“Bu şarkı burda bitmez”
"PİŞ" DE GEL
Saltanat ne yüce olsa; halka inmek
Fazilettir, erdemdir; halkla birlik
Marifet, halk içinde Hak’la olmak
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Uzaklaş; biraz ahbab, yarandan
Silkin; fani dünyanın varından
Korkun olmasın; hiç yarınından
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Git gör; asıl karanlıklar neresi?
Neden millete terslik, gönül karası?
Geçer zaman; ne ki, iki direk arası
Git yiğidim; bekliyorlar ‘’piş’’ de gel
Nice sultanlar; daha önce hapse girdiler
Çok mazlumlar; maksuduna orda erdiler
Mülkün; emanet olduğunu orda gördüler
Git yiğidim sultanlık beratını al da gel
26 Mart 1999 Cuma
1999’DAKİ DEMOKRASİ AYIPLARITürkiye’de olmayan, düşünme, inanma, düşündüğünü ve inandığını söyleme, bu çerçevede örgütlenme özgürlüğü 28 Şubat süreci ile birlikte Türkiye’nin en büyük partisi RP kapatıldı. Bir çeyrek asırdan fazla ülkesine hizmet etmiş insanlar idamla yargılandı. Siyasî hayatları bitirildi. Zindanlara atıldı. İnandığını, düşündüğünü söyledi diye insanların hayatları karartıldı. Erbakan, Kazan, Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik’in milletvekilliklerine son verildi. Receb Tayyib Erdoğan okuduğu şiir sebebiyle Belediye Başkanlığından oldu. Hapse girdi. 312/2’den ömür boyu siyasetten uzaklaştırıldı. Şükrü Karatepe başkanlığı kaybetti, hapse girdi. 5 yıl siyaset yasaklısı oldu. Nureddin Şirin düşünce suçu işledi. 17 yıl hapse mahkum oldu. Tiyatro sanatçıları mahkum oldu.
VE HASAN CELAL GÜZEL
Bir güzel insan, siyaset ve ilim adamlığını birleştirmiş bir bilge. Her bilge gibi güzel insanda fikirlerini, doğru bildiklerini söyledi. Uzun devlet tecrübeleri ile doğruları, yanlışları ortaya koydu. Ancak 28 Şubat sürecinin gerek maddî gerekse siyasî rantçıları Güzel’in uslubundan ve sözlerinden rahatsız oldular. Yeraltı dünyasının karanlık adamlarına, devleti hortumlayanlara çalıştırılmayan hukuk süreci Hasan Celal Güzel için çalıştırıldı. YDP eski Genel Başkanı Güzel mahkûm oldu. Hak ve halk nazarındaki itibarı her gün yükselen Güzel yeni bir bin yıla girdiğimiz, AB kapısında, AGİT zirvesinde aradığımız özgürlüklere rağmen şu anda demir parmaklıklar arkasında.(http://www.ilkadimdergisi.com/138/haber-ahmet-taha.htm-
GETİRDİKLERİ VE GÖTÜRDÜKLERİ İLE 1999
Ahmet Taha)
///////////////
HABER
TÜRKİYE
15.11.2005 16:14
"Erdoğan şunları söyledi:"Ben cezaevine girdiğimde 'bundan sonra muhtar bile olamaz' diyorlardı. Ama değişen, gelişen yasalarla bu noktadayım..."Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Resmi Web Sitesi
/////////////////////////
28 Haziran 2006 Çarşamba
07:44
’Hedefi Çankaya, ama çekiniyor’
İşte Erdoğan'ın Köşk'e çıkış için son gerekçeleri: 7 yıl sonra aynı fırsatı yakalayamayız. "Muhtar bile olamaz" diyenlere zirveye çıkıp cevap vermeyelim.
Türkiye bugüne kadar 10 cumhurbaşkanı seçti. 8 cumhurbaşkanı çok partili parlamento döneminde seçildi. Bu seçimlerin çoğu sancılı, sorunlu oldu ama hiçbir dönemde cumhurbaşkanlığı tartışmaları 2 sene öncesinden başlamadı. Şu anda bile, 11'inci Cumhurbaşkanı'nın seçimine 10 ay var ama siyaset gündemi de ekonomi gündemi de epeydir bu seçime kilitlenmiş durumda.
Bugün mali piyasalarda küresel bir dalgalanma yaşanıyor, bütün gelişmekte olan ve gelişmiş piyasa ekonomileri şu veya bu ölçüde bu dalgalanmadan etkileniyor ama Türkiye neredeyse mini bir ekonomik kriz atlatıyor.
Türkiye ile aynı kategoride değerlendirilen Brezilya, bu küresel dalgayı çok az hasarla atlatırken, Türkiye ekonomisi çok daha ağır bir tahribata uğruyor. Bunda kuşkusuz makroekonomik dengesizlikler de rol oynuyor ama asıl etken siyasi; 2007 yılı Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi gerilimi...
Aynı şekilde siyasette de bütün hesaplar Nisan 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi ekseninde yapılıyor. Siyaset dünyasının da iş dünyasının da hatta sokaktaki vatandaşın da bugün en fazla konuştuğu, tartıştığı konu yeni cumhurbaşkanının kim olacağı.
Tabii ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olup olmayacağı...
Bu soruya yanıt aranıyor, Erdoğan'dan bir ipucu bekleniyor. Ama Başbakan en azından şimdilik net bir sinyal vermiyor. Üstü kapalı, her yöne çekilebilecek bazı mesajlarla geçiştiriyor soruları.
Evet, Erdoğan aday olacak mı olmayacak mı? İŞte Vatan Gazetesi'nden Bilal Çetin'in haberi;
AK Parti çevrelerinden edindiğim izlenim, kabinenin ve iktidar partisinin etkin isimlerinden aldığım bilgi, Erdoğan'ın hedefinin Çankaya olduğu yönünde...
Erdoğan, Çankaya'ya çıkmayı, Cumhurbaşkanı olmayı doğal olarak çok istiyor.
Çankaya, siyasette gelinebilecek en üst nokta, zirve...
Tayyip Erdoğan gençlik yıllarından itibaren siyasetin içinde. En alt kademelerden siyasete başlamış. Milli Görüş teşkilatlarından, sırasıyla MSP, RP, FP ve AKP'ye... Basamakları teker teker çıkarak, önce il başkanı, ardından İstanbul Belediye Başkanı olmuş. Parti kurmuş, ilk seçimde tek başına iktidar olup başbakanlığa yükselmiş. Şimdi önünde zirve var; 10 ay sonra boşalacak olan cumhurbaşkanlığı makamı...
Aritmetik sorun yok
İşte Erdoğan şimdi o makamı istiyor. Teorik olarak, parlamento aritmetiği açısından bakıldığında önünde hiçbir engel de yok. AKP'nin parlamentoda 357 milletvekili var. İlk turda seçilmek için gerekli olan üçte iki çoğunluğa ulaşmak için 19 eksiği var. O nedenle ilk iki turda seçilemese bile üçüncü turda rahatlıkla seçilebilir...
Böyle bir tablo karşısında Erdoğan Çankaya'ya neden hayır desin ki?
Bu durumda, "Benim yaşım daha genç, bir dönem daha başbakan olarak icranın başında kalayım 7 yıl sonra seçileyim" mi diyecek?
Hayır. Çünkü 7 sene sonrasının hiçbir garantisi olmadığı gibi, bugünkü ortamda bile yarın seçim olsa AKP belki yine birinci parti çıkacak ama büyük bir ihtimalle tek başına iktidar avantajını kaybedecek. Parlamento muhtemelen dört partili olacak ve Türkiye yeniden koalisyonlar dönemine girecek. Erdoğan ve partisi belki de muhalefete düşecek.
O nedenle de Erdoğan, bugün önüne gelen fırsatı geri çevirmeyecek.
Erdoğan ve kurmaylarının altını çizdikleri bir nokta daha var: 2002 seçimleri öncesinde ve sonrasında söylenenler. O zamanlar deniyordu ki; "İktidar olurlar ama muktedir olamazlar..."
Yani, "ehliyetleri tam değil... Mayınlı arazilere giremezler, devlet kurumları üzerinde otorite kuramazlar. Hele cumhurbaşkanlığı makamı... Yakınından bile geçemezler. Çankaya, Atatürk'ün makamı, Erdoğan oraya oturamaz..."
Bunlar şu veya bu tonda hep söylendi. "Şimdi Erdoğan'ın aday olmaması, parti içinden eşi türbanlı olmayan, liberal kesimlerce de benimsenebilecek bir ismin aday gösterilmesi, bu sözleri, bu yargıları haklı çıkarmayacak mı? Bu durumu parti tabanına, seçmenine nasıl izah edecek?"
Erdoğan ve kurmayları, geleceğe dönük hesap yaparken bu tür yargıları ve kaygıları da elbette dikkate alıyorlar.
Kurşukusuz AKP içinde yaşanabilecek olası gelişmeleri de...
Kriz korkusu
Özetle Erdoğan'ın Çankaya'yı istediğine, hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğuna hiç kuşku yok. Muhalefet itiraz ediyor, belirli çevreler tepki gösteriyor diye Erdoğan'ın bu hedeften dönmeyeceğine de kesin gözüyle bakıyor AKP kurmayları. Yine de bir "ama"sı var kurmaylarının...
Türkiye çok büyük bir gerilimin, krizin içine girerse, parlamento içinden ve parlamento dışından yapılacak tahrikler toplumu çok sert bir kutuplaşmaya sürükler mi, rejim sıkıntısı doğar mı?
İşte Erdoğan'ın tek tereddüdü bu noktada.
Bu tereddüt nedeniyle şimdilik net bir tavır belli etmiyor.
Özal stratejisi
Turgut Özal'ın 1989'da izlediği stratejiyi uyguluyor. O zaman da Özal'la ilgili benzer iddialar dile getirilmiş, benzer sıkıntılar ifade edilmişti. "Toplumda gerilim doğar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde sıkıntı doğar, asker istemez. Ayrıca Özal bir dönem daha başbakan olarak icranın başında kalarak programını uygulamak ister" denilmiş, Özal da son ana kadar renk vermemişti. Ama günü geldiğinde aday oldu ve bütün tepkilere, muhalefete rağmen partisinin oylarıyla Çankaya'ya çıktı.
Şimdi de Erdoğan'ın aynı stratejiyi izlemekte olduğu ifade ediliyor.
Fakat yine de bir ihtiyat payı bırakıyor kurmayları. Dün Erdoğan'a yakın bazı önemli isimlerle konuştum. Hemen hepsinin söylediklerinin özeti şu:
"Hedefinin Çankaya olduğu belli. Ancak bu konuyu bizlerle hiç konuşmadı. Abdullah Gül ile dahi konuştuğunu sanmıyoruz. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olmak isteyecektir ama kavgayla gürültüyle değil, uzlaşmayla bunun olmasını isteyecektir. Hem Meclis içi, hem de toplumsal uzlaşma arayacaktır. Son ana kadar da bu yolda adım adım gidecektir. Ancak, gerçekten ülkede ciddi bir kriz çıkması ihtimalinin çok yüksek olduğunu görürse o zaman B planına döner, geri adım atabilir..."
'Muhtar değil cumhurbaşkanı bile olabilir...'
Hem Başbakan Erdoğan'ın hem de kurmaylarının en fazla canını sıkan, kızdıran yargı ve yorum şu: "Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı, aday olursa rejim sıkıntısı doğar..."
"Niye olamasın?" diye soruyor konuştuğumuz bir AKP kurmayı ve şunları söylüyor:
"Tayyip Bey 1998'de yargılandığı 'şiir davası'nda eski ceza kanununun 312. maddesinden mahkum olup cezası Yargıtay'ca da onaylandıktan sonra ömür boyu siyasi yasaklı hale gelmişti. Artık 'siyaset yapamaz, siyasi hayatı bitti' deniyordu. Hatta bugün VATAN'ı çıkaran kadronunun yönettiği o günkü SABAH gazetesi haber yapmıştı 'Muhtar bile olamaz' diye. Ama Tayyip Erdoğan bugün Başbakan. O nedenle kimse 'Cumhurbaşkanı olamaz' demesin, bakarsınız bir yıl sonra da cumhurbaşkanı olur..."
Bilal Çetin / Vatan
////////////////////////////////////////////
“Git yiğidim sultanlık beratını al da gel”
338 le Yola çıktı
Tayip Erdoğan’ın “şiir bahanesiyle” yolunu kapatanlar, başarılı olamayıp
zirveye yükselme yolunda sürekli artan hareket;
TBMM’de Anayasa değişikliğinin maddelere geçilmesi 338 ile kabul edilerek yeni bir merhaleye geçti.
zirveye yükselme yolunda sürekli artan hareket;
TBMM’de Anayasa değişikliğinin maddelere geçilmesi 338 ile kabul edilerek yeni bir merhaleye geçti.
Bilindiği gibi Tayyip Erdoğan, yukarıda verilen şiir gerekçe gösterilerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından düşmüş sayılarak10 ay hapse mahkum olup, Pınarhisar Cezaevi’nde 4 ay yattığı hapse girdi.
O gün”Muhtar Bile olamaz” manşetleri atılmış..
Bu gün Tayyip Erdğan Hükümetlerinde çeşitli makamları işgal eden Cemil Çiçek ,“İmam -Hatiplilerin polis yapılmadığı memlekette Erdoğan’ı Başbakan yapmazlar” fetvasını veriyordu.
Biz de ..
Hiçbir yayıncının kitaplaştırmaya cesaret edemediği, ancak sanal dünya imkanlarıyla yayına sunduğumuz “28 Şubat Türküsü”nde
Hapse girdiği gün, şöyle demişiz.:
Bu gün Tayyip Erdğan Hükümetlerinde çeşitli makamları işgal eden Cemil Çiçek ,“İmam -Hatiplilerin polis yapılmadığı memlekette Erdoğan’ı Başbakan yapmazlar” fetvasını veriyordu.
Biz de ..
Hiçbir yayıncının kitaplaştırmaya cesaret edemediği, ancak sanal dünya imkanlarıyla yayına sunduğumuz “28 Şubat Türküsü”nde
Hapse girdiği gün, şöyle demişiz.:
"PİŞ" DE GEL!
“Bu şarkı burda bitmez”
"PİŞ" DE GEL
Saltanat ne yüce olsa; halka inmek
Fazilettir, erdemdir; halkla birlik
Marifet, halk içinde Hak’la olmak
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Saltanat ne yüce olsa; halka inmek
Fazilettir, erdemdir; halkla birlik
Marifet, halk içinde Hak’la olmak
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Uzaklaş; biraz ahbab, yarandan
Silkin; fani dünyanın varından
Korkun olmasın; hiç yarınından
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Silkin; fani dünyanın varından
Korkun olmasın; hiç yarınından
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Git gör; asıl karanlıklar neresi?
Neden millete terslik, gönül karası?
Geçer zaman; ne ki, iki direk arası
Git yiğidim; bekliyorlar ‘’piş’’ de gel
Neden millete terslik, gönül karası?
Geçer zaman; ne ki, iki direk arası
Git yiğidim; bekliyorlar ‘’piş’’ de gel
Nice sultanlar; daha önce hapse girdiler
Çok mazlumlar; maksuduna orda erdiler
Mülkün; emanet olduğunu orda gördüler
Git yiğidim sultanlık beratını al da gel
26 Mart 1999 Cuma
Çok mazlumlar; maksuduna orda erdiler
Mülkün; emanet olduğunu orda gördüler
Git yiğidim sultanlık beratını al da gel
26 Mart 1999 Cuma