tümülüs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tümülüs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2020 Pazar

TÜMÜLÜS









TÜMÜLÜS...!

Sıkıştırmışlar

Darma dağın olup yığınlar

Kendi kabuklarına çekilmişler

Duyardık ama

Bilemez, anlayamazdık..

Bilmediğimiz anların, rüyalarını görürdük.

Zaruret mi de

Gereklilik mi

Her birimizi ayrı ayrı, birleştiriyor.

Var olduğumuzun müjdesini alır gibi..

Yeniden .

Terk edip tefrikaları, ayrılıklardan gececek

Tam da yeniden ayyağa kalkacak

Tevfik pınarından kana kana içecek

.......

Unuttuğumuz, unutulduğunu sandığımız diyarlardan

Gönül coğrafyamız,  işgaldeki ortak vatandan

Afrika, avrupa Ata yurdu Ortaasyadan

Yanımda iki genç Türkistanlı

Düşündürüyor, Taşkent, Kaşgar, buhara

Ne zaman ya Rap çıkacağız hep birlikte bahara

Belli hallerinden ekmek peşindeler

Arıyorlar, Haktan ihsan edeceklerini

Düşünürler mi memleklerine  gideceklerini

Belli mi ola, ne, nasıl edeceklerini

Hallerinden anlaşılıyor,gariplik içinde

Her şartta, mutlak hakime secde edeceklerini

Her hale sabredip , şüktedeceklerini

..............

Biraz önce ... AŞTi ortasında kalabalıklar içinde

Tüm servetini doldurmuş  tekerlekli bavulana

Kendi olmuş, hedefi belli eda ile  yürüyordu

Kim bilir hangi hülyalar kuruyordu

Gelip durmuş edeple, “Kabe” diye mihrabın karşısına

Şu yüreğinde ki nur yüzüne aksetmiş siyahi

Belki Sudan belkide Afrika ortasından

Belli , bilerek geziyor alemi

Hapsettiği bilgisayar  çantasından

..............

Türkistan Sudanlı 

Gözden akan iki damla yaş

Nur için de

Dar içinde

 

..............

Geçmiş medeniyetler

...............

Mübeşşiran

Ve esile

...............

Kurtarır inşallah akan iki damla yaş

Aşkın şarabını içerek

Seyredip alemi kendinden geçerek

................

Taht kurup , kralların yurduna

Kabir yarışında kim ileri kim geri

...............

Aynı yaştayız ancak geliismiz sıralı

Hakkın istediği Kudret , böyle dizmiş

Zamanı verip   ileri geri

Çağıracak hepimiz  aynı anda “gelin beri”

Gör, yer ne, Zaman ne getirir

Hak katında bir lahza amma

Büyü küçüğü aynı ana yetirir

O günbu gün bekliyoruz kıyameti

Şu alemin direği yok sanma

Nice gzili sır saklar

Acı da gider toku da

Aynı anda toplanmışız

Hz. Nuhun torunuyuz amma

İsa’dan üçbin yaş büyüğüm

 

................

İlmin alıcısı neden az deme,
İlim kısa yoldan zengin etmiyor.
Tok gözlü razıdır bir küçük eve,
Aç gözlüye üç beşşehir yetmiyor !!!
____________________________Abdurrahim KARAKOÇ

:::::::::::::::::::

İmrenir mi  depdebesine, hızına

Şu umursamadan geçip giden

Sultanın; endamına , boyuna

Nereye gidiyorsun

Kimi, niçin dert ediyorsun

Ben de sizin gibiydim

İhtiyarladım, belim büküldü

Saçıldı ameller; hepsi döküldü

Şu tümülüslerin en ihtişamlısı, büyüktü

Diğerleri arkada, yanda, arkadaşım karşıda

 

Hep aynı; koşar,  ay ve güneş

Zaman, ikisnin ölümüne eş

..........

Kim bilir ne hazırlık yapmış o güne

Çanağı çömleği almış böğrüne

Üstüne yıdırmış koca  toprağı ki biline

Üstünde İtler enikliyor, altındaki kime ne?

.............................

Yıldızlar gibi dağılmız onca ada

Sularını içtiğin ege

 

Yazın yıkandığın Karadeniz

Kışın çimdiğin Akdeniz 

....

İbrahim ethem gibi tahtan geçen

nice sultanlığı kullukta seçenler gördüm

Halk içinde aşağı, hak katında yüksekte

Yeryüzünde  nice  insanlar gördüm

.................

Nice  kar kış boran

Zoru rahmete yoran

Aradığını çilede bulan

Bulduğunu, olmaya veren

Ağlasada ,...........gülen

Niceler gördüm

Perişan haller

Her iyiyi kendinden beller

Olur olmaz demez eller

Yalanı talanı hak bilen gördüm

Tehlike

Alkış ve ihanet ikisde bir birine  eş

Biri içerden

Diğeri dışardan yer

Alkış, seni senden alıp

Benliğini sarıp

Alır götürür,  hayattanBaşka dünyalara

İhanet, dıştan yaralar.

Her ikisnde de yersin hançeri..

Mesele ölçüyü tutmakta...

İla ölçü, tebir ve akıl..

Hsiler güzel amma, hakikat sanma

Alkış ve ihanet ; bir birinden ayırma

.............

Gülemezsin

Acıları içine akıtıp İki damla yaş dökemezsin

........

Ölürdü genci kundağında bebeler

Gezerid burnu yeree değen dedeler

Aldandık, bitmez sanıp önümüzde  seneler 

Uçup gitti seneler, yıllar

::::::::::::::::::::::::::

Adaletle hükmetmedik

Kendimize  göre  hukuk uydurduk

Karıncanın da hakkı var diymedik

Hesabı, varmış bilemedik

::::::::::::::::::::

Atlarımız vardı uup giden dört nala

Tamah ettik  süslü binitlere  ölen mala

İşte sarayım, bakın şu hele

Gitsinler, uçtuğunu zanetsinler

Ytişirler mi Hızıra?

Hızır kendimi gelir, huzura

Geiren getirir

isterse  tez zamanda yetirir

Aatlarımız, bineklerimiz vasıta.

 kendinden bilme, sahibinden iste

düze çıkarır elbet kalsan karda kışta

::::::::::::::::::::::::::::

Türlü türlü Dil bilen adem

Kaç türlü yol bilen adem

halleri hale yorup

K endi ne bilmeyen adem

::::::::::::::::::::

Kurulmuş düzen, kalmak olmaz

Çağırınca mutlak hakikat

Ne yapsan elde değil Gitmemek olmaz.

Çöker nazenin  bedenin  çare bulunmaz.

Uzaktan  bakarsın

İç geçirir yürek yakarsın

gezdiğin

Mor sümbüllü dağları

Geçince gençlik çağları

Gel etsede hoş kokulu bağları

Varmaya  derman bulunmaz.

 

:::::::::::::::::::::::

Bülbül gül dalında ediyorken feryat

Sanıyorsun  ediyor yar ile sohbet

Kalabalıklar içinde

Düğünlerde ağladığın gibi

Görenin güldüğünü sandığı gibi

Halkın içinde Hak’da  kal

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

 Verilen sırrı Söyleme

 

:::::::::::::::::::::

Güllüğzünde hak sırrına eren

Kabe de aynel kaın gören

 Haram lokmaya bakmayan baban

Yanyayı,işkodrayı Balkanı

Selanikten çıkp

Çanakkalede  çağlayan alkanı

“Goağamilliye”de şaha kalkanı

Yaşayıp göeren

Buzları kırıp abdesti alan

Sırlarını sır eden  deden

Sakın hali söyleme.

Verilen emanet..Seyreyle ne oluyor

An an  hülyalar hakikat oluyor

Vakit tamam, zaman doluyor

Hadine ulaştın, haddi aşma

Boş bozğalık edip yoldan; şaşma

:::::::::::::::::::::::::

Kazdılar derin derin

Atılar yerin serin

::::::::::::::::::::::::::::::::

 

Verir idik üç beş pul

Sandık alem bize kul

 

Düştük dermansız derde

Varlığımız vardı  serde

 

Bilen gelsin, bilen gelsin

Dermanını bilen gelsin,

Dedik , buyruk bildiler

Meğer ömür iki nefes arası

Bize de geldi sırası

Gelen gitti gün arası

Sizde şimdi sırası..

Kurtarmıyor, kan irin parası

Anlıyorsun ! Dökülünce  pası

İnsan kalmak, insanın hası

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

........................

/////////////////////////

Olimpus tapınağını kopya

Angaraya kondurmuşlar ya

 

Üstüne tonluk taş bindirip, MOZELE

Ezelden ebede nasıl  kala, nere uzana

Yatarlar; kuzu kuzu koyun koyuna

Bilinmiyor;Hangi Kral, adı ne?

Bilinne şu ki

Kamal ile  yatarlar koyun koyuna

 

....

 

Kimi zaman  olur, dört koldan

Akar insanlar   her biri bir yerden

Kendilerini halktan ayrıcalıklı  sandıkları

İnsanların  tazimle  önünde eğildikleri

Geçerler; kontrollü  Aslanlı yoldan

Başları  önde,  kopmuşlar gibi dünyadan

Görende zananeder; gidilene  saygıdan

Tökezlenip, düşmemek için; korkudan

Kaderin cilvesimi alta yatana saygıdan

Düşünmeden geçmişi, ana  kaygıdan

Bilmezler ki , geçtiği yol mezar üstüdür

Bastıkalrı taşlar; kimin büstüdür

Kader mi, cilvemi bilmemki ne hal

Kaç krala mesken olmuş sevdiği  MAHAL

Hangi kral ile şimdi  uzanmış boylu  boyuna

Dinlerlermi birlikte akan derenin türküüsnü

Yürürler, saygı içabı sesizce

Dinlerler mi  kirazlı derenin  çığıltısını

Kulak verseler elbet duyacaklar

yer altından gelen uğultusunu

inanmazlar sağlar bile, mazgallardan akseden çağıltısını

.......

Halk içinde dimdik kazık yutmuş gibi kibrinden

Zaman ötesi haber dinlergibisnden

Gerdan kırıp sesizce

Yürürler .Yürürler..

yolu zamana dürereler

Altıdaki seri üstünde

Nice ülkeler; sahip kimi maraşal  kimi serdar

......

Her bir alem.Düşünceler farklı farklı

Kimi putuna varmışcasına memun mesut

Kimi de şu tören bitse de sona erse zulmet

Kimi katılır severek ki mi de bulur  bir  zaruret

....

 

...............

Şu işe  bak.Ne  tecelli, acep

Ne getirir..?  Kimden, icad

Zaman uzun, bilinmez an

Her ikiis de aynı insan aynı can

Benzerlik şaşılacak

Alta Nudel aynı eski Tümülüs

Cenazeler aşağıda odaya indirilmiş

Üste fark yenide üste   taşlar bindirilmiş.

Eskiis yeniisi aynı halde

Yatırmışlar aynı tip kabre

 Yukardaki  varlığındaki kibre 

Dinlerler mi ola  Kirazlı dere şarkısını

Kendilerinden çok öncenin hikayesini..

Ölçüp biçip tasarlamaışlar

Birini kazıyıp  son geleni de yatırmışlar

İkisinde de aynı hesap

Bilinecekler, unutulmayacaklar hep

Arzu ederler şura güzel, beni buraya yatır

Emir olur, buyruk hatır

Divane söyler, yazar iki satır

................

Zannederlerki hiç yoktu, kader

Hüznünü döküp, yer altından gider

....

Dinlerler mi ahu zarı

Öncesini , yaşatılan  her anı 

Ne yaşamışlar, ne murat almışlar

Nice çile nece meşakkat

Toprak, olmuş, bedenler

Sağlara kalmış, bir ibret

Hakikatde  başlangıç, anı  aynı

Halik, gelişimizi koymuş sıraya

Kim olsa kalmıyor dünyaya

Mümkün değil gidecek, gelen

Şan , şöhret, mevki hepsi yalan

İspatı ki; seri  şu ayaklar altında kalan

Kendini yer yüzünün hakimi sanan

Yürüdü üstünde nicleleri yürüdü

Yer yüzü kaç han, kaç sultan gördü

Sanmayın sadece garip, geda  öldü

Aşaıklara mesken, gariplere yuva 

Aha  şu yığıntı son sarayı oldu

Kim anlaya, kim göre kimler duya

Akıllı olun, ayklarınız altında işte saraylarız

Geleceksiniz huzura, ne olsa alaylarınız

.....................

Efkarım  ne gamım

evlularım  (arzularım) ne gam

Sanmayın , benim karım var

Kepdeydin Saye

Üç beş kuru paye

 OL Ol..ÖL:

Ol  deyince oldurur..

Öl deyince oldürür.

Yazınca Levhi kalemi

Selanikten alır

Nice memleketler gezdirir.

Avrupa, Asya..Afrika

Sahralara atar, cihan gezdirir.

Çağırınca Isız Angara...

Yedin bin yıl öncesinde kini buldurur

Alem bir alem kimi kime buldurur.

Kimin ağlatır kimini güldürür

Önce geleni sonrakine güldürür..

Hal aynı kalmaz zaman durmaz

Kalden hale koyar bir karar kılmaz..

Kara toprak  eder, sarar sinesine

İstemezsen de buldurur seni

...............

Aşkına ereni  elbet güldürür

Divane ye bu hal üzre bildirir

..................................

Kaçarcasına terkedilip

Halep, Şam ,Kudüs

KAMAL’a  kabir oldu Tümülüs

::::::::::::

Yapılan ne , olan ne

İstenen ne varılan ne

Akıl ermez, sırrı verene

Söylüyor; “Elif pınarın akan badeyi

Birer birer sunar saki” “Deli”  Sefai

“Dağları gezerdim şimdi yorgunum

Bin güzel içinde  Bir’e vurgunum

Kim galmış dünya da baki Erenler”

Hakikat bu, hep söylüyor bilenler..

..............

O, “ol” demeden  olmuyor

Alem,  vazifede; her  an  dönüyor

Durdurdurmaya yeltenme, durmuyor

 

Kudret elimizde sandık

Gaz verdi, üç beş zındık

Ferman, edip gönderdik buyruk

Ezanlar, sustu okumak yasak

Kaldıracağız, mutlak  Yadı

Laiklik, gerekçe kılıfın adı

Şu ayak ucuna kıvrılan İsmetyol

Hız verdi, sürdü saltanat

Utanıp  yol verdi geldi, kanaat

 

Tuhaftır  dünyanın hali

İZİMden ayrılmazdı; Karadayı

Zulumse zulum..

Dinletiyor İlahi Sedayı

Şimdi başımda  her daim

Anladım kudret onda Allah bir

Banttan okuyorlar Allahü Ekber

Tutmadı. Çürüdü  bin bir bühtan

Halk isterse  Gelir;  kudretli Sultan

Vakit, ne  ne zaman acaba?

Zaman..!  Nelere  gebe

Aydınlık doğurur elbet her gece.

Minareler, dikilir, vakti gelince

Şahadetleri ilan eder,  yerli yerince

//////////////////////////////////

Her canı  bunaltan, basınca sıcaklar
Ayaş belinden (AbdülSELAM’dan) koşarcasına rüzgar

Kavuşmak için Hüseyin Gazi Dağına

Bazen de Çal Dağından Belen Dağı’na

Seksek  oynarcasına ovadaki tepelerden

Atlayıp bir bir  Kaleyi yalayıp geçer

Serin esintiler;  istediği vadiyi seçer

////////////////////////////

 

Şu yer  hatırlattı birden

Filim şerid sanki geçen

Hükmederdi bölgeye Başkan m. Vuran

Ezilirdi gariban, kendi halinde duran

gelmişlerdi halkın arzusuyla

Maksat halka hizmet

Kapanırdı yüzüne gariplerin

Güçlüye açılan kaplara inat

 

Bir zamanlar zulmedip saltanat sürerdi Erkanur

Burnundan kıl aldırmazlar

 sanırsı mutlak sultan

İnsandı elbet enişte Aryal

Mahkum emre, çaresiz halde

Felek vurdu tokat,vuran hapisde

Tarumar oldu yapı

Soğu aldı çantacı Halil, Dikmende

Boynu bükük, eski günlerin derdinde

............

Yeşile hasret vadilere  Kuleler kuleler,

Çok tan atılmış kara yönelik  temeller  

Belediye önünü derin mi derin eşiyorlar

Rant uğruna Angaranın yüreğini deşiyorlar

 

//////////////////////////

Nedir bu sevda  sarayına

Belki bilseydin ;  en mutsuz sanılan zamanda

“Git yiğidim sultalık beratını al” dediğimizi.

Allah, kortusn..üç kuruşa kul edermiydin sarayına

 

 

Çevresini sarmış, minareler   kubeler

Başında

 

Ezanlar okunuyor, Allah; Bir

Bilirmiydi  Tümülüs

.............

Hesaba katmılar mı bilmem

Nerede Marmara köşkü ,

Serinleten havuz..

 Aranıyor, komşusu  karadeniz

........

Çevresi dolu Tümülüs

Yok edildi bir Gecede  koca stat

Lazımsa Al sana hediye iki kral

Karşısında  ve ilerde en  Büyük tümülüs

İleride çevresinde  efil efil esen yellerle

Hatıramızdan silinmez

Dalgalanıp oynaşan altın  başaklar.

Çevresinde tur attığımız demetdeki tümülüs

 

////////////////////////

NATO, Jenırılları..

NATO Jenerali ÖZDİLEK

Komşumuzdu Mirzahan’dan

İş- Bankası  önde idi.Biz yandan

 

Dedi anamın tv bozuk haydi gidek

Karşımızda,  “jenırıl”Farhri özdilek

 

Hakikaten can idi Ercan

Sığınmışlar kalınca;  milcan

Hala   çekiyor  baba acısı

Öğreniyoruz ki, övey  babası

tanıdık zalimi acep ne edek

dedi, hazırım istersen çırak

tornavida, pense  taklavat

Her takım var,elimde 

Kuvet bitti, hapisdeyim evimde

Ne tesadüf komşu frik kral mezarlığı

Mahallenin ismini vermişler  ETİ

Nasiı kirletirlerdi  Cumhuriyeti

Olmaz yıldırım, alpaslan;Kal gelirdi

Elbet çağdaş değildi,

Olsada  emrinde tümüyle Cihan

uzmaz zihniyet, uzak dursun Timur han 

TÜMÜLÜS...

Her alanda ve her yerde baskın yedik..

Dardayız, sanki uzak diyardayız..

Yok. Yürekler hoplatan Tümur han

Gelir miki Muhteşem Süleyman

Çağı..  geçtik Islakalıp

Kimi ben, kimi sen deyip

Zira Yıldırımlar, hançer yedi

Başımızı dik tutan

Kazan

Kaçar hanlığı, Osmanlı babür şahlığını kurban verdik.

Umarız gece sabaha döner

Şu üstümüzdeki zulumet biter

Müjde midir ?

Tümülüler içine konan/kondurulan  köşkler

 

Dünü görüp..

Bu günü yaşayıp

Geleceğe geçtim

Yaşadım, seyreyledim

Elbet bunda bir iş var

Bu günün türküüsnü yarına söyledim

Kısık sesle;

Hakkı söyleyip

Çığlık attım zamana ..

//////////////////////////////////

::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Neceleri külhan beyi

Bitti nesebi, kesildi soyu

Yaparlardı düğün bayram

Unutuldu depdebesi toyu

Hepimizi  pakladı üç arşın kuyu

Hani nerde konları tepemde gezen dükü Balgat

Adı galmış yadigar sanırlar ki bi semt

Ötede çiftliğine de ali bey

Kavgaya tutuşurlardı, neyse sınır dediğin şey

Güç ülerin hükümdarlık alanı

Söylerlerçokça   süslü yalanı

Garipler üzerinden yaparlar talanı

Düşünmezler; yeraltında haşereyi çıyanı

Ne kadar korunsanda er geç yapıyorlar talanı

Git işine gitl

İnsanın bir birini boğaladığı boş işler

Gelip, bir kaç kurt beynini dşler

Fayda  vermiyor para pul

Sen illa da iyi kul ol

Yok başka çıkar yol

İşte halim, bana sor

Zulumler acı verir unutulmaz

Aelet, bereketlidir kaybolmaz

...............................................

Halkın; çok Kıymetlisiydik 

Kim bilir belkide  öyle sanardık

Görmeylidin; yapılan törenlerimiz

Zaman  viran etti  saraylarımızı

Ne adımız kaldı ne de tyadımız

Ne de duyulur, çektiğimzi acı feryadımız

Zaman zaman üstümüzde gezer biraz merak

Sökerler  ciğerimiz, çıkarırlar bir kaç kap çanak

İşlerinde  yaramaz,  söylerler antik

Koyarlar müzelere,

belki

Alınır  ibret..

Kime niyet , kime kısmet

Gidiyor ömür geçiyor zaman,  ne acı

Bırakmıyor sarayı, diz çöktüren tacı

Teslimiyet.. Sabır...  Şükür, derdin  ilacı

.............

Yürü derdim, yürürdü millet

Arkamda sayısız ordu, büyük azmet

Sanardım elimde; tükenmez kutret.!

İşte son sarayım,  alınırsa ibret

Bekliyoruz, ne zaman kopar kıyamet

İzliyoruz, Dizi dizi gelip geçenleri

Kuyular kazıp, bir birini biçenleri

Hak ve zulmeti seçenleri...

...........................

Ne  eğil, ne de yanlışa sap

Güçünün yettğini,  işini yap

Kaç yaşasan sonunda ölüm var

Neyi varsa  kurtarmıyor, sonu zar

Bırakıp gidiyor, olsa  hükümdar

..............

Sanma sonsuz cihan  var

Alemler içinde nokta kadar

Var. Var varı  var eden var

Olan yok olur san ma,

 her daim halk eden var

Şatafatlı gösterişe kanma

...........

Şeyhlikten Şahlığa  geçen hatayiye sor

Cihan benim olur sandı,

kırkına varmadan buldu son

Git Timurhan türbesinde dur

İskender de kullar içinde bir kul

Süleyman adaletle buldu yol

Boşu arama sen hep Var’ı bul

Olma Olma hiç olma

Boş işlere bedenini beynini yorma

Üstüne  düşmeyeni meraklanıp sorma

Senin olmayanKusurları, boşver görme

Başkasına yasak, kendine hak bilme

Doğruyu bulduktan sonra azanlardan

 Niğmeti bulduktan sonra sapanlardan

 

...................

Hangi yol olsa O’na gider

Kim olsan hep ona gider

Kurulur Mizan, Divan’e gider

 

////////////////////////////////

Kime ne desin kime söylesin

Neler anlatır;  şu TÜMÜLÜS...!

Nice geçti  zulum çağları

Esir edien ovaları, yüce dağları

Koruk olmadan bozulan bağları

kaldırmadan gasp edilen harmanı

Koparılırdı anasından oğlan kız

 Alınırdı mal mülk yolunmadan  kaz

Koparılan  aşklar.Talan edilen,  sevdalar..

Kalpleri kırık, gözler yaşlı   nazlı yar

Garibanlar, saklanır  kaçardı diyar diyor

Bitmez, Zulüm..  acıyla geçen onca   ömür

Masuru çekerler, dünyayaı ederler; dar

Kılıç onda.. Adaletten  ayrılınca hükümdar

...............................

Haber; getirenseher yelleri

Gidip gelinen onca elleri

Ruhuna hükmeden tatlı dilleri

Yaşadım say, ele söyleme

 

Sevilen sevdiğine erince

 

Hoş bir zaman 

O; rüyanda  gelince

Bilinmezi, haber verince

Bilen,  bilir sırrı; söyleme

 

Her yarani yar bilipde

Emeneti,  faş eyleme

Hatır  diye  ele söyleme

 

Toz deyip, zerre sayma

               Bulaştırma

Gider kulaklara

Ddili

Sukut altın ola

Sözü  dolaştırma

.........................

Dünya senin olsa, yine dar

Neye sahipsin, neyin var

Yarlar ötesi sahibi Yar

Hürüyet O’nda Allah, var

........................

Mal mülk dünya

Zaman, mekan

Boş mu Bırakır

Yaratanı,  Mevla

 

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Nelere kadir, Hz. Yezdan

Açılır . olur  koskoca meydan

Çağlar boyu hep batıya  giden

Şahidi; Hilalin ortasında yıldız

Putlar yıkılıp,  olunca dümdüz

Hürriyete kavuşur Namazgah

Müminlere olur Secdegah 

Bulunur belki dua eden, aradan

Kızılbey, karacabey, karyağdı sultan

Kabul eder de yüce Yaradan

Hatırına azabın hafifler

:::::::::::::::::::::::

Şu  çimenler üstündeki kimin göz yaşı

Sis  çöküp, Karlar kaplıyor dağı ile taşı

Kim ne için kime neyin savaşı

Zehir ederler Tatlı ekmeği aşı

Çağlar boyu nice harebeler

Kaç defa  verirler kara haberler

::::::::::::::::::::::::::::::

Hangi halde olsan Hakkı unutma sakın

Sen uzak olsan da –O’sana yakın

Gaflete düşük uzakta sanma-

Görünüşe aldanıp,  şeytana kanma

 

:::::::::::::::::::::::::::::
gidiyorlar, her birinde bir niyet

Ne büyük çaba  ne büyük dert

Şu garibanda büyük teslimiyet!

İşte huzur,  işte  keyfiyet

::::::::::::::::::::::

Diyorlar adres Konya yolu

Bilirmi uçup giden şu yolcu

Ne çilelere şahit

Ncelerine uğrak , geçer yolu

Denİzlerle kuşatılan sağı solu

Kaç kez boşalıp dolan Anadolu

:::::::::::::::

İster genç ol ister çık yüzün üstüne

Tutmuyor dizler,  düşünce  sırtın üstüne

 kapaklanırsın yüzün üstüne

::::::::::::::::::::::::::

Görüp halimi, “Dünya boşmuş” dediler

Koşup işlerine, bir birini yediler

......................

Bizde Çok koştuk, çok yorulduk

Vadedilen hakikati gördük

Siz de yakında geleceksiniz.

Vadedilenin sizde bileceksiniz

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Benzersin  daldan kapan yaprağa

Yapıştırırlar hemen kara toprağa

Ne bey derler nede ağa

Tek fark üstüne dikilen kaya

.................................

Yalan atma doğru üstüne

Söz söyleme doğru üstüne

Koyarlar kızgın közün üstüne.

................................

Bilmesinler neye ağlayıp güldüğünü

Kalabalık içinde zikret

Her daim Hakkı Fikret

İstersen almayı murat

Murat orda değil burdaymış

Aldığın değil verdiğin, karmış

Varmı bak dünyada kalmış

İster yüz ister bin yaşa

Gelir ölüm her diri başa  

Yaptığın kar, yıktığın boşa

.................

Sen çek bin bir zahmet

Boşa, bilinmez ise kıymet

................

Hani, Zaloğlu mu  kaldı

Nerde Süleyman tahtı

Taç mahal,  kime haktı

Seyreyle Babürün bahtı

Şah cihan’a zindandan baktı

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Önünün belli sonunun, belirsiz

Ne uzatır ne de  kısaltırız

Yol; İnce çizgi Gelir,  gideriz

:::::::::::::::::::::::::
Gelinir mi, elin boş yüzün kara

Ölçerler boyun, çıkarsın dara

Dalma boş yere, alırsın yara

Yoku boş ver, koş sen vara

..............................

Ne bitmez arzum vardı

Yollarda izim vardı

Ne oldu, anlık oldu

Hevesler yalan oldu

Diyecek sözüm kaldı

İşlerim yarım kaldı

Hayaller zora vardı

Nefes,  bitti,  bir anda

::::::::::::::

Sor.

Mecnun gibi gurbet illerde

ümitsiz aşk peşinde koşana sor

sor, kendi aleminde taşana sor

...................

Deniz gibi ayaklarına serilen

 yökyüzü gibi yoluna düzülen

çimenler gibi  sevgiyle sarılan

çiçekler gibi huzur  veren

Dağlar gibi  yanında  duran

Hoş. Harca ömrü Hoş diye koş

hepsi boş, handa boş hancıda boş

:::::::::::::::::::::::::::::::::     

En sevdiğin kendi için ağıt yakıyor

Kalmıyor tanıyan unutulup, gidiyor

  Meraklısı merakından bakıyor

Ne güçlü yapsan yaptırsan zaman geçiyor

Sel zelzele ya da biri  çıkarı için  yıkıyor

Nasibinde var ise üstünde otlar bitiyor

 Ağaç çıkıp meyve için   çiçek açıyor

Yuva kururan kuşlar  sevgi şakıyor

:::::::::::::::::::

ALİ ASLAN (FEVZULLAH)

Döküldü dört bir yandan

Bir oldu doldu meydan

Sır oldu kevni mekan

Gücü yettince onca insan

Hep birlik  Tevhid,  beyan

Dör  kitabın hükmü ayan

Allahü ekber. Allahü Ekber

 

Genelkurmay önünde

Şaşırıp hale.

Bakıp mahşeri kalabalığa

Bir genç soruyor,

“Ağbi  kadar çok  muyduk

Peki neden iktidar olmadık.

“Bu  milletin kıyamıdır”

Hakka gönülden selamıdır

Zalimlere haykırdığı beyanıdır

Hep böyle olur, Hakkı kaykırmaya

İmkan bulur, zalime korku salmaya

Gönüllere su serpip , umut   vermeye

Kendine uzak, kendinden olana , mesaj  vermeye

 

Işıltılı hayal..

Irıltılı güç..İktidar..!

Her kula nasip değildir

Bunalar okuldur evlat

Yetişinler gidip başka yerde iş bulur

Belki oralarda iktidar olur.

Hakkın kanunu budur

İstediğine içra gücü verir

İstediğne başka şeyle görvlendirir

İktidar..

Olsa Hz.  Ali , Hüseyine olurdu

Edabali,Akşemsetini bulurdu

Belki, ilmi, ideali böyle korurdu

İktidar osaydı kötülükler, onu  bulurdu

İktidarın tabiiatı, zamlimlik, zulum olurdu

Mazlumlar kaçar,  ülkü  kaybolurdu

Böyle mefkure, temiz ideal olurdu

.................

Selam gönderir Muhammede

Tevhit çekilir, hal görünür

Rahman ve Rahim denilir

 

Allah, deyince lisanda

O an nur  görünür

Melekler,

Gidene yol görünür

Halka, ayanen

Sıratı müstakim görünür

Hz. Ademden  Hz.Muhamede  Bütün peygagamberan

İmana baş veren

Horasan pirleri

Anadolu  erenler

Gidilen 18 bin alem bilinir

Gelir şu diyar görünür

Sırrı alem

Gerçeğe bürünür

Vesie edilir Tevhide yürünür

Nasrun  minallah bilinir..

Balkan gazileri görünür

Aynı ruh olup, yürünür

Hepsi aynı donda bilinir

Şu halde  ayan görünür

Zalime korku mümine  ümit verilir

Uzak olan bile aynı halkaya girilir

Kötülükler; Nar görülür

İman dile gelir lisanda

Bütün evren insanda

Aynıyla görülür

Görüntü zahir olur, lisan  söyler

Adem baban gelen  zahir  olur.

Giden, gider de Halka başka görünür

Varılacak yer bilinir...

İnsan  ayrı gayrı değil

Tek ruh, aynı donda görünür..

 

Yürünür...

Sükunetle vakar içinde yürünür

Bin bir düşünce birliğe derilir   

Yollar farklı gibi olsada tek, yol olduğu bilinir

::::::::::::::::::::::::::::

BEŞEVLER

Okullar kapalı yapılıyor boykot

Geçlik  parça parça  tam gazda şidet

Hiç uğruna en sevdiğini vuruyor

Devlet, ya sesiz yada sağır duruyor

Okullar önünde gezen asker, kimi koruyor

Sorsan; hepsi  “vatan için ölüyor”

Bilmiyorlar, Kardeşliğe savaş kuruyor

Şeytan ikisne de aynı çorap örüyor

Her biri bir halde

İnsanlar korkuda

 Sanki ülke işgalde

Hale aladığımı

Ciğerimi dağladığını

Düşünürdüm, gelmez mi birlik

İnsanlara huzur, ülkeye dirlik

Talebe ilimde , işçi işinde

Kucaklasınlar,  görelim kolkolda

Yürüsünler, korkusuzca aynı yolda

Nasip miş görmek, aynı yolda

Şükür; yürüyorum, tam da burda

Aynı yolda...

//////////////

Öğretmen Okulu

 

Okuyacağız Öğretmen Okulu

Angara’ya İmtihan olmaya geldik.

Bir akşam imtihan yerini görmeye geldik

Şimdi Öğretevi, ozaman öğretmen okulu

Çamlar; dikilmiş   hem de çakılı

Akşam; alakaranlık, çevre ısız

Baba  - oğul geçiyoruz ikimiz.

Bir ağaç dalına oturmuz oğlan kız.

Görüp fikir yürütüyoruz..

Babam diyor iki kız..

Ben diyorum, yok biri oğlan iki kız

Babam, ikisinide saçları aynı, uzun

Diyorum, moda.

Kaplıyor hüzün

Belki beni düşünüyor, uzun uzun

Umudu! Ne hal olacak

Oğular kızlar, ne hale gelecek

Benzermi ki, ona, saçları uzun

Yaşar mıyım ki kışı   yazın

Susuyoruz..Susuyor..Kıymeti yok sözün

Karışıyor, yazı kışa bahar oluyor güzün

Okusun..

Adam olsun

Olsun da kimlere teslim..

Ne hale gelecek neslim?

Belki ilk yara..

Var mı ki  çare?

 Dirdiği sıkıntı düştüğü dara

Girdik imtahana

Kazanmışız.

Umutla hazırlık yaparken

Başka  bir yere;

Sıkıca  kapanmışız.

.......

Ne istersin, nere gidersin

Kader çeker getirir

Sanırsın bişey kaparsın

Sen rolünü yaparsın

Şu gelen gidenler, bilirmiydinTümüs

Kimi acele giden, görürm üydün Tümülüs..

 Sarıp sağdan soldan

Çokça gecilecek yoldan

Her biri ayrı koladan

Bilirmiydin Tümülüs...................

Divane Divane gezdiğini

Kah ismiyle

Kah

Kurtuluş Çodaroğlu

Bazen de Aper Cantürk

Diye yazdığını bilirmiydin

..................

Bilirmiydin birle sıfırın kavgasından

Yıldızların adeta yere indiğini

Göğü sanki ayağına serdiğini

O kavgada hitedinden elktronların

Dokununca yazıya, ışığa döndüğünü

Nsıl ki diye şaşırdığın

Aya, insanın indiğini

demir kuşlarla bindiğini

Bilebilirmiydin

Muzciediye olmayacak sandığın

Keşke olsa diye yandığın

Çok aldanıp kandığın

Acayip hallerin olduğunu,

Bilirmisin 

Elbet anladın, insanın

Verilenle  neler yapacağını

Şaşırıp yaptığına tapacağını

Zirvedeyken,  ilahi silleyi yediğini

Yerle yeksan olup, çökünce sitem

kaç kere   alemin dolduğunu

Son deme  kadar hep böyle olacağını

her hikmeti kendinden bildiğini

Çok gaflete düştüğünü

 

İnsanın ilahlaştım sandığında

 

kıyamatelDuracağını,

bet anladın

 

 Anladın da..

İnsanın kendi halinde

Nasıl zalim

Nasıl n ankör

Nasıl  haddi aştığını

Doğryoldan şaştığını..

 

 

 

..............

 

Taa uzak asyadan uzanıp

Bir kaç  çadır kurup

Temel atacağını Bilirmiydin

Ordular kurup, avrupaya

Afrikaya seferler yapacağını

Her bir yere kol salıp

Aşılmaz dağları geçip

Geçilmez denizleri göl yapacağını

Zulme dur deyip  Adelet dağıtacağını

Senin hülyalarını geçeceğini.

Bilir miydin 

Cihanı kana bulayanların

dört bir yandankuşatacağını

yüz yıl, önce

Bir kaç yılda,

Tıpkı senin gibi

Sıkışıp küçük Asyaya

Anadoluyu 

direnç  noktası yapacağını

 

.............

Kim yaptı bu hesabı

Kim tutar çeteleyi

Bilirmiydin  yapacaklar, sarayı

Ardından koşacak halkın alayı

::::::::::::::::::::::::::

Kimler yandı kaşların kara

Yaktın ateşine düştüler zara

Vardın mı Soğuk su başına

Rastladın mı  güzelin hasına

 

Kim, neye  neyin çabası

Rıza edermiydi  babası

Yiğitlik serde, atların hası

Salınır, üstünde  libası

 

Belki seninde derdin çoktur

Misline cihanda dengi yoktur

Kimi ela , kimi esmer kimi aktır

Olmayınca olmaz sonun  vahtır

 

 

.........................................

Verilmiştir

 Bitmez tamah, bitmez merak

Yer yüzü dar gelir

Kıskanır kuşları,

maksadı onları geçmek

İster semayı seyretmek

Ay güneş az gelir

ister uzya gitmek

 

/////////////////////////////

Bilim esir, ilerledi fen

Filler gitti geldi demirden dev

Mekan aynı mekan geçince zaman

Girdi insan çağladı oluk oluk kan

................

Parca bütüne düşman

Çatladı zerre, etti duman

Başında yanıyor sibirden gelen duman

Firavuna yol vermeyen deryalar

Akıyor içinde , dönüyor borular

Bimediğin diyarlara gitti gemiler

Dünyanın çevresinde tur atarlar

Ne alırlar neler satarlar

İki menzil ötede yatan katarlar

 

...........

Dönem değişti, düzen değişti

Olanları çıkar mı anlatan birisi

Dile gelse  Nesimi’nin derisi

……………

…………………..

Vakit; O vakit

Tümülüs; Şahid

 

 https://www.facebook.com/profile.php?id=100069745500183





.................................













TÜMÜLÜ

NECATİ ÇAV



TÜMÜLÜS - NECATİ
TÜMÜLÜS...!
Sıkıştırmışlar
Darma dağın olup yığınlar







Kendi kabuklarına çekilmişler Duyardık ama
Bilemez, anlayamazdık..
Bilmediğimiz anların, rüyalarını görürdük. Zaruret mi de
Gereklilik mi
Her birimizi ayrı ayrı, birleştiriyor. Var olduğumuzun müjdesini alır gibi.. Yeniden .
Terk edip tefrikaları, ayrılıklardan gececek Tam da yeniden ayyağa kalkacak
Tevfik pınarından kana kana içecek
























••• Unuttuğumuz, unutulduğunu sandığımız diya Gönül coğrafyamız,   işgaldeki ortak vatandan Afrika, 
avrupa Ata yurdu Ortaasyadan Yanımda iki genç Türkistanlı
Düşündürüyor, Taşkent, Kaşgar, buhara
Ne zaman ya Rap çıkacağız hep birlikte baha Belli hallerinden ekmek peşindeler
Arıyorlar, Haktan ihsan edeceklerini Düşünürler mi memleklerine   gideceklerini Belli mi ola, ne, 
nasıl edeceklerini Hallerinden anlaşılıyor,gariplik içinde
Her şartta, mutlak hakime secde edeceklerini Her hale sabredip , şüktedeceklerini











































••• Biraz önce ... AŞTi ortasında kalabalıklar için Tüm servetini doldurmuş   tekerlekli bavulana 
Kendi olmuş, hedefi belli eda ile   yürüyordu Kim bilir hangi hülyalar kuruyordu
Gelip durmuş edeple, “Kabe” diye mihrabın k Şu yüreğinde ki nur yüzüne aksetmiş siyahi Belki Sudan 
belkide Afrika ortasından
Belli , bilerek geziyor alemi Hapsettiği bilgisayar   çantasından

























































•••
Türkistan Sudanlı
Gözden akan iki damla yaş Nur için de
Dar içinde



































































Sayfa 1






Geçmiş medeniyetler

Mübeşşiran Ve esile


TÜMÜLÜS - NECATİ
•••

•••



•••












Kurtarır inşallah akan iki damla yaş Aşkın şarabını içerek
Seyredip alemi kendinden geçerek

Taht kurup , kralların yurduna Kabir yarışında kim ileri kim geri

Aynı yaştayız ancak geliismiz sıralı Hakkın istediği Kudret , böyle dizmiş Zamanı verip    ileri 
geri
















•••



•••

























Çağıracak hepimiz   aynı anda “gelin beri” Gör, yer ne, Zaman ne getirir
Hak katında bir lahza amma Büyü küçüğü aynı ana yetirir
O günbu gün bekliyoruz kıyameti Şu alemin direği yok sanma
Nice gzili sır saklar Acı da gider toku da Aynı anda toplanmışız
Hz. Nuhun torunuyuz amma İsa’dan üçbin yaş büyüğüm








































••• İlmin alıcısı neden az deme, İlim kısa yoldan eve, Aç gözlüye üç beşşehir yetmiyor !!!          
   
•••














































İmrenir mi   depdebesine, hızına Şu umursamadan geçip giden Sultanın; endamına , boyuna Nereye 
gidiyorsun
Kimi, niçin dert ediyorsun Ben de sizin gibiydim İhtiyarladım, belim büküldü Saçıldı ameller; hepsi 
döküldü
Şu tümülüslerin en ihtişamlısı, büyüktü Diğerleri arkada, yanda, arkadaşım karşıda Hep aynı; koşar, 
  ay ve güneş
Zaman, ikisnin ölümüne eş






























































•••



































































Sayfa 2



TÜMÜLÜS - NECATİ
Kim bilir ne hazırlık yapmış o güne Çanağı çömleği almış böğrüne
Üstüne yıdırmış koca   toprağı ki biline Üstünde İtler enikliyor, altındaki kime ne?
•••










Yıldızlar gibi dağılmız onca ada Sularını içtiğin ege
Yazın yıkandığın Karadeniz Kışın çimdiğin Akdeniz

İbrahim ethem gibi tahtan geçen
















•••


















nice sultanlığı kullukta seçenler gördüm Halk içinde aşağı, hak katında yüksekte Yeryüzünde   nice  
 insanlar gördüm























•••
Nice   kar kış boran Zoru rahmete yoran Aradığını çilede bulan
Bulduğunu, olmaya veren Ağlasada ,...........gülen
Niceler gördüm Perişan haller
Her iyiyi kendinden beller Olur olmaz demez eller
Yalanı talanı hak bilen gördüm Tehlike
Alkış ve ihanet ikisde bir birine   eş Biri içerden
Diğeri dışardan yer Alkış, seni senden alıp Benliğini sarıp














































Alır götürür,   hayattanBaşka dünyalara İhanet, dıştan yaralar.
Her ikisnde de yersin hançeri.. Mesele ölçüyü tutmakta...
İla ölçü, tebir ve akıl..
Hsiler güzel amma, hakikat sanma Alkış ve ihanet ; bir birinden ayırma

























































Gülemezsin
























































•••


























































Acıları içine akıtıp İki damla yaş dökemezsin
•••





























































Ölürdü genci kundağında bebeler Gezerid burnu yeree değen dedeler



































































Sayfa 3



TÜMÜLÜS - NECATİ
Aldandık, bitmez sanıp önümüzde   seneler Uçup gitti seneler, yıllar







Adaletle hükmetmedik
Kendimize   göre   hukuk uydurduk Karıncanın da hakkı var diymedik Hesabı, varmış bilemedik

Atlarımız vardı uup giden dört nala






•••





•••
















Tamah ettik   süslü binitlere   ölen mala İşte sarayım, bakın şu hele
Gitsinler, uçtuğunu zanetsinler Ytişirler mi Hızıra?
Hızır kendimi gelir, huzura Geiren getirir
isterse   tez zamanda yetirir Aatlarımız, bineklerimiz vasıta. kendinden bilme, sahibinden iste 
düze çıkarır elbet kalsan karda kışta































Türlü türlü Dil bilen adem Kaç türlü yol bilen adem halleri hale yorup
K endi ne bilmeyen adem

Kurulmuş düzen, kalmak olmaz Çağırınca mutlak hakikat






























•••





•••








































Ne yapsan elde değil Gitmemek olmaz. Çöker nazenin   bedenin   çare bulunmaz. Uzaktan   bakarsın
İç geçirir yürek yakarsın gezdiğin
Mor sümbüllü dağları Geçince gençlik çağları
Gel etsede hoş kokulu bağları Varmaya   derman bulunmaz.






















































Bülbül gül dalında ediyorken feryat Sanıyorsun   ediyor yar ile sohbet Kalabalıklar içinde
Düğünlerde ağladığın gibi Görenin güldüğünü sandığı gibi Halkın içinde Hak’da   kal





















































•••








•••



































































Sayfa 4




Verilen sırrı Söyleme


TÜMÜLÜS - NECATİ

•••






Güllüğzünde hak sırrına eren Kabe de aynel kaın gören
Haram lokmaya bakmayan baban Yanyayı,işkodrayı Balkanı Selanikten çıkp
Çanakkalede   çağlayan alkanı “Goağamilliye”de şaha kalkanı Yaşayıp göeren
Buzları kırıp abdesti alan Sırlarını sır eden   deden Sakın hali söyleme.
Verilen emanet..Seyreyle ne oluyor An an   hülyalar hakikat oluyor Vakit tamam, zaman doluyor 
Hadine ulaştın, haddi aşma
Boş bozğalık edip yoldan; şaşma

Kazdılar derin derin Atılar yerin serin

Verir idik üç beş pul Sandık alem bize kul Düştük dermansız derde Varlığımız vardı   serde Bilen 
gelsin, bilen gelsin Dermanını bilen gelsin, Dedik , buyruk bildiler Meğer ömür iki nefes arası 
Bize de geldi sırası
Gelen gitti gün arası Sizde şimdi sırası..
Kurtarmıyor, kan irin parası Anlıyorsun ! Dökülünce   pası İnsan kalmak, insanın hası


Olimpus tapınağını kopya Angaraya kondurmuşlar ya
Üstüne tonluk taş bindirip, MOZELE Ezelden ebede nasıl   kala, nere uzana Yatarlar; kuzu kuzu koyun 
koyuna Bilinmiyor;Hangi Kral, adı ne?




























•••



•••

















•••
•••



































































Sayfa 5




Bilinne şu ki


TÜMÜLÜS - NECATİ





Kamal ile   yatarlar koyun koyuna

Kimi zaman   olur, dört koldan Akar insanlar    her biri bir yerden






•••










Kendilerini halktan ayrıcalıklı   sandıkları İnsanların   tazimle   önünde eğildikleri Geçerler; 
kontrollü   Aslanlı yoldan Başları   önde,   kopmuşlar gibi dünyadan Görende zananeder; gidilene   
saygıdan Tökezlenip, düşmemek için; korkudan Kaderin cilvesimi alta yatana saygıdan Düşünmeden 
geçmişi, ana   kaygıdan Bilmezler ki , geçtiği yol mezar üstüdür Bastıkalrı taşlar; kimin büstüdür
Kader mi, cilvemi bilmemki ne hal
Kaç krala mesken olmuş sevdiği   MAHAL Hangi kral ile şimdi   uzanmış boylu   boyuna Dinlerlermi 
birlikte akan derenin türküüsnü Yürürler, saygı içabı sesizce
Dinlerler mi   kirazlı derenin   çığıltısını Kulak verseler elbet duyacaklar
yer altından gelen uğultusunu
inanmazlar sağlar bile, mazgallardan akseden
••• Halk içinde dimdik kazık yutmuş gibi kibrinde Zaman ötesi haber dinlergibisnden
Gerdan kırıp sesizce Yürürler .Yürürler.. yolu zamana dürereler Altıdaki seri üstünde
Nice ülkeler; sahip kimi maraşal   kimi serdar
•••
















































Her bir alem.Düşünceler farklı farklı Kimi putuna varmışcasına memun mesut
Kimi de şu tören bitse de sona erse zulmet Kimi katılır severek ki mi de bulur   bir   zarur
•••
•••

























































Şu işe   bak.Ne   tecelli, acep Ne getirir..?   Kimden, icad Zaman uzun, bilinmez an
Her ikiis de aynı insan aynı can Benzerlik şaşılacak



































































Sayfa 6



TÜMÜLÜS - NECATİ
Alta Nudel aynı eski Tümülüs Cenazeler aşağıda odaya indirilmiş
Üste fark yenide üste    taşlar bindirilmiş. Eskiis yeniisi aynı halde
Yatırmışlar aynı tip kabre Yukardaki   varlığındaki kibre
Dinlerler mi ola   Kirazlı dere şarkısını Kendilerinden çok öncenin hikayesini.. Ölçüp biçip 
tasarlamaışlar
Birini kazıyıp   son geleni de yatırmışlar İkisinde de aynı hesap
Bilinecekler, unutulmayacaklar hep
Arzu ederler şura güzel, beni buraya yatır Emir olur, buyruk hatır
Divane söyler, yazar iki satır

























Zannederlerki hiç yoktu, kader Hüznünü döküp, yer altından gider

Dinlerler mi ahu zarı Öncesini , yaşatılan   her anı
Ne yaşamışlar, ne murat almışlar Nice çile nece meşakkat
Toprak, olmuş, bedenler Sağlara kalmış, bir ibret Hakikatde   başlangıç, anı   aynı Halik, 
gelişimizi koymuş sıraya Kim olsa kalmıyor dünyaya Mümkün değil gidecek, gelen Şan , şöhret, mevki 
hepsi yalan
























•••



•••












































İspatı ki; seri   şu ayaklar altında kalan Kendini yer yüzünün hakimi sanan Yürüdü üstünde 
nicleleri yürüdü
Yer yüzü kaç han, kaç sultan gördü Sanmayın sadece garip, geda   öldü Aşaıklara mesken, gariplere 
yuva Aha   şu yığıntı son sarayı oldu
Kim anlaya, kim göre kimler duya
Akıllı olun, ayklarınız altında işte saraylarız Geleceksiniz huzura, ne olsa alaylarınız
•••



























































Efkarım   ne gamım
evlularım   (arzularım) ne gam Sanmayın , benim karım var



































































Sayfa 7




Kepdeydin Saye Üç beş kuru paye OL Ol..ÖL:
Ol   deyince oldurur.. Öl deyince oldürür. Yazınca Levhi kalemi Selanikten alır


TÜMÜLÜS - NECATİ













Nice memleketler gezdirir. Avrupa, Asya..Afrika Sahralara atar, cihan gezdirir. Çağırınca Isız 
Angara...
Yedin bin yıl öncesinde kini buldurur Alem bir alem kimi kime buldurur.
Kimin ağlatır kimini güldürür Önce geleni sonrakine güldürür.. Hal aynı kalmaz zaman durmaz
Kalden hale koyar bir karar kılmaz.. Kara toprak   eder, sarar sinesine İstemezsen de buldurur seni

Aşkına ereni   elbet güldürür Divane ye bu hal üzre bildirir

Kaçarcasına terkedilip Halep, Şam ,Kudüs
KAMAL’a   kabir oldu Tümülüs

Yapılan ne , olan ne İstenen ne varılan ne Akıl ermez, sırrı verene
Söylüyor; “Elif pınarın akan badeyi Birer birer sunar saki” “Deli”   Sefai “Dağları gezerdim şimdi 
yorgunum Bin güzel içinde   Bir’e vurgunum Kim galmış dünya da baki Erenler” Hakikat bu, hep 
söylüyor bilenler..

O, “ol” demeden   olmuyor
Alem,   vazifede; her   an   dönüyor Durdurdurmaya yeltenme, durmuyor Kudret elimizde sandık
Gaz verdi, üç beş zındık Ferman, edip gönderdik buyruk Ezanlar, sustu okumak yasak






























•••



•••




•••











•••



































































Sayfa 8




Kaldıracağız, mutlak   Yadı Laiklik, gerekçe kılıfın adı


TÜMÜLÜS - NECATİ






Şu ayak ucuna kıvrılan İsmetyol Hız verdi, sürdü saltanat Utanıp   yol verdi geldi, kanaat Tuhaftır 
  dünyanın hali İZİMden ayrılmazdı; Karadayı Zulumse zulum..
Dinletiyor İlahi Sedayı Şimdi başımda   her daim
Anladım kudret onda Allah bir Banttan okuyorlar Allahü Ekber Tutmadı. Çürüdü   bin bir bühtan Halk 
isterse   Gelir;   kudretli Sultan Vakit, ne   ne zaman acaba?
Zaman..!   Nelere   gebe
Aydınlık doğurur elbet her gece. Minareler, dikilir, vakti gelince Şahadetleri ilan eder,   yerli 
yerince






























•••































Her canı   bunaltan, basınca sıcaklar Ayaş beli Kavuşmak için Hüseyin Gazi Dağına
Bazen de Çal Dağından Belen Dağı’na Seksek   oynarcasına ovadaki tepelerden Atlayıp bir bir   
Kaleyi yalayıp geçer Serin esintiler;   istediği vadiyi seçer







































•••
Şu yer   hatırlattı birden Filim şerid sanki geçen











































Hükmederdi bölgeye Başkan m. Vuran Ezilirdi gariban, kendi halinde duran gelmişlerdi halkın 
arzusuyla
Maksat halka hizmet Kapanırdı yüzüne gariplerin Güçlüye açılan kaplara inat
Bir zamanlar zulmedip saltanat sürerdi Erkan Burnundan kıl aldırmazlar
sanırsı mutlak sultan  İnsandı elbet enişte Aryal Mahkum emre, çaresiz halde
Felek vurdu tokat,vuran hapisde Tarumar oldu yapı
Soğu aldı çantacı Halil, Dikmende Boynu bükük, eski günlerin derdinde



































































Sayfa 9



TÜMÜLÜS - NECATİ
••• Yeşile hasret vadilere   Kuleler kuleler, Çok tan atılmış kara yönelik   temeller Belediye 
önünü derin mi derin eşiyorlar
Rant uğruna Angaranın yüreğini deşiyorlar
•••












Nedir bu sevda   sarayına
Belki bilseydin ;   en mutsuz sanılan zamanda “Git yiğidim sultalık beratını al” dediğimizi. Allah, 
kortusn..üç kuruşa kul edermiydin sara Çevresini sarmış, minareler    kubeler  Başında
Ezanlar okunuyor, Allah; Bir Bilirmiydi   Tümülüs
























Hesaba katmılar mı bilmem Nerede Marmara köşkü , Serinleten havuz..
Aranıyor, komşusu   karadeniz

Çevresi dolu Tümülüs
Yok edildi bir Gecede   koca stat Lazımsa Al sana hediye iki kral























•••





•••



































Karşısında   ve ilerde en   Büyük tümülüs İleride çevresinde   efil efil esen yellerle Hatıramızdan 
silinmez
Dalgalanıp oynaşan altın   başaklar. Çevresinde tur attığımız demetdeki tümülüs
•••











































NATO, Jenırılları..  NATO Jenerali ÖZDİLEK
Komşumuzdu Mirzahan’dan
İş- Bankası   önde idi.Biz yandan Dedi anamın tv bozuk haydi gidek Karşımızda,   “jenırıl”Farhri 
özdilek Hakikaten can idi Ercan Sığınmışlar kalınca;   milcan
Hala    çekiyor   baba acısı Öğreniyoruz ki, övey   babası tanıdık zalimi acep ne edek dedi, 
hazırım istersen çırak tornavida, pense   taklavat Her takım var,elimde
Kuvet bitti, hapisdeyim evimde



































































Sayfa 10



TÜMÜLÜS - NECATİ
Ne tesadüf komşu frik kral mezarlığı Mahallenin ismini vermişler   ETİ Nasiı kirletirlerdi   
Cumhuriyeti Olmaz yıldırım, alpaslan;Kal gelirdi Elbet çağdaş değildi,
Olsada   emrinde tümüyle Cihan
uzmaz zihniyet, uzak dursun Timur han TÜMÜLÜS...
Her alanda ve her yerde baskın yedik.. Dardayız, sanki uzak diyardayız..
Yok. Yürekler hoplatan Tümur han Gelir miki Muhteşem Süleyman Çağı..   geçtik Islakalıp
Kimi ben, kimi sen deyip Zira Yıldırımlar, hançer yedi Başımızı dik tutan
Kazan
Kaçar hanlığı, Osmanlı babür şahlığını kurban Umarız gece sabaha döner
Şu üstümüzdeki zulumet biter Müjde midir ?
Tümülüler içine konan/kondurulan   köşkler Dünü görüp..
Bu günü yaşayıp Geleceğe geçtim Yaşadım, seyreyledim Elbet bunda bir iş var
Bu günün türküüsnü yarına söyledim Kısık sesle;
Hakkı söyleyip
Çığlık attım zamana ..
















































Neceleri külhan beyi  Bitti nesebi, kesildi soyu Yaparlardı düğün bayram Unutuldu depdebesi toyu
Hepimizi   pakladı üç arşın kuyu














































•••
•••























































Hani nerde konları tepemde gezen dükü Balg Adı galmış yadigar sanırlar ki bi semt
Ötede çiftliğine de ali bey
Kavgaya tutuşurlardı, neyse sınır dediğin şey Güç ülerin hükümdarlık alanı
Söylerlerçokça    süslü yalanı



































































Sayfa 11



TÜMÜLÜS - NECATİ
Garipler üzerinden yaparlar talanı Düşünmezler; yeraltında haşereyi çıyanı
Ne kadar korunsanda er geç yapıyorlar talanı Git işine gitl
İnsanın bir birini boğaladığı boş işler Gelip, bir kaç kurt beynini dşler Fayda   vermiyor para pul
Sen illa da iyi kul ol Yok başka çıkar yol İşte halim, bana sor
Zulumler acı verir unutulmaz Aelet, bereketlidir kaybolmaz




















•••
Halkın; çok Kıymetlisiydik
Kim bilir belkide   öyle sanardık Görmeylidin; yapılan törenlerimiz Zaman   viran etti   
saraylarımızı Ne adımız kaldı ne de tyadımız




























Ne de duyulur, çektiğimzi acı feryadımız Zaman zaman üstümüzde gezer biraz merak Sökerler   
ciğerimiz, çıkarırlar bir kaç kap çan İşlerinde   yaramaz,   söylerler antik
Koyarlar müzelere, belki
Alınır   ibret..
Kime niyet , kime kısmet
Gidiyor ömür geçiyor zaman,   ne acı Bırakmıyor sarayı, diz çöktüren tacı Teslimiyet.. Sabır...   
Şükür, derdin   ilacı
•••












































Yürü derdim, yürürdü millet Arkamda sayısız ordu, büyük azmet Sanardım elimde; tükenmez kutret.! 
İşte son sarayım,   alınırsa ibret Bekliyoruz, ne zaman kopar kıyamet İzliyoruz, Dizi dizi gelip 
geçenleri Kuyular kazıp, bir birini biçenleri Hak ve zulmeti seçenleri...

Ne   eğil, ne de yanlışa sap Güçünün yettğini,   işini yap Kaç yaşasan sonunda ölüm var
Neyi varsa   kurtarmıyor, sonu zar Bırakıp gidiyor, olsa   hükümdar
























































•••



































































Sayfa 12






Sanma sonsuz cihan   var


TÜMÜLÜS - NECATİ
•••






Alemler içinde nokta kadar Var. Var varı   var eden var Olan yok olur san ma,
her daim halk eden var Şatafatlı gösterişe kanma













•••














Şeyhlikten Şahlığa   geçen hatayiye sor Cihan benim olur sandı,
kırkına varmadan buldu son Git Timurhan türbesinde dur
İskender de kullar içinde bir kul Süleyman adaletle buldu yol Boşu arama sen hep Var’ı bul Olma 
Olma hiç olma
Boş işlere bedenini beynini yorma Üstüne   düşmeyeni meraklanıp sorma Senin olmayanKusurları, 
boşver görme Başkasına yasak, kendine hak bilme Doğruyu bulduktan sonra azanlardan Niğmeti 
bulduktan sonra sapanlardan



































Hangi yol olsa O’na gider Kim olsan hep ona gider Kurulur Mizan, Divan’e gider

Kime ne desin kime söylesin Neler anlatır;   şu TÜMÜLÜS...! Nice geçti   zulum çağları
Esir edien ovaları, yüce dağları Koruk olmadan bozulan bağları kaldırmadan gasp edilen harmanı 
Koparılırdı anasından oğlan kız Alınırdı mal mülk yolunmadan   kaz


































•••




•••



















































Koparılan   aşklar.Talan edilen,   sevdalar.. Kalpleri kırık, gözler yaşlı    nazlı yar Garibanlar, 
saklanır   kaçardı diyar diyor Bitmez, Zulüm..   acıyla geçen onca    ömür Masuru çekerler, 
dünyayaı ederler; dar Kılıç onda.. Adaletten   ayrılınca hükümdar
•••





























































Haber; getirenseher yelleri Gidip gelinen onca elleri



































































Sayfa 13



TÜMÜLÜS - NECATİ
Ruhuna hükmeden tatlı dilleri Yaşadım say, ele söyleme Sevilen sevdiğine erince
Hoş bir zaman
O; rüyanda   gelince Bilinmezi, haber verince Bilen,   bilir sırrı; söyleme Her yarani yar bilipde 
Emeneti,   faş eyleme Hatır   diye   ele söyleme Toz deyip, zerre sayma Bulaştırma
Gider kulaklara Ddili
Sukut altın ola Sözü   dolaştırma



























Dünya senin olsa, yine dar Neye sahipsin, neyin var Yarlar ötesi sahibi Yar Hürüyet O’nda Allah, 
var

Mal mülk dünya Zaman, mekan Boş mu Bırakır Yaratanı,   Mevla

Nelere kadir, Hz. Yezdan Açılır . olur   koskoca meydan Çağlar boyu hep batıya   giden Şahidi; 
Hilalin ortasında yıldız Putlar yıkılıp,   olunca dümdüz Hürriyete kavuşur Namazgah Müminlere olur 
Secdegah
Bulunur belki dua eden, aradan Kızılbey, karacabey, karyağdı sultan Kabul eder de yüce Yaradan 
Hatırına azabın hafifler

Şu   çimenler üstündeki kimin göz yaşı


























•••





•••





•••














•••


























































Sis   çöküp, Karlar kaplıyor dağı ile taşı Kim ne için kime neyin savaşı
Zehir ederler Tatlı ekmeği aşı Çağlar boyu nice harebeler



































































Sayfa 14



TÜMÜLÜS - NECATİ
Kaç defa   verirler kara haberler





••• Hangi halde olsan Hakkı unutma sakın Sen uzak olsan da –O’sana yakın
Gaflete düşük uzakta sanma- Görünüşe aldanıp,   şeytana kanma
::::::::::::::::::::::::::::: gidiyorlar, her birinde bir Ne büyük çaba   ne büyük dert
Şu garibanda büyük teslimiyet! İşte huzur,   işte   keyfiyet


















Diyorlar adres Konya yolu Bilirmi uçup giden şu yolcu Ne çilelere şahit
Ncelerine uğrak , geçer yolu Denİzlerle kuşatılan sağı solu Kaç kez boşalıp dolan Anadolu

İster genç ol ister çık yüzün üstüne

















•••








•••





























Tutmuyor dizler,   düşünce   sırtın üstüne kapaklanırsın yüzün üstüne
































••• Görüp halimi, “Dünya boşmuş” dediler Koşup işlerine, bir birini yediler





































Bizde Çok koştuk, çok yorulduk Vadedilen hakikati gördük
Siz de yakında geleceksiniz. Vadedilenin sizde bileceksiniz

Benzersin   daldan kapan yaprağa Yapıştırırlar hemen kara toprağa Ne bey derler nede ağa
Tek fark üstüne dikilen kaya

Yalan atma doğru üstüne Söz söyleme doğru üstüne
Koyarlar kızgın közün üstüne.

Bilmesinler neye ağlayıp güldüğünü Kalabalık içinde zikret
Her daim Hakkı Fikret İstersen almayı murat Murat orda değil burdaymış




































•••





•••





•••




•••



































































Sayfa 15



TÜMÜLÜS - NECATİ
Aldığın değil verdiğin, karmış Varmı bak dünyada kalmış İster yüz ister bin yaşa
Gelir ölüm her diri başa Yaptığın kar, yıktığın boşa












Sen çek bin bir zahmet Boşa, bilinmez ise kıymet

Hani, Zaloğlu mu   kaldı Nerde Süleyman tahtı Taç mahal,   kime haktı Seyreyle Babürün bahtı
Şah cihan’a zindandan baktı

Önünün belli sonunun, belirsiz Ne uzatır ne de   kısaltırız
Yol; İnce çizgi Gelir,   gideriz











•••



•••






•••




























::::::::::::::::::::::::: Gelinir mi, elin boş yüzün ka Ölçerler boyun, çıkarsın dara
Dalma boş yere, alırsın yara Yoku boş ver, koş sen vara



































Ne bitmez arzum vardı Yollarda izim vardı
Ne oldu, anlık oldu Hevesler yalan oldu Diyecek sözüm kaldı İşlerim yarım kaldı Hayaller zora vardı 
Nefes,   bitti,   bir anda

Sor.
Mecnun gibi gurbet illerde ümitsiz aşk peşinde koşana sor sor, kendi aleminde taşana sor

Deniz gibi ayaklarına serilen yökyüzü gibi yoluna düzülen çimenler gibi   sevgiyle sarılan çiçekler 
gibi huzur   veren Dağlar gibi   yanında   duran Hoş. Harca ömrü Hoş diye koş
hepsi boş, handa boş hancıda boş


































•••










•••





•••



































































Sayfa 16



TÜMÜLÜS - NECATİ
•••





En sevdiğin kendi için ağıt yakıyor Kalmıyor tanıyan unutulup, gidiyor Meraklısı merakından bakıyor
Ne güçlü yapsan yaptırsan zaman geçiyor Sel zelzele ya da biri   çıkarı için   yıkıyor Nasibinde 
var ise üstünde otlar bitiyor Ağaç çıkıp meyve için    çiçek açıyor
Yuva kururan kuşlar   sevgi şakıyor
















•••
ALİ ASLAN (FEVZULLAH)
Döküldü dört bir yandan Bir oldu doldu meydan Sır oldu kevni mekan Gücü yettince onca insan Hep 
birlik   Tevhid,   beyan Dör   kitabın hükmü ayan
Allahü ekber. Allahü Ekber Genelkurmay önünde Şaşırıp hale.
Bakıp mahşeri kalabalığa Bir genç soruyor,
“Ağbi   kadar çok   muyduk Peki neden iktidar olmadık. “Bu   milletin kıyamıdır” Hakka gönülden 
selamıdır Zalimlere haykırdığı beyanıdır
Hep böyle olur, Hakkı kaykırmaya İmkan bulur, zalime korku salmaya Gönüllere su serpip , umut    
vermeye












































Kendine uzak, kendinden olana , mesaj   verm Işıltılı hayal..
Irıltılı güç..İktidar..! Her kula nasip değildir Bunalar okuldur evlat
Yetişinler gidip başka yerde iş bulur Belki oralarda iktidar olur.
Hakkın kanunu budur İstediğine içra gücü verir
İstediğne başka şeyle görvlendirir İktidar..
Olsa Hz.   Ali , Hüseyine olurdu Edabali,Akşemsetini bulurdu Belki, ilmi, ideali böyle korurdu



































































Sayfa 17



TÜMÜLÜS - NECATİ
İktidar osaydı kötülükler, onu   bulurdu İktidarın tabiiatı, zamlimlik, zulum olurdu Mazlumlar 
kaçar,   ülkü   kaybolurdu  Böyle mefkure, temiz ideal olurdu









•••
Selam gönderir Muhammede Tevhit çekilir, hal görünür Rahman ve Rahim denilir Allah, deyince lisanda
O an nur   görünür Melekler,
Gidene yol görünür Halka, ayanen
Sıratı müstakim görünür






















Hz. Ademden   Hz.Muhamede   Bütün peygaga İmana baş veren
Horasan pirleri Anadolu   erenler
Gidilen 18 bin alem bilinir Gelir şu diyar görünür Sırrı alem
Gerçeğe bürünür
Vesie edilir Tevhide yürünür Nasrun   minallah bilinir..
Balkan gazileri görünür Aynı ruh olup, yürünür Hepsi aynı donda bilinir Şu halde   ayan görünür
Zalime korku mümine   ümit verilir Uzak olan bile aynı halkaya girilir Kötülükler; Nar görülür
İman dile gelir lisanda Bütün evren insanda Aynıyla görülür
Görüntü zahir olur, lisan   söyler Adem baban gelen   zahir   olur. Giden, gider de Halka başka 
görünür Varılacak yer bilinir...
İnsan   ayrı gayrı değil
Tek ruh, aynı donda görünür.. Yürünür...
Sükunetle vakar içinde yürünür Bin bir düşünce birliğe derilir
Yollar farklı gibi olsada tek, yol olduğu bilinir



































































Sayfa 18






BEŞEVLER


TÜMÜLÜS - NECATİ
•••






Okullar kapalı yapılıyor boykot Geçlik   parça parça   tam gazda şidet Hiç uğruna en sevdiğini 
vuruyor Devlet, ya sesiz yada sağır duruyor
Okullar önünde gezen asker, kimi koruyor Sorsan; hepsi   “vatan için ölüyor” Bilmiyorlar, 
Kardeşliğe savaş kuruyor Şeytan ikisne de aynı çorap örüyor
Her biri bir halde İnsanlar korkuda Sanki ülke işgalde Hale aladığımı Ciğerimi dağladığını
Düşünürdüm, gelmez mi birlik İnsanlara huzur, ülkeye dirlik Talebe ilimde , işçi işinde 
Kucaklasınlar,   görelim kolkolda Yürüsünler, korkusuzca aynı yolda Nasip miş görmek, aynı yolda 
Şükür; yürüyorum, tam da burda Aynı yolda...



































•••
Öğretmen Okulu
Okuyacağız Öğretmen Okulu Angara’ya İmtihan olmaya geldik.








































Bir akşam imtihan yerini görmeye geldik Şimdi Öğretevi, ozaman öğretmen okulu Çamlar; dikilmiş    
hem de çakılı
Akşam; alakaranlık, çevre ısız Baba   - oğul geçiyoruz ikimiz.
Bir ağaç dalına oturmuz oğlan kız. Görüp fikir yürütüyoruz..
Babam diyor iki kız..
Ben diyorum, yok biri oğlan iki kız Babam, ikisinide saçları aynı, uzun Diyorum, moda.
Kaplıyor hüzün
Belki beni düşünüyor, uzun uzun Umudu! Ne hal olacak
Oğular kızlar, ne hale gelecek Benzermi ki, ona, saçları uzun Yaşar mıyım ki kışı    yazın



































































Sayfa 19



TÜMÜLÜS - NECATİ
Susuyoruz..Susuyor..Kıymeti yok sözün Karışıyor, yazı kışa bahar oluyor güzün Okusun..
Adam olsun
Olsun da kimlere teslim.. Ne hale gelecek neslim? Belki ilk yara..
Var mı ki   çare?
Dirdiği sıkıntı düştüğü dara Girdik imtahana Kazanmışız.
Umutla hazırlık yaparken Başka   bir yere;
Sıkıca   kapanmışız.























•••
Ne istersin, nere gidersin Kader çeker getirir Sanırsın bişey kaparsın Sen rolünü yaparsın
Şu gelen gidenler, bilirmiydinTümüs































Kimi acele giden, görürm üydün Tümülüs.. Sarıp sağdan soldan
Çokça gecilecek yoldan Her biri ayrı koladan
Bilirmiydin Tümülüs...................
Divane Divane gezdiğini Kah ismiyle
Kah
Kurtuluş Çodaroğlu Bazen de Aper Cantürk Diye yazdığını bilirmiydin














































••• Bilirmiydin birle sıfırın kavgasından Yıldızların adeta yere indiğini
Göğü sanki ayağına serdiğini
O kavgada hitedinden elktronların Dokununca yazıya, ışığa döndüğünü Nsıl ki diye şaşırdığın
Aya, insanın indiğini demir kuşlarla bindiğini Bilebilirmiydin
Muzciediye olmayacak sandığın Keşke olsa diye yandığın
Çok aldanıp kandığın



































































Sayfa 20




Acayip hallerin olduğunu, Bilirmisin
Elbet anladın, insanın


TÜMÜLÜS - NECATİ







Verilenle   neler yapacağını Şaşırıp yaptığına tapacağını Zirvedeyken,   ilahi silleyi yediğini 
Yerle yeksan olup, çökünce sitem kaç kere    alemin dolduğunu
Son deme   kadar hep böyle olacağını her hikmeti kendinden bildiğini
Çok gaflete düştüğünü İnsanın ilahlaştım sandığında kıyamatelDuracağını,
bet anladın Anladın da..
İnsanın kendi halinde Nasıl zalim
Nasıl n ankör
Nasıl   haddi aştığını Doğryoldan şaştığını..

Taa uzak asyadan uzanıp Bir kaç   çadır kurup
Temel atacağını Bilirmiydin Ordular kurup, avrupaya Afrikaya seferler yapacağını Her bir yere kol 
salıp Aşılmaz dağları geçip
Geçilmez denizleri göl yapacağını Zulme dur deyip   Adelet dağıtacağını Senin hülyalarını 
geçeceğini.
Bilir miydin
Cihanı kana bulayanların dört bir yandankuşatacağını yüz yıl, önce
Bir kaç yılda, Tıpkı senin gibi
Sıkışıp küçük Asyaya Anadoluyu
direnç   noktası yapacağını

Kim yaptı bu hesabı Kim tutar çeteleyi
Bilirmiydin   yapacaklar, sarayı































•••
























•••



































































Sayfa 21



TÜMÜLÜS - NECATİ
Ardından koşacak halkın alayı






Kimler yandı kaşların kara Yaktın ateşine düştüler zara Vardın mı Soğuk su başına Rastladın mı   
güzelin hasına Kim, neye   neyin çabası Rıza edermiydi   babası Yiğitlik serde, atların hası 
Salınır, üstünde   libası
Belki seninde derdin çoktur Misline cihanda dengi yoktur Kimi ela , kimi esmer kimi aktır Olmayınca 
olmaz sonun   vahtır

Verilmiştir
Bitmez tamah, bitmez merak Yer yüzü dar gelir
Kıskanır kuşları, maksadı onları geçmek İster semayı seyretmek Ay güneş az gelir
ister uzya gitmek

Bilim esir, ilerledi fen
Filler gitti geldi demirden dev Mekan aynı mekan geçince zaman Girdi insan çağladı oluk oluk kan

Parca bütüne düşman Çatladı zerre, etti duman





•••















•••










•••





•••














































Başında yanıyor sibirden gelen duman Firavuna yol vermeyen deryalar Akıyor içinde , dönüyor borular 
Bimediğin diyarlara gitti gemiler Dünyanın çevresinde tur atarlar
Ne alırlar neler satarlar
İki menzil ötede yatan katarlar
























































•••
Dönem değişti, düzen değişti Olanları çıkar mı anlatan birisi Dile gelse   Nesimi’nin derisi
……………
…………………..



































































Sayfa 22




Vakit; O vakit Tümülüs; Şahid



































































Sayfa 23



ŞAİRİN Yeri Necati ÇAVDAR

Durdu DİVANE..çıktı , niyaza

Durdu DİVANE..çıktı , niyaza Kuş, kurt, koyun kuzu; AVAZa .... Tabiat uyanmış gelir, vecde Cümle cihan mescid, seccade Dağlar, ağaçlar; k...