…..
Minarelerden yanık, söyleniyor; EsSELAM
İkaz ediyor;
“kendinize gelin” ilahi Kelâm…!!!!
17 Mayıs 2020 , 24 Ramazan - Ahimesud/ Alsancak