Adını,
kavaklara astım
İlan ettim, aşkımı
tomurcuk açsın
yaprak yaprak
Büyüsün diye..
sevgimi,
hayalimi,
düşümü
kalbimdekini...
...
Yaprak yaprak..
Unutur muyum..
Unutsan da
Kalır kavak, üstünde
Yaşar dibinde..
..
haberin olmasa da
Adın.....
Adım kalsın
Hiç bilmeyen görsün
belki geçersin
...........çocuklarınla
belki geçerin
........... çocuklarımla
yaşayalım yeniden
Gençlik hayalini
unutsak da
Taşısın..
Kavak, sırtında
hayalimiz uçsun;
yaprak yaprak
Essin rüzgar efil efil.
salınsın kavak .......
yine de kalsın adımız...
Bitmesin rüyamız..
söyleyemediklerimi..
taşısın zamana
taşısın ötelere.....
kalsın adın
kalsın adımız
kalsın hayalimiz......
.............
Harikalar diyarı/ Kepir Gölü
/////////////////////////////////
Necati Çavdar - Aşık Kerem- Kuru Kafa ve Kepir Gölü 'nden Harikalar Diyarı'na
Kuru Kafa
ve
KEPİR GÖLÜ
(Aşık Kerem Angara Harikalar Diyarı'nda )
Bir Hak dostu,
Hak dostu Emiryaman Hz. Makamında ki
Hak evinde iken bi şeyler işitir.
Kulak kabarttığın da sohbet ehli (Urhal ve ) neler söylediler, neler…
Ummadığı anda ummadığı bilgiye ulaşınca…
Önce çok çok şaşırır
Gör Mevla’nın işini..
Kimlere nereleri mekân eyler?..
Hali unutur, kimi
Kimi de asırlar öncesini söyler
Saklar alemden de ehline sırları ayan eyler..
Ve hadiseyi nakledip, açıkça beyan eyler..
Divane; sorar, araştırır, toparlar..
Urhal der ki eski köy odasında küçük kitap(cönk) okurlardı. Odamızda Kaç kere okunan o kitap da yazıyordu, oradan itmiştim..
Kerem’i rahmetle anıp,
Unutulmasın, kayda girsin diye
Vaziyeti şöyle kelam eyler:
Bu gün Engürü denen yerde Harikalar Diyarı diye namlanan bir seyrangâh vardır.
Angara – Ayaş yolu üzerinde Emiryaman mıntıkası ile Zir vadisi arasında bulunan bu yer eskiden KEPİR GÖLÜ diye bilinirmiş.
Zira…
Baharın karların erimesiyle, Belören Dağı ve Suzuz tepelerinden çağlayıp gelen çukur alana dolarak bu gün “Angara çayı” yakın zamandakilerin “Engürü Çayı” dedikleri aslında Gümüş Dere’ye kavuşamayan sular; göl oluşturuyormuş. Kar ve yağmur sularının çevreden getirdiği çamurlar da bataklık haline gelip yaz kurağında suları buhar olup uçarken dibe çöken mil toprak çatır çatır çatlıyormuş.
O yüzden buraya ahali, KEPİR GÖLÜ der olmuşlar..
İsfahan beyinin oğlu, bir keşişin kızına aşık olur.
Aşkından yanan gence KEREM..
Kız da ASLI derler..
Kızın babası Keşiş, kızını Müslüman bey oğlu Kerem’e vermeye niyetli değildir.
Kızını Kerem’den sürekli kaçırır..
Uzun hikayedir.
İran… Azerbaycan… Anadolu içlerinde süren kovalamaca Halep’de son bulur..
Aşklarından yansalar da yine de yer yüzü mekânında Kerem ile Aslı kavuşamazlar.
Fakat… Hikâyeleri dilden dile ilden ile ulaşır gider.
…
Bu kovalamaca da derler ki Keşiş; Aslı’yı Engürü’ye götürdü.
O sırada Erzurum üzerinden Erzincan’a revan olan Kerem, Engürü yolunu tutar.
Ancak
Engürü’ye vardıklarında orada da bulamazlar.
Kerem’in dertli dertli çalıp, ah edeip inlemesine yürekleri dayanamayanlar “onlar çoktan Ayaş belini aşıp Ayaş’a ulaştı..” diye haber verirler..
Kerem, Ayaş’a Aslı’sına varmak üzere Engürü’den “Destur”, alır.
Engürü’den kalkan KEREM, bir konak sonrası Emiryaman menziline ulaşır.
Zir Vadisi ve Mürted ovasına varmadan KEPİR GÖLÜ, önüne çıkar.
Yol ve can arkadaşı Sofi (sufi) ile orada dinlemek için konaklarlar.
O sıra da henüz bahar olmalı ki göl sularla lebalep doludur.
Tatlı bir rüzgâr esintisiyle dalgalanan sular, bir kuru kafayı sal gibi bir oraya bir buraya taşırlar.
Bu hadise, KEREM’i teaccübe salar.
Ve Aslı derdinden çoktan HAK aşıklığını hak eden Kerem, sazı ele alır.
Yol boyu nice zorluk ve acayip olaylara şahit olan Sofi, şaşkın vaziyette hali izlerken bakalım KERM, kuru kafa ile neler konuşur?...
Aldı Kerem:
Bir sualim vardır haber ver bana
Sen de bu dünyada var mıydın kafa
Hayvan mıydın insan mıydın ne idin
Türlü meyvalardan yer miydin kafa
Ayrılmış çenesi dökülmüş dişi
yolunmuş kirpiği süzülmüş kaşı
Her daim böyledir Feleğin işi
Beş vakit namazı kıldın mı kafa
Bakmaz mısın alnındaki yazıya
Toprak dolmuş kulağına gözüne
Hiç uydun mu kör şeytanın işine
Helal diye haram yedin mi kafa
Aldı Kafa
Dinle imdi gelen geçen halimi
Bir zaman dünyada ben de var idim
Bir şah idim ben de kendi başıma
Bunca gariplere yadigâr idim
Aldı Kerem
Kafa şu dünyada sen de mert miydin
Dünya malı için bir aç kurt muydun
On beş yaşlarında bir yiğit miydin
Yoksa ak sakallı pir miydin kafa
Aldı Kafa
Bilmez idim ben malımın hesabın
Düşünmezdim hiç ahiret hesabın
Akibet nuş ettim ecel şarabın
Öldüğümde gayet ihtiyar idim
Aldı Kerem
Kafa şu dünyada iyi has mıydın
Dünya malı için kara pas mıydın
Yedirmez içirmez bir nekes miydin
Sofrası meydanda er miydin kafa
Aldı Kafa
Daim güvenirdim ben de şanıma
Ecel ahir kasdeyledi canıma
Bunca konuk el sunardı soframa
İşte ben böyle bir namidar idim
Aldı Kerem
Dertli Kerem ahu zarın arttırsın
Cümle müşkül işlerini bitirsin
Ne zamandan beri burda yatarsın
Bu dünyada ölmem der miydin kafa
Aldı Kafa
Ben kurukafayım burda oturdum
Senin müşkül işlerini bitirdim
Yüz on yıldır ben burada yatırdım
Ben de sencileyin aşikar idim
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02eEi36zhMZqA5U1D6B4dtjJbGWswnktNyFWNGgbDCzpTJK3LfVRXSALxWQYajEdnyl?notif_id=1673038989766893¬if_t=feedback_reaction_generic&ref=notif
...........................: