TÜMÜLÜS...!
Sıkıştırmışlar
Darma dağın olup yığınlar
Kendi kabuklarına çekilmişler
Duyardık ama
Bilemez, anlayamazdık..
Bilmediğimiz anların, rüyalarını görürdük.
Zaruret mi de
Gereklilik mi
Her birimizi ayrı ayrı, birleştiriyor.
Var olduğumuzun müjdesini alır gibi..
Yeniden .
Terk edip tefrikaları, ayrılıklardan gececek
Tam da yeniden ayyağa kalkacak
Tevfik pınarından kana kana içecek
.......
Unuttuğumuz, unutulduğunu sandığımız diyarlardan
Gönül coğrafyamız,
işgaldeki ortak vatandan
Afrika, avrupa Ata yurdu Ortaasyadan
Yanımda iki genç Türkistanlı
Düşündürüyor, Taşkent, Kaşgar, buhara
Ne zaman ya Rap çıkacağız hep birlikte bahara
Belli hallerinden ekmek peşindeler
Arıyorlar, Haktan ihsan edeceklerini
Düşünürler mi memleklerine gideceklerini
Belli mi ola, ne, nasıl edeceklerini
Hallerinden anlaşılıyor,gariplik içinde
Her şartta, mutlak hakime secde edeceklerini
Her hale sabredip , şüktedeceklerini
..............
Biraz önce ... AŞTi ortasında kalabalıklar içinde
Tüm servetini doldurmuş tekerlekli bavulana
Kendi olmuş, hedefi belli eda ile yürüyordu
Kim bilir hangi hülyalar kuruyordu
Gelip durmuş edeple, “Kabe” diye mihrabın karşısına
Şu yüreğinde ki nur yüzüne aksetmiş siyahi
Belki Sudan belkide Afrika ortasından
Belli , bilerek geziyor alemi
Hapsettiği bilgisayar çantasından
..............
Türkistan
Sudanlı
Gözden akan
iki damla yaş
Nur için de
Dar içinde
..............
Geçmiş medeniyetler
...............
Mübeşşiran
Ve esile
...............
Kurtarır inşallah akan iki damla yaş
Aşkın şarabını içerek
Seyredip alemi kendinden geçerek
................
Taht kurup , kralların yurduna
Kabir yarışında kim ileri kim geri
...............
Aynı yaştayız ancak
geliismiz sıralı
Hakkın istediği Kudret , böyle dizmiş
Zamanı verip
ileri geri
Çağıracak hepimiz
aynı anda “gelin beri”
Gör, yer ne, Zaman ne
getirir
Hak katında bir lahza
amma
Büyü küçüğü aynı ana
yetirir
O günbu gün
bekliyoruz kıyameti
Şu alemin direği yok
sanma
Nice gzili sır saklar
Acı da gider toku da
Aynı anda toplanmışız
Hz. Nuhun torunuyuz
amma
İsa’dan üçbin yaş
büyüğüm
................
İlmin alıcısı neden az
deme,
İlim kısa yoldan zengin etmiyor.
Tok gözlü razıdır bir küçük eve,
Aç gözlüye üç beşşehir yetmiyor !!!
____________________________Abdurrahim KARAKOÇ
:::::::::::::::::::
İmrenir
mi depdebesine, hızına
Şu
umursamadan geçip giden
Sultanın;
endamına , boyuna
Nereye
gidiyorsun
Kimi, niçin
dert ediyorsun
Ben de sizin
gibiydim
İhtiyarladım,
belim büküldü
Saçıldı
ameller; hepsi döküldü
Şu tümülüslerin en ihtişamlısı,
büyüktü
Diğerleri arkada, yanda, arkadaşım
karşıda
Hep aynı;
koşar, ay ve güneş
Zaman,
ikisnin ölümüne eş
..........
Kim bilir ne hazırlık yapmış o güne
Çanağı çömleği almış böğrüne
Üstüne yıdırmış koca
toprağı ki biline
Üstünde İtler enikliyor, altındaki kime ne?
.............................
Yıldızlar gibi dağılmız onca ada
Sularını içtiğin ege
Yazın yıkandığın Karadeniz
Kışın çimdiğin Akdeniz
....
İbrahim ethem
gibi tahtan geçen
nice
sultanlığı kullukta seçenler gördüm
Halk içinde
aşağı, hak katında yüksekte
Yeryüzünde nice
insanlar gördüm
.................
Nice kar kış boran
Zoru rahmete
yoran
Aradığını
çilede bulan
Bulduğunu,
olmaya veren
Ağlasada
,...........gülen
Niceler
gördüm
Perişan
haller
Her iyiyi
kendinden beller
Olur olmaz
demez eller
Yalanı talanı
hak bilen gördüm
Tehlike
Alkış ve ihanet ikisde bir birine eş
Biri içerden
Diğeri dışardan yer
Alkış, seni senden alıp
Benliğini sarıp
Alır götürür,
hayattanBaşka dünyalara
İhanet, dıştan yaralar.
Her ikisnde de yersin hançeri..
Mesele ölçüyü tutmakta...
İla ölçü, tebir ve akıl..
Hsiler güzel amma, hakikat sanma
Alkış ve ihanet ; bir birinden ayırma
.............
Gülemezsin
Acıları içine akıtıp İki damla yaş dökemezsin
........
Ölürdü genci kundağında bebeler
Gezerid burnu yeree değen dedeler
Aldandık, bitmez sanıp önümüzde seneler
Uçup gitti seneler, yıllar
::::::::::::::::::::::::::
Adaletle hükmetmedik
Kendimize
göre hukuk uydurduk
Karıncanın da hakkı var diymedik
Hesabı, varmış bilemedik
::::::::::::::::::::
Atlarımız vardı uup giden dört nala
Tamah ettik
süslü binitlere ölen mala
İşte sarayım, bakın şu hele
Gitsinler, uçtuğunu zanetsinler
Ytişirler mi Hızıra?
Hızır kendimi gelir, huzura
Geiren getirir
isterse tez
zamanda yetirir
Aatlarımız, bineklerimiz vasıta.
kendinden
bilme, sahibinden iste
düze çıkarır elbet kalsan karda kışta
::::::::::::::::::::::::::::
Türlü türlü Dil bilen adem
Kaç türlü yol bilen adem
halleri hale yorup
K endi ne bilmeyen adem
::::::::::::::::::::
Kurulmuş düzen, kalmak olmaz
Çağırınca mutlak hakikat
Ne yapsan elde değil Gitmemek olmaz.
Çöker nazenin
bedenin çare bulunmaz.
Uzaktan
bakarsın
İç geçirir yürek yakarsın
gezdiğin
Mor sümbüllü dağları
Geçince gençlik çağları
Gel etsede hoş kokulu bağları
Varmaya derman
bulunmaz.
:::::::::::::::::::::::
Bülbül gül dalında ediyorken feryat
Sanıyorsun
ediyor yar ile sohbet
Kalabalıklar içinde
Düğünlerde ağladığın gibi
Görenin güldüğünü sandığı gibi
Halkın içinde Hak’da
kal
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Verilen sırrı
Söyleme
:::::::::::::::::::::
Güllüğzünde hak sırrına eren
Kabe de aynel kaın gören
Haram lokmaya
bakmayan baban
Yanyayı,işkodrayı Balkanı
Selanikten çıkp
Çanakkalede
çağlayan alkanı
“Goağamilliye”de şaha kalkanı
Yaşayıp göeren
Buzları kırıp abdesti alan
Sırlarını sır eden
deden
Sakın hali söyleme.
Verilen emanet..Seyreyle ne oluyor
An an
hülyalar hakikat oluyor
Vakit tamam, zaman doluyor
Hadine ulaştın, haddi aşma
Boş bozğalık edip yoldan; şaşma
:::::::::::::::::::::::::
Kazdılar derin derin
Atılar yerin serin
::::::::::::::::::::::::::::::::
Verir idik üç beş pul
Sandık alem bize kul
Düştük dermansız derde
Varlığımız vardı
serde
Bilen gelsin, bilen gelsin
Dermanını bilen gelsin,
Dedik , buyruk bildiler
Meğer ömür iki nefes arası
Bize de geldi sırası
Gelen gitti gün arası
Sizde şimdi sırası..
Kurtarmıyor, kan irin parası
Anlıyorsun ! Dökülünce pası
İnsan kalmak, insanın hası
........................
/////////////////////////
Olimpus tapınağını kopya
Angaraya kondurmuşlar ya
Üstüne tonluk taş bindirip, MOZELE
Ezelden ebede nasıl
kala, nere uzana
Yatarlar; kuzu kuzu koyun koyuna
Bilinmiyor;Hangi
Kral, adı ne?
Bilinne şu ki
Kamal
ile yatarlar koyun koyuna
....
Kimi zaman
olur, dört koldan
Akar insanlar
her biri bir yerden
Kendilerini halktan ayrıcalıklı sandıkları
İnsanların
tazimle önünde eğildikleri
Geçerler; kontrollü
Aslanlı yoldan
Başları
önde, kopmuşlar gibi dünyadan
Görende zananeder; gidilene saygıdan
Tökezlenip, düşmemek için; korkudan
Kaderin cilvesimi alta yatana saygıdan
Düşünmeden geçmişi, ana kaygıdan
Bilmezler ki , geçtiği yol mezar üstüdür
Bastıkalrı taşlar; kimin büstüdür
Kader mi, cilvemi bilmemki ne hal
Kaç krala mesken olmuş sevdiği MAHAL
Hangi kral ile şimdi
uzanmış boylu boyuna
Dinlerlermi birlikte akan derenin türküüsnü
Yürürler, saygı içabı sesizce
Dinlerler mi
kirazlı derenin çığıltısını
Kulak verseler elbet duyacaklar
yer altından gelen uğultusunu
inanmazlar sağlar bile, mazgallardan akseden
çağıltısını
.......
Halk içinde dimdik kazık yutmuş gibi kibrinden
Zaman ötesi haber dinlergibisnden
Gerdan kırıp sesizce
Yürürler .Yürürler..
yolu zamana dürereler
Altıdaki seri üstünde
Nice ülkeler; sahip kimi maraşal kimi serdar
......
Her bir alem.Düşünceler farklı farklı
Kimi putuna varmışcasına memun mesut
Kimi de şu tören bitse de sona erse zulmet
Kimi katılır severek ki mi de bulur bir
zaruret
....
...............
Şu işe
bak.Ne tecelli, acep
Ne getirir..?
Kimden, icad
Zaman uzun, bilinmez an
Her ikiis de aynı insan aynı can
Benzerlik şaşılacak
Alta Nudel aynı eski Tümülüs
Cenazeler aşağıda odaya indirilmiş
Üste fark yenide üste taşlar bindirilmiş.
Eskiis yeniisi aynı halde
Yatırmışlar aynı tip kabre
Yukardaki
varlığındaki kibre
Dinlerler mi ola
Kirazlı dere şarkısını
Kendilerinden çok öncenin hikayesini..
Ölçüp biçip tasarlamaışlar
Birini kazıyıp
son geleni de yatırmışlar
İkisinde de aynı hesap
Bilinecekler, unutulmayacaklar hep
Arzu ederler şura güzel, beni buraya yatır
Emir olur, buyruk hatır
Divane söyler, yazar iki satır
................
Zannederlerki hiç yoktu, kader
Hüznünü döküp, yer altından gider
....
Dinlerler mi ahu zarı
Öncesini , yaşatılan
her anı
Ne yaşamışlar, ne murat almışlar
Nice çile nece meşakkat
Toprak, olmuş, bedenler
Sağlara kalmış, bir ibret
Hakikatde
başlangıç, anı aynı
Halik,
gelişimizi koymuş sıraya
Kim olsa
kalmıyor dünyaya
Mümkün değil gidecek, gelen
Şan , şöhret, mevki hepsi yalan
İspatı ki; seri
şu ayaklar altında kalan
Kendini yer yüzünün hakimi sanan
Yürüdü üstünde nicleleri yürüdü
Yer yüzü kaç han, kaç sultan gördü
Sanmayın sadece garip, geda öldü
Aşaıklara mesken, gariplere yuva
Aha şu
yığıntı son sarayı oldu
Kim anlaya, kim göre kimler duya
Akıllı olun, ayklarınız altında işte saraylarız
Geleceksiniz huzura, ne olsa alaylarınız
.....................
Efkarım ne gamım
evlularım (arzularım) ne gam
Sanmayın ,
benim karım var
Kepdeydin
Saye
Üç beş kuru
paye
OL Ol..ÖL:
Ol deyince
oldurur..
Öl deyince oldürür.
Yazınca Levhi kalemi
Selanikten alır
Nice memleketler gezdirir.
Avrupa, Asya..Afrika
Sahralara atar, cihan gezdirir.
Çağırınca Isız Angara...
Yedin bin yıl öncesinde kini buldurur
Alem bir alem kimi kime buldurur.
Kimin ağlatır kimini güldürür
Önce geleni sonrakine güldürür..
Hal aynı kalmaz zaman durmaz
Kalden hale koyar bir karar kılmaz..
Kara toprak
eder, sarar sinesine
İstemezsen de buldurur seni
...............
Aşkına ereni
elbet güldürür
Divane ye bu hal üzre bildirir
..................................
Kaçarcasına terkedilip
Halep, Şam ,Kudüs
KAMAL’a kabir
oldu Tümülüs
::::::::::::
Yapılan ne , olan ne
İstenen ne varılan ne
Akıl ermez, sırrı verene
Söylüyor; “Elif pınarın akan badeyi
Birer birer sunar saki” “Deli” Sefai
“Dağları gezerdim şimdi yorgunum
Bin güzel içinde
Bir’e vurgunum
Kim galmış dünya da baki Erenler”
Hakikat bu, hep söylüyor bilenler..
..............
O, “ol” demeden
olmuyor
Alem,
vazifede; her an dönüyor
Durdurdurmaya yeltenme, durmuyor
Kudret elimizde sandık
Gaz verdi, üç beş zındık
Ferman, edip gönderdik buyruk
Ezanlar, sustu okumak yasak
Kaldıracağız, mutlak
Yadı
Laiklik, gerekçe kılıfın adı
Şu ayak ucuna kıvrılan İsmetyol
Hız verdi, sürdü saltanat
Utanıp yol
verdi geldi, kanaat
Tuhaftır
dünyanın hali
İZİMden ayrılmazdı; Karadayı
Zulumse zulum..
Dinletiyor İlahi Sedayı
Şimdi başımda
her daim
Anladım kudret onda Allah bir
Banttan okuyorlar Allahü Ekber
Tutmadı. Çürüdü
bin bir bühtan
Halk isterse
Gelir; kudretli Sultan
Vakit, ne ne
zaman acaba?
Zaman..!
Nelere gebe
Aydınlık doğurur elbet her gece.
Minareler, dikilir, vakti gelince
Şahadetleri ilan eder, yerli yerince
//////////////////////////////////
Her canı
bunaltan, basınca sıcaklar
Ayaş belinden (AbdülSELAM’dan) koşarcasına
rüzgar
Kavuşmak için Hüseyin Gazi Dağına
Bazen de Çal Dağından Belen Dağı’na
Seksek
oynarcasına ovadaki tepelerden
Atlayıp bir bir
Kaleyi yalayıp geçer
Serin esintiler;
istediği vadiyi seçer
////////////////////////////
Şu yer
hatırlattı birden
Filim şerid sanki geçen
Hükmederdi bölgeye Başkan m. Vuran
Ezilirdi gariban, kendi halinde duran
gelmişlerdi halkın arzusuyla
Maksat halka hizmet
Kapanırdı yüzüne gariplerin
Güçlüye açılan kaplara inat
Bir zamanlar
zulmedip saltanat sürerdi Erkanur
Burnundan kıl
aldırmazlar
sanırsı mutlak sultan
İnsandı elbet enişte Aryal
Mahkum emre, çaresiz halde
Felek vurdu tokat,vuran hapisde
Tarumar oldu yapı
Soğu aldı çantacı Halil, Dikmende
Boynu bükük, eski günlerin derdinde
............
Yeşile hasret vadilere Kuleler kuleler,
Çok tan atılmış kara yönelik temeller
Belediye önünü derin mi derin eşiyorlar
Rant uğruna Angaranın yüreğini deşiyorlar
//////////////////////////
Nedir bu sevda
sarayına
Belki bilseydin ;
en mutsuz sanılan zamanda
“Git yiğidim sultalık beratını al” dediğimizi.
Allah, kortusn..üç kuruşa kul edermiydin sarayına
Çevresini sarmış, minareler kubeler
Başında
Ezanlar okunuyor, Allah; Bir
Bilirmiydi
Tümülüs
.............
Hesaba katmılar mı bilmem
Nerede Marmara köşkü ,
Serinleten havuz..
Aranıyor,
komşusu karadeniz
........
Çevresi dolu Tümülüs
Yok edildi bir Gecede koca stat
Lazımsa Al sana hediye iki kral
Karşısında ve
ilerde en Büyük tümülüs
İleride çevresinde
efil efil esen yellerle
Hatıramızdan silinmez
Dalgalanıp oynaşan altın başaklar.
Çevresinde tur attığımız demetdeki tümülüs
////////////////////////
NATO, Jenırılları..
NATO
Jenerali ÖZDİLEK
Komşumuzdu Mirzahan’dan
İş- Bankası
önde idi.Biz yandan
Dedi anamın tv bozuk haydi gidek
Karşımızda,
“jenırıl”Farhri özdilek
Hakikaten can idi Ercan
Sığınmışlar kalınca;
milcan
Hala
çekiyor baba acısı
Öğreniyoruz ki, övey
babası
tanıdık zalimi acep ne edek
dedi, hazırım istersen çırak
tornavida, pense
taklavat
Her takım var,elimde
Kuvet bitti, hapisdeyim evimde
Ne tesadüf komşu frik kral mezarlığı
Mahallenin ismini vermişler ETİ
Nasiı kirletirlerdi
Cumhuriyeti
Olmaz yıldırım, alpaslan;Kal gelirdi
Elbet çağdaş değildi,
Olsada
emrinde tümüyle Cihan
uzmaz zihniyet, uzak dursun Timur han
TÜMÜLÜS...
Her alanda ve her
yerde baskın yedik..
Dardayız, sanki
uzak diyardayız..
Yok. Yürekler
hoplatan Tümur han
Gelir miki Muhteşem
Süleyman
Çağı.. geçtik Islakalıp
Kimi ben, kimi sen
deyip
Zira Yıldırımlar,
hançer yedi
Başımızı dik tutan
Kazan
Kaçar hanlığı, Osmanlı babür şahlığını kurban
verdik.
Umarız gece sabaha döner
Şu üstümüzdeki zulumet biter
Müjde midir ?
Tümülüler içine konan/kondurulan köşkler
Dünü görüp..
Bu günü yaşayıp
Geleceğe geçtim
Yaşadım, seyreyledim
Elbet bunda bir iş var
Bu günün türküüsnü yarına söyledim
Kısık sesle;
Hakkı söyleyip
Çığlık attım zamana ..
//////////////////////////////////
::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Neceleri külhan beyi
Bitti nesebi, kesildi soyu
Yaparlardı düğün bayram
Unutuldu depdebesi toyu
Hepimizi
pakladı üç arşın kuyu
Hani nerde konları tepemde gezen dükü Balgat
Adı galmış yadigar sanırlar ki bi semt
Ötede çiftliğine de ali bey
Kavgaya tutuşurlardı, neyse sınır dediğin şey
Güç ülerin hükümdarlık alanı
Söylerlerçokça
süslü yalanı
Garipler üzerinden yaparlar talanı
Düşünmezler; yeraltında haşereyi çıyanı
Ne kadar korunsanda er geç yapıyorlar talanı
Git işine gitl
İnsanın bir birini boğaladığı boş işler
Gelip, bir kaç kurt beynini dşler
Fayda
vermiyor para pul
Sen illa da iyi kul ol
Yok başka çıkar yol
İşte halim, bana sor
Zulumler acı verir unutulmaz
Aelet, bereketlidir kaybolmaz
...............................................
Halkın; çok Kıymetlisiydik
Kim bilir belkide
öyle sanardık
Görmeylidin; yapılan törenlerimiz
Zaman viran
etti saraylarımızı
Ne adımız kaldı ne de tyadımız
Ne de duyulur, çektiğimzi acı feryadımız
Zaman zaman üstümüzde gezer biraz merak
Sökerler
ciğerimiz, çıkarırlar bir kaç kap çanak
İşlerinde
yaramaz, söylerler antik
Koyarlar müzelere,
belki
Alınır
ibret..
Kime niyet , kime kısmet
Gidiyor ömür geçiyor zaman, ne acı
Bırakmıyor sarayı, diz çöktüren tacı
Teslimiyet.. Sabır... Şükür, derdin
ilacı
.............
Yürü derdim, yürürdü millet
Arkamda sayısız ordu, büyük azmet
Sanardım elimde; tükenmez kutret.!
İşte son sarayım,
alınırsa ibret
Bekliyoruz, ne zaman kopar kıyamet
İzliyoruz, Dizi dizi gelip geçenleri
Kuyular kazıp, bir birini biçenleri
Hak ve zulmeti seçenleri...
...........................
Ne eğil, ne
de yanlışa sap
Güçünün yettğini,
işini yap
Kaç yaşasan sonunda ölüm var
Neyi varsa
kurtarmıyor, sonu zar
Bırakıp gidiyor, olsa hükümdar
..............
Sanma sonsuz cihan
var
Alemler içinde nokta kadar
Var. Var varı
var eden var
Olan yok olur san ma,
her daim halk
eden var
Şatafatlı gösterişe kanma
...........
Şeyhlikten Şahlığa
geçen hatayiye sor
Cihan benim olur sandı,
kırkına varmadan buldu son
Git Timurhan türbesinde dur
İskender de kullar içinde bir kul
Süleyman adaletle buldu yol
Boşu arama sen hep Var’ı bul
Olma Olma hiç olma
Boş işlere bedenini beynini yorma
Üstüne
düşmeyeni meraklanıp sorma
Senin olmayanKusurları, boşver görme
Başkasına yasak, kendine hak bilme
Doğruyu
bulduktan sonra azanlardan
Niğmeti bulduktan sonra sapanlardan
...................
Hangi yol olsa O’na gider
Kim olsan hep ona gider
Kurulur Mizan, Divan’e gider
////////////////////////////////
Kime ne desin kime söylesin
Neler anlatır;
şu TÜMÜLÜS...!
Nice geçti
zulum çağları
Esir edien ovaları, yüce dağları
Koruk olmadan bozulan bağları
kaldırmadan gasp edilen harmanı
Koparılırdı anasından oğlan kız
Alınırdı mal
mülk yolunmadan kaz
Koparılan
aşklar.Talan edilen, sevdalar..
Kalpleri kırık, gözler yaşlı nazlı yar
Garibanlar, saklanır
kaçardı diyar diyor
Bitmez, Zulüm..
acıyla geçen onca ömür
Masuru çekerler, dünyayaı ederler; dar
Kılıç onda.. Adaletten ayrılınca hükümdar
...............................
Haber; getirenseher yelleri
Gidip gelinen onca elleri
Ruhuna hükmeden tatlı dilleri
Yaşadım say, ele söyleme
Sevilen sevdiğine erince
Hoş bir zaman
O; rüyanda
gelince
Bilinmezi, haber verince
Bilen, bilir
sırrı; söyleme
Her yarani yar bilipde
Emeneti, faş
eyleme
Hatır
diye ele söyleme
Toz deyip, zerre sayma
Bulaştırma
Gider kulaklara
Ddili
Sukut altın ola
Sözü
dolaştırma
.........................
Dünya senin olsa, yine dar
Neye sahipsin, neyin var
Yarlar ötesi sahibi Yar
Hürüyet O’nda Allah, var
........................
Mal mülk dünya
Zaman, mekan
Boş mu Bırakır
Yaratanı,
Mevla
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Nelere kadir, Hz. Yezdan
Açılır . olur
koskoca meydan
Çağlar boyu hep batıya giden
Şahidi; Hilalin ortasında yıldız
Putlar yıkılıp,
olunca dümdüz
Hürriyete kavuşur Namazgah
Müminlere olur Secdegah
Bulunur belki dua eden, aradan
Kızılbey, karacabey, karyağdı sultan
Kabul eder de yüce Yaradan
Hatırına azabın hafifler
:::::::::::::::::::::::
Şu çimenler
üstündeki kimin göz yaşı
Sis çöküp,
Karlar kaplıyor dağı ile taşı
Kim ne için kime neyin savaşı
Zehir ederler Tatlı ekmeği aşı
Çağlar boyu nice harebeler
Kaç defa
verirler kara haberler
::::::::::::::::::::::::::::::
Hangi halde olsan Hakkı unutma sakın
Sen uzak olsan da –O’sana yakın
Gaflete düşük uzakta sanma-
Görünüşe aldanıp,
şeytana kanma
:::::::::::::::::::::::::::::
gidiyorlar, her birinde bir niyet
Ne büyük çaba
ne büyük dert
Şu garibanda büyük teslimiyet!
İşte huzur,
işte keyfiyet
::::::::::::::::::::::
Diyorlar adres Konya yolu
Bilirmi uçup giden şu yolcu
Ne çilelere şahit
Ncelerine uğrak , geçer yolu
Denİzlerle kuşatılan sağı solu
Kaç kez boşalıp dolan Anadolu
:::::::::::::::
İster genç ol ister çık yüzün üstüne
Tutmuyor dizler,
düşünce sırtın üstüne
kapaklanırsın
yüzün üstüne
::::::::::::::::::::::::::
Görüp halimi, “Dünya boşmuş” dediler
Koşup işlerine, bir birini yediler
......................
Bizde Çok koştuk, çok yorulduk
Vadedilen hakikati gördük
Siz de yakında geleceksiniz.
Vadedilenin sizde bileceksiniz
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Benzersin
daldan kapan yaprağa
Yapıştırırlar hemen kara toprağa
Ne bey derler nede ağa
Tek fark üstüne dikilen kaya
.................................
Yalan atma doğru üstüne
Söz söyleme doğru üstüne
Koyarlar kızgın közün üstüne.
................................
Bilmesinler neye ağlayıp güldüğünü
Kalabalık içinde zikret
Her daim Hakkı Fikret
İstersen almayı murat
Murat orda değil burdaymış
Aldığın değil verdiğin, karmış
Varmı bak dünyada kalmış
İster yüz ister bin yaşa
Gelir ölüm her diri başa
Yaptığın kar, yıktığın boşa
.................
Sen çek bin bir zahmet
Boşa, bilinmez ise kıymet
................
Hani, Zaloğlu mu
kaldı
Nerde Süleyman tahtı
Taç mahal,
kime haktı
Seyreyle Babürün bahtı
Şah cihan’a zindandan baktı
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Önünün belli sonunun, belirsiz
Ne uzatır ne de
kısaltırız
Yol; İnce çizgi Gelir, gideriz
:::::::::::::::::::::::::
Gelinir mi, elin boş yüzün kara
Ölçerler boyun, çıkarsın dara
Dalma boş yere, alırsın yara
Yoku boş ver, koş sen vara
..............................
Ne bitmez arzum vardı
Yollarda izim vardı
Ne oldu, anlık oldu
Hevesler yalan oldu
Diyecek sözüm kaldı
İşlerim yarım kaldı
Hayaller zora vardı
Nefes,
bitti, bir anda
::::::::::::::
Sor.
Mecnun gibi gurbet illerde
ümitsiz aşk peşinde koşana sor
sor, kendi aleminde taşana sor
...................
Deniz gibi ayaklarına serilen
yökyüzü gibi
yoluna düzülen
çimenler gibi
sevgiyle sarılan
çiçekler gibi huzur
veren
Dağlar gibi
yanında duran
Hoş. Harca ömrü Hoş diye koş
hepsi boş, handa boş hancıda boş
:::::::::::::::::::::::::::::::::
En sevdiğin kendi için
ağıt yakıyor
Kalmıyor tanıyan
unutulup, gidiyor
Meraklısı merakından bakıyor
Ne güçlü yapsan yaptırsan zaman geçiyor
Sel zelzele ya da biri çıkarı için
yıkıyor
Nasibinde var ise üstünde otlar bitiyor
Ağaç çıkıp
meyve için çiçek açıyor
Yuva kururan kuşlar
sevgi şakıyor
:::::::::::::::::::
ALİ ASLAN (FEVZULLAH)
Döküldü dört bir yandan
Bir oldu doldu meydan
Sır oldu kevni mekan
Gücü yettince onca insan
Hep birlik
Tevhid, beyan
Dör kitabın
hükmü ayan
Allahü ekber. Allahü Ekber
Genelkurmay önünde
Şaşırıp hale.
Bakıp mahşeri kalabalığa
Bir genç soruyor,
“Ağbi kadar
çok muyduk
Peki neden iktidar olmadık.
“Bu milletin
kıyamıdır”
Hakka gönülden selamıdır
Zalimlere haykırdığı beyanıdır
Hep böyle olur, Hakkı kaykırmaya
İmkan bulur, zalime korku salmaya
Gönüllere su serpip , umut vermeye
Kendine uzak, kendinden olana , mesaj vermeye
Işıltılı hayal..
Irıltılı güç..İktidar..!
Her kula nasip değildir
Bunalar okuldur evlat
Yetişinler gidip başka yerde iş bulur
Belki oralarda iktidar olur.
Hakkın kanunu budur
İstediğine içra gücü verir
İstediğne başka şeyle görvlendirir
İktidar..
Olsa Hz. Ali
, Hüseyine olurdu
Edabali,Akşemsetini bulurdu
Belki, ilmi, ideali böyle korurdu
İktidar osaydı kötülükler, onu bulurdu
İktidarın tabiiatı, zamlimlik, zulum olurdu
Mazlumlar kaçar,
ülkü kaybolurdu
Böyle mefkure, temiz ideal olurdu
.................
Selam gönderir Muhammede
Tevhit çekilir, hal görünür
Rahman ve Rahim denilir
Allah, deyince lisanda
O an nur
görünür
Melekler,
Gidene yol görünür
Halka, ayanen
Sıratı müstakim görünür
Hz. Ademden
Hz.Muhamede Bütün peygagamberan
İmana baş veren
Horasan pirleri
Anadolu
erenler
Gidilen 18 bin alem bilinir
Gelir şu diyar görünür
Sırrı alem
Gerçeğe bürünür
Vesie edilir Tevhide yürünür
Nasrun
minallah bilinir..
Balkan gazileri görünür
Aynı ruh olup, yürünür
Hepsi aynı donda bilinir
Şu halde ayan
görünür
Zalime korku mümine
ümit verilir
Uzak olan bile aynı halkaya girilir
Kötülükler; Nar görülür
İman dile gelir lisanda
Bütün evren insanda
Aynıyla görülür
Görüntü zahir olur, lisan söyler
Adem baban gelen
zahir olur.
Giden, gider de Halka başka görünür
Varılacak yer bilinir...
İnsan ayrı
gayrı değil
Tek ruh, aynı donda görünür..
Yürünür...
Sükunetle vakar içinde yürünür
Bin bir düşünce birliğe derilir
Yollar farklı gibi olsada tek, yol olduğu bilinir
::::::::::::::::::::::::::::
BEŞEVLER
Okullar kapalı yapılıyor boykot
Geçlik parça
parça tam gazda şidet
Hiç uğruna en sevdiğini vuruyor
Devlet, ya sesiz yada sağır duruyor
Okullar önünde gezen asker, kimi koruyor
Sorsan; hepsi
“vatan için ölüyor”
Bilmiyorlar, Kardeşliğe savaş kuruyor
Şeytan ikisne de aynı çorap örüyor
Her biri bir halde
İnsanlar korkuda
Sanki ülke
işgalde
Hale aladığımı
Ciğerimi dağladığını
Düşünürdüm, gelmez mi birlik
İnsanlara huzur, ülkeye dirlik
Talebe ilimde , işçi işinde
Kucaklasınlar,
görelim kolkolda
Yürüsünler, korkusuzca aynı yolda
Nasip miş görmek, aynı yolda
Şükür; yürüyorum, tam da burda
Aynı yolda...
//////////////
Öğretmen Okulu
Okuyacağız Öğretmen Okulu
Angara’ya İmtihan olmaya geldik.
Bir akşam imtihan yerini görmeye geldik
Şimdi Öğretevi, ozaman öğretmen okulu
Çamlar; dikilmiş
hem de çakılı
Akşam; alakaranlık, çevre ısız
Baba - oğul
geçiyoruz ikimiz.
Bir ağaç dalına oturmuz oğlan kız.
Görüp fikir yürütüyoruz..
Babam diyor iki kız..
Ben diyorum, yok biri oğlan iki kız
Babam, ikisinide saçları aynı, uzun
Diyorum, moda.
Kaplıyor hüzün
Belki beni düşünüyor, uzun uzun
Umudu! Ne hal olacak
Oğular kızlar, ne hale gelecek
Benzermi ki, ona, saçları uzun
Yaşar mıyım ki kışı
yazın
Susuyoruz..Susuyor..Kıymeti yok sözün
Karışıyor, yazı kışa bahar oluyor güzün
Okusun..
Adam olsun
Olsun da kimlere teslim..
Ne hale gelecek neslim?
Belki ilk yara..
Var mı ki
çare?
Dirdiği
sıkıntı düştüğü dara
Girdik imtahana
Kazanmışız.
Umutla hazırlık yaparken
Başka bir
yere;
Sıkıca kapanmışız.
.......
Ne istersin, nere gidersin
Kader çeker getirir
Sanırsın bişey kaparsın
Sen rolünü yaparsın
Şu gelen gidenler, bilirmiydinTümüs
Kimi acele giden, görürm üydün Tümülüs..
Sarıp sağdan
soldan
Çokça gecilecek yoldan
Her biri ayrı koladan
Bilirmiydin Tümülüs...................
Divane Divane gezdiğini
Kah ismiyle
Kah
Kurtuluş Çodaroğlu
Bazen de Aper Cantürk
Diye yazdığını bilirmiydin
..................
Bilirmiydin birle sıfırın kavgasından
Yıldızların adeta yere indiğini
Göğü sanki ayağına serdiğini
O kavgada hitedinden elktronların
Dokununca yazıya, ışığa döndüğünü
Nsıl ki diye şaşırdığın
Aya, insanın indiğini
demir kuşlarla bindiğini
Bilebilirmiydin
Muzciediye olmayacak sandığın
Keşke olsa diye yandığın
Çok aldanıp kandığın
Acayip hallerin olduğunu,
Bilirmisin
Elbet anladın, insanın
Verilenle
neler yapacağını
Şaşırıp yaptığına tapacağını
Zirvedeyken,
ilahi silleyi yediğini
Yerle yeksan olup, çökünce sitem
kaç kere
alemin dolduğunu
Son deme
kadar hep böyle olacağını
her hikmeti kendinden bildiğini
Çok gaflete düştüğünü
İnsanın ilahlaştım sandığında
kıyamatelDuracağını,
bet anladın
Anladın da..
İnsanın kendi halinde
Nasıl zalim
Nasıl n ankör
Nasıl haddi
aştığını
Doğryoldan şaştığını..
..............
Taa uzak asyadan uzanıp
Bir kaç çadır
kurup
Temel atacağını Bilirmiydin
Ordular kurup, avrupaya
Afrikaya seferler yapacağını
Her bir yere kol salıp
Aşılmaz dağları geçip
Geçilmez denizleri göl yapacağını
Zulme dur deyip
Adelet dağıtacağını
Senin hülyalarını geçeceğini.
Bilir miydin
Cihanı kana bulayanların
dört bir yandankuşatacağını
yüz yıl, önce
Bir kaç yılda,
Tıpkı senin gibi
Sıkışıp küçük Asyaya
Anadoluyu
direnç
noktası yapacağını
.............
Kim yaptı bu hesabı
Kim tutar çeteleyi
Bilirmiydin
yapacaklar, sarayı
Ardından koşacak halkın alayı
::::::::::::::::::::::::::
Kimler yandı kaşların kara
Yaktın ateşine düştüler zara
Vardın mı Soğuk su başına
Rastladın mı
güzelin hasına
Kim, neye
neyin çabası
Rıza edermiydi
babası
Yiğitlik serde, atların hası
Salınır, üstünde
libası
Belki seninde derdin çoktur
Misline cihanda dengi yoktur
Kimi ela , kimi esmer kimi aktır
Olmayınca olmaz sonun vahtır
.........................................
Verilmiştir
Bitmez tamah,
bitmez merak
Yer yüzü dar gelir
Kıskanır kuşları,
maksadı onları geçmek
İster semayı seyretmek
Ay güneş az gelir
ister uzya gitmek
/////////////////////////////
Bilim esir, ilerledi fen
Filler gitti geldi demirden dev
Mekan aynı mekan geçince zaman
Girdi insan çağladı oluk oluk kan
................
Parca bütüne düşman
Çatladı zerre, etti duman
Başında yanıyor sibirden gelen duman
Firavuna yol vermeyen deryalar
Akıyor içinde , dönüyor borular
Bimediğin diyarlara gitti gemiler
Dünyanın çevresinde tur atarlar
Ne alırlar neler satarlar
İki menzil ötede yatan katarlar
...........
Dönem değişti, düzen değişti
Olanları çıkar mı anlatan birisi
Dile gelse
Nesimi’nin derisi
……………
…………………..
Vakit; O vakit
Tümülüs; Şahid