25 Eylül 2006 Pazartesi

İÇİNDEKİLER

Editör:
Mustafa Parıldı

Bilgisayar Uygulama:
Sema Çavdar
Tuğba Çavdar
İbrahim Çavdar

ÇAVDAR YAYIN SERİSİ: 3

İrtibat:
0542-346 10 47


Eylül 2002


İÇİNDEKİLER
(Not:İçindekiler orjinal kitabın sayfa sayılarına göre dizilmiştir)
· 1.İSTİYOR
· 3.ARZUHAL
· 5.BAŞOĞLU
· 7.KARA CÜPPELİLER
· 8.HEPİMİZİ
· 9. ÇÖKÜŞÜN SONU,DİRİLME NOKTASI
· 11.ALÇAKLAR
· 12.DEPREM
· 15.TÜKÜRESİM GELİR
· 16.SİYASETEN
· 17. SIKI KAPATIN
· 18.SABRET
· 19. PİŞTE GEL
· 20.ÖTÜYORLAR
· 21.OLUR MU ?
· 22.NE DEYİM?
· 23.MÜJDELER OLSUN
· 26.MUHTACIZ
· 28. KUTLADIK CUMHURİYETİ
· 31. KUTLUYORUZ CUMHURİYETİ
· 35. KİM ERMİŞ MURADA
· 36.KEL GÖRÜNDÜ
· 37.AKİT MUHABİRLERİ
· 41.SİLEAMEZSİN
· 42.İMTİHANDIR
· 43.KADINLAR
· 44.İNSANLIK ONURUNU MİRAS BIRAK
· 46 HEDEF
· 47.HELAL EDİN
· 48 GÜZEL VE SU
· 50 GÜZEL TUTULMUŞ
· 51.GİDECEĞİN YER ORASI
· 53.GELİR
· 54.GELECEK
· 55.GELECEĞİZ
· 57.EL ELE ZİNCİR
· 58.DÜZLEMEK
· 59.DURAKLARDA KUYRUKLARDA
· 63.YAZMAZSA
· 65.GELİYORLAR ÜSTÜMÜZE ÜSTÜMÜZE
· 67. GÜZEL’E MEKTUP
· 69.İLHAM PERİSİ VE ECEVİT
· 70.ÜRKEKLİK
· 71.VE PERDE KAPAN

İSTİYOR


                    Kesintisiz dayatmalara
                      karşı milletin meclise
                    dilekçe vermek için
                     Ankara yürüyüşü için...


İSTİYOR


İlahi ..! Baykuşlar mı sahip olsun bu yurda ..!
Mazlum millet; şaha kalkmış her yerde.
Eller semada, diller duada, gönüller sende,
Şimdi, meydanlarda hürriyet istiyorlar....

Bülbüller öter mi sönen ocakta...?
Hiç neşe kalmamış köşe bucakta.
Acılar yürekte, bıçak kemikte,
Artık “yeter söz milletin” diyorlar...

Her zorluğa; göğüs gerer bu millet,
Geçmişi şerefli, geleceği kutlu bu devlet,
Ok yaydan çıkmış; hedefe varacak elbet,
Cumhuriyet içinde kamil demokrasi istiyor....

Beyler.. ! Bu feryat mazlum milletin,
Askeri bizim, polisi bizim; devletin,
Aklınızı başınıza alın; ilmi söyletin,
Bu millet hakiki hürriyet istiyor...

Ya Rab..! Bu densizlere haddini bildir,
Yeter artık; bu milleti tez güldür.
Er geç girilecek “Dosdoğru yol”dur
Uyandı millet artık “DEMOKRASİ” istiyor


3.8.l997
0.4 00 ANKARA

ARZUHAL

Yurdun dört bir yanından binlerce insan
Sekiz Yıllık Kesintisizle; İmam-Hatip
okullarının kapanmamasını istemek üzere
Meclise dilekçe vermeye geldi.



ARZUHAL
Biz bu gün memleketin dört yanından;
Bu nur ordusuyla, huzura geldik.
Ufukta ki diktatörlükten; özgür devlete
Demokrasi için; arzuhal sunmaya geldik...

Yüz yıllarca çalıştık; kanımızı dökerek,
Düzelir diye bekledik, boyun bükerek,
Bugünlere geldik, her kahırı çekerek,
Bizim bildiğimiz kudrete; arzuhal
sunmaya geldik.
Değil bizim davamız; ülkemizi böldürmek,
Arzu ederiz elbet; artık sesimizi duyurmak,
Bir yerlere; demokratik tavrımızı bildirmek,
Yanlışa düşmeyin; ardınızdayız demeye geldik...

Bağlarımızı bozup; bize koruk verdiler,
Biz sabrettikçe; sabrımıza hep güldüler,
Kendileri; kırdılar, daim bizden bildiler,
Biz; dövmeye değil, üzüm yemeye geldik.

Hürriyet isteriz; hem en kamil cumhuriyet,
Millet, bizim milletimiz, bilmeyiz başka millet,
Demokrasiye şekil vermek ister; azlık bir şirket.!
Vatan bizim; cumhuriyete sahip çıkmaya geldik...

Yutmayız biz; iktidarlar yıkan cuntayı,
Taşımayız; başımızda cendereli çantayı,
Unutmadık ; çizmelerin altındaki zokayı,
Vicdan hürriyeti; herkese lazım demeye geldik...

Millet ki okumak; her şeyi bilmek ister,
Bazıları; milletin önünü kesmek ister,
Okullarda süre; mühim değil, hepsini ister,
Cehaleti değil; aydınlığı istemeye geldik...

Divane‘yim bu gün izledim sizi yaşlı göz ile,
Gönülden selamladım hem söz, hem de baş ile
Vatandaş dileklerini belirtiyor; vakur yakarış ile,
Cihanın kaderinde biz de varız; demeye geldik ..

30.7.l997 ANKARA

BAŞOĞLU

Bir iman
ve
hürriyet
mücahidine
Mağduru, mazlumu olmuşken 28 Şubat’ın
Her tarafa saldırdığı zaman aç kurtların
Firkan Hoca diyordu, bakıp Ankara’yı kaplayan
Karabulutlara ‘zulüm habercisi fetret devrinin‘
Milleti dışlayan harekete ” dur” dedi Başoğlu

Tavır koydu, “Hak” dedi, ‘’hukuk’’ dedi
Menfaat için zulme eğilmedi, direndi
Tek başına hürriyet kavgasına girdi
Bazıları yanında yer almasa da imrendi
Yanlışları söyleyip, alet olmadı Başoğlu

Toplum mühendisleri” ne planlar! yaptılar
Kimi; paraya, güce, kimi makama taptılar
Birileri hakikati bırakıp; yanlış yola saptılar
Bazı gafiller de toptan millete çamur attılar
Tek başına hep doğru yolda yürüdü Başoğlu

‘Hele zulüm bitsin bizde konuşuruz ‘dediler
Kimi karargahlarda brifing, kimi zılgıt yediler
Sus pus olup onurlarını diyet olarak verdiler
Doğruları haykıranı engelleyip, güldüler
Susmayıp hakikatten yana tavır koydu Başoğlu

Bazıları ” irtica” deyip malı götürdüler
Çetelerle kol kola girip, işi bitirdiler
Küçük menfaat için pusulayı yitirdiler
Çıkar adına; ‘akı kara, karayı ak’ eylediler
Kıskanılan makamı elinin tersiyle itti Başoğlu

Zulme direnmeye; mangal gibi yürek gerek
Aslanla güreşmeye; elbette bilek gerek
Her zorluğa göğüs germeye; iman gerek
Mücadele yalnız olmaz; bir “Tank”ta gerek
Onurla mücadele verip; tarihte yerini aldı Başoğlu


22.12.1998 Ankara

06.00

KARA CÜBBELİLER

Beyni kara, kalbi kara, ‘’kara cübbeliler’’
Hep ‘’bilim’’ deyip dururdunuz
Yanlış inkılap için kudurdunuz
Bugün, sizin gününüz
Bilin ki son düğün, bayramınız
İmdat! istiyor “Ey Müslümanlar! “ diye kızımız
Kim Müslüman! Bacım? Parası, yatı, katı, rahatı var
Yalvar kızım biz için Allah’a yalvar

Nerede var ilim isteyeni atmak,
Sizin ilimle işiniz ne,? Hep aparmak
İşiniz kör devrimle yatmak kalkmak
Cübbe giyip, millet malından caka satmak
Bir köşe ele geçirip yan gelip yatmak
Marifetiniz; ilim isteyeni atmak
Cübbe kara, beyinler taş, fikirler kapkara

10.6.l998

HEPİMİZİ

Şarap diye koydular kadehlere;
Sonsuz zevkle içtiler bizi,
Duymadılar; acılarımızı
Anlamadılar; sızımızı,
Hoş... Dinlemediler; sazımızı...

Engeller icad edip,
Çevirdiler; yollarımızı,
Kinlerini; ekip,
Karartılar; kalplerini,
Düşlemesinler diye,
Morfinlerle uyuttular ,
................ Hepimizi ...

Ekin misali; biçtiler hepimizi,
Altın sanıp; çektiler dişimizi,
Suç saydılar; düşümüzü
Yok bildiler; hayallerimizi
Sandılar; çalarız ümitlerimizi...

12.7.1997
Cumartesi 19.00

ÇÖKÜŞÜN SONU, DİRİLME NOKTASI

Bir genç ‘kız’ !
“iyi giyinmiş”
Gün, yaz tabii;
Teşhir için soyunmuş.
Son moda giysi, saç
Bir çalım, bir tafra
Güya yanında ki hocası
Bilmeyen zanneder kocası.
Aralarında kalmamış hiç,
Gizlilikte ne.? Her şeyi ilginç.
Eda, moda, tavır pek bilgiç.
Mezun ünlü üniversiteden
Yanında ki ‘dede’, tam zampara
Pek de büyük kendinden
Davranışı “çağdaşlık”adına kara.
Yarım tişört, altta streç pantolon.
Görüntü yaşına ilmine tezat,
Yabancı dil iyi, prof olmuş zat.
Çağdaş”,”özgür”,”asri”...
Ne var ise adına eğri.
Hepsi de doğru; ne ileri ne geri.
Kız, evli! Eşi; yedek kocası.
Dedeye hitabı “hoca", tabi kocası.
Biraz oturup konuştuk;
Ruhlardaki gelgitleri,
Maziyi eştik,
Eskiye gidip yeniye geçtik.
Temizledik; tozları, pislikleri,
Külleri kaldırıp; az derin deştik,
Tortuları, kermeleri kaldırdık.
Gönüldeki, bendeki “bizi”gördük,
Dibe vurmuş çöküş;
İnişin en son kertesi,
Hızla yükselmekte “bizim”in katresi...
12.07.1997
ANKARA

memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş - Deprem 2

Ülkeme kar yağdı sevindik... Beyazlara büründü gelinlik, sandık meğer memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş bilemedik.. ... Umulur ki Ak...