17 Mayıs 2020 Pazar

TÜMÜLÜS





TÜMÜLÜS...!

Sıkıştırmışlar

Darma dağın olup yığınlar

Kendi kabuklarına çekilmişler

Duyardık ama

Bilemez, anlayamazdık..

Bilmediğimiz anların, rüyalarını görürdük.

Zaruret mi de

Gereklilik mi

Her birimizi ayrı ayrı, birleştiriyor.

Var olduğumuzun müjdesini alır gibi..

Yeniden .

Terk edip tefrikaları, ayrılıklardan gececek

Tam da yeniden ayyağa kalkacak

Tevfik pınarından kana kana içecek

.......

Unuttuğumuz, unutulduğunu sandığımız diyarlardan

Gönül coğrafyamız,  işgaldeki ortak vatandan

Afrika, avrupa Ata yurdu Ortaasyadan

Yanımda iki genç Türkistanlı

Düşündürüyor, Taşkent, Kaşgar, buhara

Ne zaman ya Rap çıkacağız hep birlikte bahara

Belli hallerinden ekmek peşindeler

Arıyorlar, Haktan ihsan edeceklerini

Düşünürler mi memleklerine  gideceklerini

Belli mi ola, ne, nasıl edeceklerini

Hallerinden anlaşılıyor,gariplik içinde

Her şartta, mutlak hakime secde edeceklerini

Her hale sabredip , şüktedeceklerini

..............

Biraz önce ... AŞTi ortasında kalabalıklar içinde

Tüm servetini doldurmuş  tekerlekli bavulana

Kendi olmuş, hedefi belli eda ile  yürüyordu

Kim bilir hangi hülyalar kuruyordu

Gelip durmuş edeple, “Kabe” diye mihrabın karşısına

Şu yüreğinde ki nur yüzüne aksetmiş siyahi

Belki Sudan belkide Afrika ortasından

Belli , bilerek geziyor alemi

Hapsettiği bilgisayar  çantasından

..............

Türkistan Sudanlı 

Gözden akan iki damla yaş

Nur için de

Dar içinde

 

..............

Geçmiş medeniyetler

...............

Mübeşşiran

Ve esile

...............

Kurtarır inşallah akan iki damla yaş

Aşkın şarabını içerek

Seyredip alemi kendinden geçerek

................

Taht kurup , kralların yurduna

Kabir yarışında kim ileri kim geri

...............

Aynı yaştayız ancak geliismiz sıralı

Hakkın istediği Kudret , böyle dizmiş

Zamanı verip   ileri geri

Çağıracak hepimiz  aynı anda “gelin beri”

Gör, yer ne, Zaman ne getirir

Hak katında bir lahza amma

Büyü küçüğü aynı ana yetirir

O günbu gün bekliyoruz kıyameti

Şu alemin direği yok sanma

Nice gzili sır saklar

Acı da gider toku da

Aynı anda toplanmışız

Hz. Nuhun torunuyuz amma

İsa’dan üçbin yaş büyüğüm

 

................

İlmin alıcısı neden az deme,
İlim kısa yoldan zengin etmiyor.
Tok gözlü razıdır bir küçük eve,
Aç gözlüye üç beşşehir yetmiyor !!!
____________________________Abdurrahim KARAKOÇ

:::::::::::::::::::

İmrenir mi  depdebesine, hızına

Şu umursamadan geçip giden

Sultanın; endamına , boyuna

Nereye gidiyorsun

Kimi, niçin dert ediyorsun

Ben de sizin gibiydim

İhtiyarladım, belim büküldü

Saçıldı ameller; hepsi döküldü

Şu tümülüslerin en ihtişamlısı, büyüktü

Diğerleri arkada, yanda, arkadaşım karşıda

 

Hep aynı; koşar,  ay ve güneş

Zaman, ikisnin ölümüne eş

..........

Kim bilir ne hazırlık yapmış o güne

Çanağı çömleği almış böğrüne

Üstüne yıdırmış koca  toprağı ki biline

Üstünde İtler enikliyor, altındaki kime ne?

.............................

Yıldızlar gibi dağılmız onca ada

Sularını içtiğin ege

 

Yazın yıkandığın Karadeniz

Kışın çimdiğin Akdeniz 

....

İbrahim ethem gibi tahtan geçen

nice sultanlığı kullukta seçenler gördüm

Halk içinde aşağı, hak katında yüksekte

Yeryüzünde  nice  insanlar gördüm

.................

Nice  kar kış boran

Zoru rahmete yoran

Aradığını çilede bulan

Bulduğunu, olmaya veren

Ağlasada ,...........gülen

Niceler gördüm

Perişan haller

Her iyiyi kendinden beller

Olur olmaz demez eller

Yalanı talanı hak bilen gördüm

Tehlike

Alkış ve ihanet ikisde bir birine  eş

Biri içerden

Diğeri dışardan yer

Alkış, seni senden alıp

Benliğini sarıp

Alır götürür,  hayattanBaşka dünyalara

İhanet, dıştan yaralar.

Her ikisnde de yersin hançeri..

Mesele ölçüyü tutmakta...

İla ölçü, tebir ve akıl..

Hsiler güzel amma, hakikat sanma

Alkış ve ihanet ; bir birinden ayırma

.............

Gülemezsin

Acıları içine akıtıp İki damla yaş dökemezsin

........

Ölürdü genci kundağında bebeler

Gezerid burnu yeree değen dedeler

Aldandık, bitmez sanıp önümüzde  seneler 

Uçup gitti seneler, yıllar

::::::::::::::::::::::::::

Adaletle hükmetmedik

Kendimize  göre  hukuk uydurduk

Karıncanın da hakkı var diymedik

Hesabı, varmış bilemedik

::::::::::::::::::::

Atlarımız vardı uup giden dört nala

Tamah ettik  süslü binitlere  ölen mala

İşte sarayım, bakın şu hele

Gitsinler, uçtuğunu zanetsinler

Ytişirler mi Hızıra?

Hızır kendimi gelir, huzura

Geiren getirir

isterse  tez zamanda yetirir

Aatlarımız, bineklerimiz vasıta.

 kendinden bilme, sahibinden iste

düze çıkarır elbet kalsan karda kışta

::::::::::::::::::::::::::::

Türlü türlü Dil bilen adem

Kaç türlü yol bilen adem

halleri hale yorup

K endi ne bilmeyen adem

::::::::::::::::::::

Kurulmuş düzen, kalmak olmaz

Çağırınca mutlak hakikat

Ne yapsan elde değil Gitmemek olmaz.

Çöker nazenin  bedenin  çare bulunmaz.

Uzaktan  bakarsın

İç geçirir yürek yakarsın

gezdiğin

Mor sümbüllü dağları

Geçince gençlik çağları

Gel etsede hoş kokulu bağları

Varmaya  derman bulunmaz.

 

:::::::::::::::::::::::

Bülbül gül dalında ediyorken feryat

Sanıyorsun  ediyor yar ile sohbet

Kalabalıklar içinde

Düğünlerde ağladığın gibi

Görenin güldüğünü sandığı gibi

Halkın içinde Hak’da  kal

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

 Verilen sırrı Söyleme

 

:::::::::::::::::::::

Güllüğzünde hak sırrına eren

Kabe de aynel kaın gören

 Haram lokmaya bakmayan baban

Yanyayı,işkodrayı Balkanı

Selanikten çıkp

Çanakkalede  çağlayan alkanı

“Goağamilliye”de şaha kalkanı

Yaşayıp göeren

Buzları kırıp abdesti alan

Sırlarını sır eden  deden

Sakın hali söyleme.

Verilen emanet..Seyreyle ne oluyor

An an  hülyalar hakikat oluyor

Vakit tamam, zaman doluyor

Hadine ulaştın, haddi aşma

Boş bozğalık edip yoldan; şaşma

:::::::::::::::::::::::::

Kazdılar derin derin

Atılar yerin serin

::::::::::::::::::::::::::::::::

 

Verir idik üç beş pul

Sandık alem bize kul

 

Düştük dermansız derde

Varlığımız vardı  serde

 

Bilen gelsin, bilen gelsin

Dermanını bilen gelsin,

Dedik , buyruk bildiler

Meğer ömür iki nefes arası

Bize de geldi sırası

Gelen gitti gün arası

Sizde şimdi sırası..

Kurtarmıyor, kan irin parası

Anlıyorsun ! Dökülünce  pası

İnsan kalmak, insanın hası

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

........................

/////////////////////////

Olimpus tapınağını kopya

Angaraya kondurmuşlar ya

 

Üstüne tonluk taş bindirip, MOZELE

Ezelden ebede nasıl  kala, nere uzana

Yatarlar; kuzu kuzu koyun koyuna

Bilinmiyor;Hangi Kral, adı ne?

Bilinne şu ki

Kamal ile  yatarlar koyun koyuna

 

....

 

Kimi zaman  olur, dört koldan

Akar insanlar   her biri bir yerden

Kendilerini halktan ayrıcalıklı  sandıkları

İnsanların  tazimle  önünde eğildikleri

Geçerler; kontrollü  Aslanlı yoldan

Başları  önde,  kopmuşlar gibi dünyadan

Görende zananeder; gidilene  saygıdan

Tökezlenip, düşmemek için; korkudan

Kaderin cilvesimi alta yatana saygıdan

Düşünmeden geçmişi, ana  kaygıdan

Bilmezler ki , geçtiği yol mezar üstüdür

Bastıkalrı taşlar; kimin büstüdür

Kader mi, cilvemi bilmemki ne hal

Kaç krala mesken olmuş sevdiği  MAHAL

Hangi kral ile şimdi  uzanmış boylu  boyuna

Dinlerlermi birlikte akan derenin türküüsnü

Yürürler, saygı içabı sesizce

Dinlerler mi  kirazlı derenin  çığıltısını

Kulak verseler elbet duyacaklar

yer altından gelen uğultusunu

inanmazlar sağlar bile, mazgallardan akseden çağıltısını

.......

Halk içinde dimdik kazık yutmuş gibi kibrinden

Zaman ötesi haber dinlergibisnden

Gerdan kırıp sesizce

Yürürler .Yürürler..

yolu zamana dürereler

Altıdaki seri üstünde

Nice ülkeler; sahip kimi maraşal  kimi serdar

......

Her bir alem.Düşünceler farklı farklı

Kimi putuna varmışcasına memun mesut

Kimi de şu tören bitse de sona erse zulmet

Kimi katılır severek ki mi de bulur  bir  zaruret

....

 

...............

Şu işe  bak.Ne  tecelli, acep

Ne getirir..?  Kimden, icad

Zaman uzun, bilinmez an

Her ikiis de aynı insan aynı can

Benzerlik şaşılacak

Alta Nudel aynı eski Tümülüs

Cenazeler aşağıda odaya indirilmiş

Üste fark yenide üste   taşlar bindirilmiş.

Eskiis yeniisi aynı halde

Yatırmışlar aynı tip kabre

 Yukardaki  varlığındaki kibre 

Dinlerler mi ola  Kirazlı dere şarkısını

Kendilerinden çok öncenin hikayesini..

Ölçüp biçip tasarlamaışlar

Birini kazıyıp  son geleni de yatırmışlar

İkisinde de aynı hesap

Bilinecekler, unutulmayacaklar hep

Arzu ederler şura güzel, beni buraya yatır

Emir olur, buyruk hatır

Divane söyler, yazar iki satır

................

Zannederlerki hiç yoktu, kader

Hüznünü döküp, yer altından gider

....

Dinlerler mi ahu zarı

Öncesini , yaşatılan  her anı 

Ne yaşamışlar, ne murat almışlar

Nice çile nece meşakkat

Toprak, olmuş, bedenler

Sağlara kalmış, bir ibret

Hakikatde  başlangıç, anı  aynı

Halik, gelişimizi koymuş sıraya

Kim olsa kalmıyor dünyaya

Mümkün değil gidecek, gelen

Şan , şöhret, mevki hepsi yalan

İspatı ki; seri  şu ayaklar altında kalan

Kendini yer yüzünün hakimi sanan

Yürüdü üstünde nicleleri yürüdü

Yer yüzü kaç han, kaç sultan gördü

Sanmayın sadece garip, geda  öldü

Aşaıklara mesken, gariplere yuva 

Aha  şu yığıntı son sarayı oldu

Kim anlaya, kim göre kimler duya

Akıllı olun, ayklarınız altında işte saraylarız

Geleceksiniz huzura, ne olsa alaylarınız

.....................

Efkarım  ne gamım

evlularım  (arzularım) ne gam

Sanmayın , benim karım var

Kepdeydin Saye

Üç beş kuru paye

 OL Ol..ÖL:

Ol  deyince oldurur..

Öl deyince oldürür.

Yazınca Levhi kalemi

Selanikten alır

Nice memleketler gezdirir.

Avrupa, Asya..Afrika

Sahralara atar, cihan gezdirir.

Çağırınca Isız Angara...

Yedin bin yıl öncesinde kini buldurur

Alem bir alem kimi kime buldurur.

Kimin ağlatır kimini güldürür

Önce geleni sonrakine güldürür..

Hal aynı kalmaz zaman durmaz

Kalden hale koyar bir karar kılmaz..

Kara toprak  eder, sarar sinesine

İstemezsen de buldurur seni

...............

Aşkına ereni  elbet güldürür

Divane ye bu hal üzre bildirir

..................................

Kaçarcasına terkedilip

Halep, Şam ,Kudüs

KAMAL’a  kabir oldu Tümülüs

::::::::::::

Yapılan ne , olan ne

İstenen ne varılan ne

Akıl ermez, sırrı verene

Söylüyor; “Elif pınarın akan badeyi

Birer birer sunar saki” “Deli”  Sefai

“Dağları gezerdim şimdi yorgunum

Bin güzel içinde  Bir’e vurgunum

Kim galmış dünya da baki Erenler”

Hakikat bu, hep söylüyor bilenler..

..............

O, “ol” demeden  olmuyor

Alem,  vazifede; her  an  dönüyor

Durdurdurmaya yeltenme, durmuyor

 

Kudret elimizde sandık

Gaz verdi, üç beş zındık

Ferman, edip gönderdik buyruk

Ezanlar, sustu okumak yasak

Kaldıracağız, mutlak  Yadı

Laiklik, gerekçe kılıfın adı

Şu ayak ucuna kıvrılan İsmetyol

Hız verdi, sürdü saltanat

Utanıp  yol verdi geldi, kanaat

 

Tuhaftır  dünyanın hali

İZİMden ayrılmazdı; Karadayı

Zulumse zulum..

Dinletiyor İlahi Sedayı

Şimdi başımda  her daim

Anladım kudret onda Allah bir

Banttan okuyorlar Allahü Ekber

Tutmadı. Çürüdü  bin bir bühtan

Halk isterse  Gelir;  kudretli Sultan

Vakit, ne  ne zaman acaba?

Zaman..!  Nelere  gebe

Aydınlık doğurur elbet her gece.

Minareler, dikilir, vakti gelince

Şahadetleri ilan eder,  yerli yerince

//////////////////////////////////

Her canı  bunaltan, basınca sıcaklar
Ayaş belinden (AbdülSELAM’dan) koşarcasına rüzgar

Kavuşmak için Hüseyin Gazi Dağına

Bazen de Çal Dağından Belen Dağı’na

Seksek  oynarcasına ovadaki tepelerden

Atlayıp bir bir  Kaleyi yalayıp geçer

Serin esintiler;  istediği vadiyi seçer

////////////////////////////

 

Şu yer  hatırlattı birden

Filim şerid sanki geçen

Hükmederdi bölgeye Başkan m. Vuran

Ezilirdi gariban, kendi halinde duran

gelmişlerdi halkın arzusuyla

Maksat halka hizmet

Kapanırdı yüzüne gariplerin

Güçlüye açılan kaplara inat

 

Bir zamanlar zulmedip saltanat sürerdi Erkanur

Burnundan kıl aldırmazlar

 sanırsı mutlak sultan

İnsandı elbet enişte Aryal

Mahkum emre, çaresiz halde

Felek vurdu tokat,vuran hapisde

Tarumar oldu yapı

Soğu aldı çantacı Halil, Dikmende

Boynu bükük, eski günlerin derdinde

............

Yeşile hasret vadilere  Kuleler kuleler,

Çok tan atılmış kara yönelik  temeller  

Belediye önünü derin mi derin eşiyorlar

Rant uğruna Angaranın yüreğini deşiyorlar

 

//////////////////////////

Nedir bu sevda  sarayına

Belki bilseydin ;  en mutsuz sanılan zamanda

“Git yiğidim sultalık beratını al” dediğimizi.

Allah, kortusn..üç kuruşa kul edermiydin sarayına

 

 

Çevresini sarmış, minareler   kubeler

Başında

 

Ezanlar okunuyor, Allah; Bir

Bilirmiydi  Tümülüs

.............

Hesaba katmılar mı bilmem

Nerede Marmara köşkü ,

Serinleten havuz..

 Aranıyor, komşusu  karadeniz

........

Çevresi dolu Tümülüs

Yok edildi bir Gecede  koca stat

Lazımsa Al sana hediye iki kral

Karşısında  ve ilerde en  Büyük tümülüs

İleride çevresinde  efil efil esen yellerle

Hatıramızdan silinmez

Dalgalanıp oynaşan altın  başaklar.

Çevresinde tur attığımız demetdeki tümülüs

 

////////////////////////

NATO, Jenırılları..

NATO Jenerali ÖZDİLEK

Komşumuzdu Mirzahan’dan

İş- Bankası  önde idi.Biz yandan

 

Dedi anamın tv bozuk haydi gidek

Karşımızda,  “jenırıl”Farhri özdilek

 

Hakikaten can idi Ercan

Sığınmışlar kalınca;  milcan

Hala   çekiyor  baba acısı

Öğreniyoruz ki, övey  babası

tanıdık zalimi acep ne edek

dedi, hazırım istersen çırak

tornavida, pense  taklavat

Her takım var,elimde 

Kuvet bitti, hapisdeyim evimde

Ne tesadüf komşu frik kral mezarlığı

Mahallenin ismini vermişler  ETİ

Nasiı kirletirlerdi  Cumhuriyeti

Olmaz yıldırım, alpaslan;Kal gelirdi

Elbet çağdaş değildi,

Olsada  emrinde tümüyle Cihan

uzmaz zihniyet, uzak dursun Timur han 

TÜMÜLÜS...

Her alanda ve her yerde baskın yedik..

Dardayız, sanki uzak diyardayız..

Yok. Yürekler hoplatan Tümur han

Gelir miki Muhteşem Süleyman

Çağı..  geçtik Islakalıp

Kimi ben, kimi sen deyip

Zira Yıldırımlar, hançer yedi

Başımızı dik tutan

Kazan

Kaçar hanlığı, Osmanlı babür şahlığını kurban verdik.

Umarız gece sabaha döner

Şu üstümüzdeki zulumet biter

Müjde midir ?

Tümülüler içine konan/kondurulan  köşkler

 

Dünü görüp..

Bu günü yaşayıp

Geleceğe geçtim

Yaşadım, seyreyledim

Elbet bunda bir iş var

Bu günün türküüsnü yarına söyledim

Kısık sesle;

Hakkı söyleyip

Çığlık attım zamana ..

//////////////////////////////////

::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Neceleri külhan beyi

Bitti nesebi, kesildi soyu

Yaparlardı düğün bayram

Unutuldu depdebesi toyu

Hepimizi  pakladı üç arşın kuyu

Hani nerde konları tepemde gezen dükü Balgat

Adı galmış yadigar sanırlar ki bi semt

Ötede çiftliğine de ali bey

Kavgaya tutuşurlardı, neyse sınır dediğin şey

Güç ülerin hükümdarlık alanı

Söylerlerçokça   süslü yalanı

Garipler üzerinden yaparlar talanı

Düşünmezler; yeraltında haşereyi çıyanı

Ne kadar korunsanda er geç yapıyorlar talanı

Git işine gitl

İnsanın bir birini boğaladığı boş işler

Gelip, bir kaç kurt beynini dşler

Fayda  vermiyor para pul

Sen illa da iyi kul ol

Yok başka çıkar yol

İşte halim, bana sor

Zulumler acı verir unutulmaz

Aelet, bereketlidir kaybolmaz

...............................................

Halkın; çok Kıymetlisiydik 

Kim bilir belkide  öyle sanardık

Görmeylidin; yapılan törenlerimiz

Zaman  viran etti  saraylarımızı

Ne adımız kaldı ne de tyadımız

Ne de duyulur, çektiğimzi acı feryadımız

Zaman zaman üstümüzde gezer biraz merak

Sökerler  ciğerimiz, çıkarırlar bir kaç kap çanak

İşlerinde  yaramaz,  söylerler antik

Koyarlar müzelere,

belki

Alınır  ibret..

Kime niyet , kime kısmet

Gidiyor ömür geçiyor zaman,  ne acı

Bırakmıyor sarayı, diz çöktüren tacı

Teslimiyet.. Sabır...  Şükür, derdin  ilacı

.............

Yürü derdim, yürürdü millet

Arkamda sayısız ordu, büyük azmet

Sanardım elimde; tükenmez kutret.!

İşte son sarayım,  alınırsa ibret

Bekliyoruz, ne zaman kopar kıyamet

İzliyoruz, Dizi dizi gelip geçenleri

Kuyular kazıp, bir birini biçenleri

Hak ve zulmeti seçenleri...

...........................

Ne  eğil, ne de yanlışa sap

Güçünün yettğini,  işini yap

Kaç yaşasan sonunda ölüm var

Neyi varsa  kurtarmıyor, sonu zar

Bırakıp gidiyor, olsa  hükümdar

..............

Sanma sonsuz cihan  var

Alemler içinde nokta kadar

Var. Var varı  var eden var

Olan yok olur san ma,

 her daim halk eden var

Şatafatlı gösterişe kanma

...........

Şeyhlikten Şahlığa  geçen hatayiye sor

Cihan benim olur sandı,

kırkına varmadan buldu son

Git Timurhan türbesinde dur

İskender de kullar içinde bir kul

Süleyman adaletle buldu yol

Boşu arama sen hep Var’ı bul

Olma Olma hiç olma

Boş işlere bedenini beynini yorma

Üstüne  düşmeyeni meraklanıp sorma

Senin olmayanKusurları, boşver görme

Başkasına yasak, kendine hak bilme

Doğruyu bulduktan sonra azanlardan

 Niğmeti bulduktan sonra sapanlardan

 

...................

Hangi yol olsa O’na gider

Kim olsan hep ona gider

Kurulur Mizan, Divan’e gider

 

////////////////////////////////

Kime ne desin kime söylesin

Neler anlatır;  şu TÜMÜLÜS...!

Nice geçti  zulum çağları

Esir edien ovaları, yüce dağları

Koruk olmadan bozulan bağları

kaldırmadan gasp edilen harmanı

Koparılırdı anasından oğlan kız

 Alınırdı mal mülk yolunmadan  kaz

Koparılan  aşklar.Talan edilen,  sevdalar..

Kalpleri kırık, gözler yaşlı   nazlı yar

Garibanlar, saklanır  kaçardı diyar diyor

Bitmez, Zulüm..  acıyla geçen onca   ömür

Masuru çekerler, dünyayaı ederler; dar

Kılıç onda.. Adaletten  ayrılınca hükümdar

...............................

Haber; getirenseher yelleri

Gidip gelinen onca elleri

Ruhuna hükmeden tatlı dilleri

Yaşadım say, ele söyleme

 

Sevilen sevdiğine erince

 

Hoş bir zaman 

O; rüyanda  gelince

Bilinmezi, haber verince

Bilen,  bilir sırrı; söyleme

 

Her yarani yar bilipde

Emeneti,  faş eyleme

Hatır  diye  ele söyleme

 

Toz deyip, zerre sayma

               Bulaştırma

Gider kulaklara

Ddili

Sukut altın ola

Sözü  dolaştırma

.........................

Dünya senin olsa, yine dar

Neye sahipsin, neyin var

Yarlar ötesi sahibi Yar

Hürüyet O’nda Allah, var

........................

Mal mülk dünya

Zaman, mekan

Boş mu Bırakır

Yaratanı,  Mevla

 

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Nelere kadir, Hz. Yezdan

Açılır . olur  koskoca meydan

Çağlar boyu hep batıya  giden

Şahidi; Hilalin ortasında yıldız

Putlar yıkılıp,  olunca dümdüz

Hürriyete kavuşur Namazgah

Müminlere olur Secdegah 

Bulunur belki dua eden, aradan

Kızılbey, karacabey, karyağdı sultan

Kabul eder de yüce Yaradan

Hatırına azabın hafifler

:::::::::::::::::::::::

Şu  çimenler üstündeki kimin göz yaşı

Sis  çöküp, Karlar kaplıyor dağı ile taşı

Kim ne için kime neyin savaşı

Zehir ederler Tatlı ekmeği aşı

Çağlar boyu nice harebeler

Kaç defa  verirler kara haberler

::::::::::::::::::::::::::::::

Hangi halde olsan Hakkı unutma sakın

Sen uzak olsan da –O’sana yakın

Gaflete düşük uzakta sanma-

Görünüşe aldanıp,  şeytana kanma

 

:::::::::::::::::::::::::::::
gidiyorlar, her birinde bir niyet

Ne büyük çaba  ne büyük dert

Şu garibanda büyük teslimiyet!

İşte huzur,  işte  keyfiyet

::::::::::::::::::::::

Diyorlar adres Konya yolu

Bilirmi uçup giden şu yolcu

Ne çilelere şahit

Ncelerine uğrak , geçer yolu

Denİzlerle kuşatılan sağı solu

Kaç kez boşalıp dolan Anadolu

:::::::::::::::

İster genç ol ister çık yüzün üstüne

Tutmuyor dizler,  düşünce  sırtın üstüne

 kapaklanırsın yüzün üstüne

::::::::::::::::::::::::::

Görüp halimi, “Dünya boşmuş” dediler

Koşup işlerine, bir birini yediler

......................

Bizde Çok koştuk, çok yorulduk

Vadedilen hakikati gördük

Siz de yakında geleceksiniz.

Vadedilenin sizde bileceksiniz

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Benzersin  daldan kapan yaprağa

Yapıştırırlar hemen kara toprağa

Ne bey derler nede ağa

Tek fark üstüne dikilen kaya

.................................

Yalan atma doğru üstüne

Söz söyleme doğru üstüne

Koyarlar kızgın közün üstüne.

................................

Bilmesinler neye ağlayıp güldüğünü

Kalabalık içinde zikret

Her daim Hakkı Fikret

İstersen almayı murat

Murat orda değil burdaymış

Aldığın değil verdiğin, karmış

Varmı bak dünyada kalmış

İster yüz ister bin yaşa

Gelir ölüm her diri başa  

Yaptığın kar, yıktığın boşa

.................

Sen çek bin bir zahmet

Boşa, bilinmez ise kıymet

................

Hani, Zaloğlu mu  kaldı

Nerde Süleyman tahtı

Taç mahal,  kime haktı

Seyreyle Babürün bahtı

Şah cihan’a zindandan baktı

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Önünün belli sonunun, belirsiz

Ne uzatır ne de  kısaltırız

Yol; İnce çizgi Gelir,  gideriz

:::::::::::::::::::::::::
Gelinir mi, elin boş yüzün kara

Ölçerler boyun, çıkarsın dara

Dalma boş yere, alırsın yara

Yoku boş ver, koş sen vara

..............................

Ne bitmez arzum vardı

Yollarda izim vardı

Ne oldu, anlık oldu

Hevesler yalan oldu

Diyecek sözüm kaldı

İşlerim yarım kaldı

Hayaller zora vardı

Nefes,  bitti,  bir anda

::::::::::::::

Sor.

Mecnun gibi gurbet illerde

ümitsiz aşk peşinde koşana sor

sor, kendi aleminde taşana sor

...................

Deniz gibi ayaklarına serilen

 yökyüzü gibi yoluna düzülen

çimenler gibi  sevgiyle sarılan

çiçekler gibi huzur  veren

Dağlar gibi  yanında  duran

Hoş. Harca ömrü Hoş diye koş

hepsi boş, handa boş hancıda boş

:::::::::::::::::::::::::::::::::     

En sevdiğin kendi için ağıt yakıyor

Kalmıyor tanıyan unutulup, gidiyor

  Meraklısı merakından bakıyor

Ne güçlü yapsan yaptırsan zaman geçiyor

Sel zelzele ya da biri  çıkarı için  yıkıyor

Nasibinde var ise üstünde otlar bitiyor

 Ağaç çıkıp meyve için   çiçek açıyor

Yuva kururan kuşlar  sevgi şakıyor

:::::::::::::::::::

ALİ ASLAN (FEVZULLAH)

Döküldü dört bir yandan

Bir oldu doldu meydan

Sır oldu kevni mekan

Gücü yettince onca insan

Hep birlik  Tevhid,  beyan

Dör  kitabın hükmü ayan

Allahü ekber. Allahü Ekber

 

Genelkurmay önünde

Şaşırıp hale.

Bakıp mahşeri kalabalığa

Bir genç soruyor,

“Ağbi  kadar çok  muyduk

Peki neden iktidar olmadık.

“Bu  milletin kıyamıdır”

Hakka gönülden selamıdır

Zalimlere haykırdığı beyanıdır

Hep böyle olur, Hakkı kaykırmaya

İmkan bulur, zalime korku salmaya

Gönüllere su serpip , umut   vermeye

Kendine uzak, kendinden olana , mesaj  vermeye

 

Işıltılı hayal..

Irıltılı güç..İktidar..!

Her kula nasip değildir

Bunalar okuldur evlat

Yetişinler gidip başka yerde iş bulur

Belki oralarda iktidar olur.

Hakkın kanunu budur

İstediğine içra gücü verir

İstediğne başka şeyle görvlendirir

İktidar..

Olsa Hz.  Ali , Hüseyine olurdu

Edabali,Akşemsetini bulurdu

Belki, ilmi, ideali böyle korurdu

İktidar osaydı kötülükler, onu  bulurdu

İktidarın tabiiatı, zamlimlik, zulum olurdu

Mazlumlar kaçar,  ülkü  kaybolurdu

Böyle mefkure, temiz ideal olurdu

.................

Selam gönderir Muhammede

Tevhit çekilir, hal görünür

Rahman ve Rahim denilir

 

Allah, deyince lisanda

O an nur  görünür

Melekler,

Gidene yol görünür

Halka, ayanen

Sıratı müstakim görünür

Hz. Ademden  Hz.Muhamede  Bütün peygagamberan

İmana baş veren

Horasan pirleri

Anadolu  erenler

Gidilen 18 bin alem bilinir

Gelir şu diyar görünür

Sırrı alem

Gerçeğe bürünür

Vesie edilir Tevhide yürünür

Nasrun  minallah bilinir..

Balkan gazileri görünür

Aynı ruh olup, yürünür

Hepsi aynı donda bilinir

Şu halde  ayan görünür

Zalime korku mümine  ümit verilir

Uzak olan bile aynı halkaya girilir

Kötülükler; Nar görülür

İman dile gelir lisanda

Bütün evren insanda

Aynıyla görülür

Görüntü zahir olur, lisan  söyler

Adem baban gelen  zahir  olur.

Giden, gider de Halka başka görünür

Varılacak yer bilinir...

İnsan  ayrı gayrı değil

Tek ruh, aynı donda görünür..

 

Yürünür...

Sükunetle vakar içinde yürünür

Bin bir düşünce birliğe derilir   

Yollar farklı gibi olsada tek, yol olduğu bilinir

::::::::::::::::::::::::::::

BEŞEVLER

Okullar kapalı yapılıyor boykot

Geçlik  parça parça  tam gazda şidet

Hiç uğruna en sevdiğini vuruyor

Devlet, ya sesiz yada sağır duruyor

Okullar önünde gezen asker, kimi koruyor

Sorsan; hepsi  “vatan için ölüyor”

Bilmiyorlar, Kardeşliğe savaş kuruyor

Şeytan ikisne de aynı çorap örüyor

Her biri bir halde

İnsanlar korkuda

 Sanki ülke işgalde

Hale aladığımı

Ciğerimi dağladığını

Düşünürdüm, gelmez mi birlik

İnsanlara huzur, ülkeye dirlik

Talebe ilimde , işçi işinde

Kucaklasınlar,  görelim kolkolda

Yürüsünler, korkusuzca aynı yolda

Nasip miş görmek, aynı yolda

Şükür; yürüyorum, tam da burda

Aynı yolda...

//////////////

Öğretmen Okulu

 

Okuyacağız Öğretmen Okulu

Angara’ya İmtihan olmaya geldik.

Bir akşam imtihan yerini görmeye geldik

Şimdi Öğretevi, ozaman öğretmen okulu

Çamlar; dikilmiş   hem de çakılı

Akşam; alakaranlık, çevre ısız

Baba  - oğul geçiyoruz ikimiz.

Bir ağaç dalına oturmuz oğlan kız.

Görüp fikir yürütüyoruz..

Babam diyor iki kız..

Ben diyorum, yok biri oğlan iki kız

Babam, ikisinide saçları aynı, uzun

Diyorum, moda.

Kaplıyor hüzün

Belki beni düşünüyor, uzun uzun

Umudu! Ne hal olacak

Oğular kızlar, ne hale gelecek

Benzermi ki, ona, saçları uzun

Yaşar mıyım ki kışı   yazın

Susuyoruz..Susuyor..Kıymeti yok sözün

Karışıyor, yazı kışa bahar oluyor güzün

Okusun..

Adam olsun

Olsun da kimlere teslim..

Ne hale gelecek neslim?

Belki ilk yara..

Var mı ki  çare?

 Dirdiği sıkıntı düştüğü dara

Girdik imtahana

Kazanmışız.

Umutla hazırlık yaparken

Başka  bir yere;

Sıkıca  kapanmışız.

.......

Ne istersin, nere gidersin

Kader çeker getirir

Sanırsın bişey kaparsın

Sen rolünü yaparsın

Şu gelen gidenler, bilirmiydinTümüs

Kimi acele giden, görürm üydün Tümülüs..

 Sarıp sağdan soldan

Çokça gecilecek yoldan

Her biri ayrı koladan

Bilirmiydin Tümülüs...................

Divane Divane gezdiğini

Kah ismiyle

Kah

Kurtuluş Çodaroğlu

Bazen de Aper Cantürk

Diye yazdığını bilirmiydin

..................

Bilirmiydin birle sıfırın kavgasından

Yıldızların adeta yere indiğini

Göğü sanki ayağına serdiğini

O kavgada hitedinden elktronların

Dokununca yazıya, ışığa döndüğünü

Nsıl ki diye şaşırdığın

Aya, insanın indiğini

demir kuşlarla bindiğini

Bilebilirmiydin

Muzciediye olmayacak sandığın

Keşke olsa diye yandığın

Çok aldanıp kandığın

Acayip hallerin olduğunu,

Bilirmisin 

Elbet anladın, insanın

Verilenle  neler yapacağını

Şaşırıp yaptığına tapacağını

Zirvedeyken,  ilahi silleyi yediğini

Yerle yeksan olup, çökünce sitem

kaç kere   alemin dolduğunu

Son deme  kadar hep böyle olacağını

her hikmeti kendinden bildiğini

Çok gaflete düştüğünü

 

İnsanın ilahlaştım sandığında

 

kıyamatelDuracağını,

bet anladın

 

 Anladın da..

İnsanın kendi halinde

Nasıl zalim

Nasıl n ankör

Nasıl  haddi aştığını

Doğryoldan şaştığını..

 

 

 

..............

 

Taa uzak asyadan uzanıp

Bir kaç  çadır kurup

Temel atacağını Bilirmiydin

Ordular kurup, avrupaya

Afrikaya seferler yapacağını

Her bir yere kol salıp

Aşılmaz dağları geçip

Geçilmez denizleri göl yapacağını

Zulme dur deyip  Adelet dağıtacağını

Senin hülyalarını geçeceğini.

Bilir miydin 

Cihanı kana bulayanların

dört bir yandankuşatacağını

yüz yıl, önce

Bir kaç yılda,

Tıpkı senin gibi

Sıkışıp küçük Asyaya

Anadoluyu 

direnç  noktası yapacağını

 

.............

Kim yaptı bu hesabı

Kim tutar çeteleyi

Bilirmiydin  yapacaklar, sarayı

Ardından koşacak halkın alayı

::::::::::::::::::::::::::

Kimler yandı kaşların kara

Yaktın ateşine düştüler zara

Vardın mı Soğuk su başına

Rastladın mı  güzelin hasına

 

Kim, neye  neyin çabası

Rıza edermiydi  babası

Yiğitlik serde, atların hası

Salınır, üstünde  libası

 

Belki seninde derdin çoktur

Misline cihanda dengi yoktur

Kimi ela , kimi esmer kimi aktır

Olmayınca olmaz sonun  vahtır

 

 

.........................................

Verilmiştir

 Bitmez tamah, bitmez merak

Yer yüzü dar gelir

Kıskanır kuşları,

maksadı onları geçmek

İster semayı seyretmek

Ay güneş az gelir

ister uzya gitmek

 

/////////////////////////////

Bilim esir, ilerledi fen

Filler gitti geldi demirden dev

Mekan aynı mekan geçince zaman

Girdi insan çağladı oluk oluk kan

................

Parca bütüne düşman

Çatladı zerre, etti duman

Başında yanıyor sibirden gelen duman

Firavuna yol vermeyen deryalar

Akıyor içinde , dönüyor borular

Bimediğin diyarlara gitti gemiler

Dünyanın çevresinde tur atarlar

Ne alırlar neler satarlar

İki menzil ötede yatan katarlar

 

...........

Dönem değişti, düzen değişti

Olanları çıkar mı anlatan birisi

Dile gelse  Nesimi’nin derisi

……………

…………………..

Vakit; O vakit

Tümülüs; Şahid

 

 




ŞAİRİN Yeri Necati ÇAVDAR

Hiç yorum yok:

memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş - Deprem 2

Ülkeme kar yağdı sevindik... Beyazlara büründü gelinlik, sandık meğer memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş bilemedik.. ... Umulur ki Ak...