şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mayıs 2020 Perşembe

KEÇİ İLE MUHABBET


 KEÇİ İLE MUHABBET

 

Bu gün 17 Mayıs, ikibin  yirmi

Korana hapsinde verdiler izni

 

İşte  bu günde ihtiyarlara izin..

Gençler;  evleriniz olsun sizin.

 

Fırsat diye dışarı çıktım biraz

Sıcak mı sıcak, gelmişiyice yaz

 

Çevre civar yeşilliklere bürünmüş

Telaşa var; bahara vedaya hazırlanış

 

Sel gibi akan Caddeler bom boş

İnsanların ağzı bezli, bir hoş

 

Yürüdüm, boş   mekanları temaşa ederek

Birkaç kişi ya var ya yok, gerisi evde kalacak

 

MabetlerdenEzan sesi geliyor , hüzün

Sıkıntı biter mi,  bu  yaza  ya da güzün.?

 

Koca mescitte  var sade  bir kişi

Sonra geldi  namaza bekçiler, üç kişi

 

Namazlar; Kılınır oldu  Cemaatsiz

Koymasın Allah; Cuma, bayramsız

 

 

Secdelere  varılıyor ayrı ayrı

Virüse tedbir için böyle gayri

 

Toptan izin, İmamlar bile yok

Kesildi.. Yapılırdı dedikodu çok

 

Cemaat camiye , cami cemaate  hasret

İnşallah gösterir tezden  Mevla’m nusret

 

Ağızda maske her yer boş, dolaşıyoruz

Eski kalabalıktan eser yok, şaşıyoruz

 

KORANA hapsine sokulmuş çıkamazlar, dışarı

Kimilerini bağlasan durmazlar, girmezdi  içeri

 

 

KORANA kaçırıp, ayırdı insanı; anadan, yardan

Gidilmez, sılaya. Gelinmez,  başka diyardan

 

Kaç gündür diller şişti,  söylenecek çok

Fakat  muhabbet edecek  kimsecik yok

 

Kelebek Parkı’nda  sadece iki bekçi

Ekmek uğruna mecburen emekçi

 

Güvercinler özgürce uçuyorlar

Konuyor, İstediği yeri seçiyorlar

 

Karşıda , yemyeşilikler içinde iki keçi

Gidip konuşayım,  onlara dökeyim içi

 

İzin isteyip  oturdum yanlarına

Suskunlar,demek hasret;  insanlara

 

Oturup,  başladım anlatmaya

Vaziyetin ne olduğunu anlamaya

 

 

Geziyorsun sanki mezarlık

Esir almış her yeri sessizlik 

 

Her biri bir köy olan evler olmuş mezar

Kuşlara kalmış heralan, ediyorsun nazar

 

Toplanıyordu bir araya insanlar fevç fevç

Akın akın akar araçlar, trafik olurdu felç

 

Sosyalleşmeyende aranıyordu,  var mı hastalık

İnsanlar insandan kaçıyor,bulaşmasın hastalık

 

Şu mal, dükkân, araba; dokunamıyor İnsan

Senin sandıkların senin değil diyor, lisan

 

Ders almıyorduk, önceki  geçip gidenlerden

Sarayları, ne varsa viran olan medeniyetlerden

 

Bir gün olacak; demek böyle bir şeymiş

Her şey boş, Hakk’ı tanımak her şeymiş

 

Bir virüs, inşallah aklı başa getirir

Getirirde insanı kâmilliğe yetirir

 

 Bitti, gidiyor, Ramazan!  Dün idi, yirmi üçü

Bu toplu ceza ne karşılığı, insanlığın hangi suçu..?

 

Keçi; işte vaziyet, işte bu  maslahat

Kim anlar? Kim kime ede nasihat

 

Anlattım.. Can kulağı ile dinlediler

Ne tepki verdiler ne de ünlediler

 

 

Ben konuştum onlar sustular

Dedim galiba edebinden ustular

 

Yoksa birhal mi var, ediyorlar naz

Bil; konuş.. Bilmediğine susmak, farz

 

Ya da  şu garip halime bakıp şaşıyorlar

İnsan, şen çocuklar yok; neler yaşıyorlar

 

Hiç yapmadılarki etselerdi itiraz

Belki muhabbete tad gelirdi biraz

 

Keçiler; neden niçin hiç bir şey demediler

Fark ettim ki çimlerden de yemediler

 

Elleyip baktım;  içi boş, ses geliyor tıntın

Meğer cansızmış, dururlarüstünde otun

 

Plastiği şekle verip, süs diye koymuşlar

Gövdeyi keçiye benzetip, içini oymuşlar

 

Melih idi  20 yılAngara’da  tacidar

Bu iki keçi kalmış ondan yadigâr

 

İyi ki duymadı dediklerimi

Canlıya verilen eziyetleri

 

İnsanoğluister ki gezip dolaşsın  gönlünce

 “Dünya benim” diye yesin içsin keyfince

 

Gelir; çırıl çıplak elinden bir şey gelmez

Benim diye sarıldıkları kalır, götüremez

 

Gelirsin  çırıl çıplak,  başkası sararar seni beze

Gidersin yine çıplak, sarılıp kefen denen beze

 

İşte doldu,  65lere verilen izin vakit; tamam

Ömür de biter; aynı böyle bilmem, ne zaman

…..

Minarelerden yanık,  söyleniyor;  EsSELAM

İkaz ediyor;  “kendinize gelin” ilahi Kelâm…!!!!

 

17 Mayıs 2020 , 24 Ramazan -  Ahimesud/ Alsancak

 









KEÇ İ İLE MUHABBET

 

Bu gün 17 Mayıs, ikibin  yirmi

Korana hapsinde verdiler izni

 

İşte  bu günde ihtiyarlara izin..

Gençler;  evleriniz olsun sizin.

 

Fırsat diye dışarı çıktım biraz

Sıcak mı sıcak, gelmişiyice yaz

 

Çevre civar yeşilliklere bürünmüş

Telaşa var; bahara vedaya hazırlanış

 

Sel gibi akan Caddeler bom boş

İnsanların ağzı bezli, bir hoş

 

Yürüdüm, boş   mekanları temaşa ederek

Birkaç kişi ya var ya yok, gerisi evde kalacak

 

MabetlerdenEzan sesi geliyor , hüzün

Sıkıntı biter mi,  bu  yaza  ya da güzün.?

 

Koca mescitte  var sade  bir kişi

Sonra geldi  namaza bekçiler, üç kişi

 

Namazlar; Kılınır oldu  Cemaatsiz

Koymasın Allah; Cuma, bayramsız

 

 

Secdelere  varılıyor ayrı ayrı

Virüse tedbir için böyle gayri

 

Toptan izin, İmamlar bile yok

Kesildi.. Yapılırdı dedikodu çok

 

Cemaat camiye , cami cemaate  hasret

İnşallah gösterir tezden  Mevla’m nusret

 

Ağızda maske her yer boş, dolaşıyoruz

Eski kalabalıktan eser yok, şaşıyoruz

 

KORANA hapsine sokulmuş çıkamazlar, dışarı

Kimilerini bağlasan durmazlar, girmezdi  içeri

 

 

KORANA kaçırıp, ayırdı insanı; anadan, yardan

Gidilmez, sılaya. Gelinmez,  başka diyardan

 

Kaç gündür diller şişti,  söylenecek çok

Fakat  muhabbet edecek  kimsecik yok

 

Kelebek Parkı’nda  sadece iki bekçi

Ekmek uğruna mecburen emekçi

 

Güvercinler özgürce uçuyorlar

Konuyor, İstediği yeri seçiyorlar

 

Karşıda , yemyeşilikler içinde iki keçi

Gidip konuşayım,  onlara dökeyim içi

 

İzin isteyip  oturdum yanlarına

Suskunlar,demek hasret;  insanlara

 

Oturup,  başladım anlatmaya

Vaziyetin ne olduğunu anlamaya

 

 

Geziyorsun sanki mezarlık

Esir almış her yeri sessizlik 

 

Her biri bir köy olan evler olmuş mezar

Kuşlara kalmış heralan, ediyorsun nazar

 

Toplanıyordu bir araya insanlar fevç fevç

Akın akın akar araçlar, trafik olurdu felç

 

Sosyalleşmeyende aranıyordu,  var mı hastalık

İnsanlar insandan kaçıyor,bulaşmasın hastalık

 

Şu mal, dükkân, araba; dokunamıyor İnsan

Senin sandıkların senin değil diyor, lisan

 

Ders almıyorduk, önceki  geçip gidenlerden

Sarayları, ne varsa viran olan medeniyetlerden

 

Bir gün olacak; demek böyle bir şeymiş

Her şey boş, Hakk’ı tanımak her şeymiş

 

Bir virüs, inşallah aklı başa getirir

Getirirde insanı kâmilliğe yetirir

 

 Bitti, gidiyor, Ramazan!  Dün idi, yirmi üçü

Bu toplu ceza ne karşılığı, insanlığın hangi suçu..?

 

Keçi; işte vaziyet, işte bu  maslahat

Kim anlar? Kim kime ede nasihat

 

Anlattım.. Can kulağı ile dinlediler

Ne tepki verdiler ne de ünlediler

 

 

Ben konuştum onlar sustular

Dedim galiba edebinden ustular

 

Yoksa birhal mi var, ediyorlar naz

Bil; konuş.. Bilmediğine susmak, farz

 

Ya da  şu garip halime bakıp şaşıyorlar

İnsan, şen çocuklar yok; neler yaşıyorlar

 

Hiç yapmadılarki etselerdi itiraz

Belki muhabbete tad gelirdi biraz

 

Keçiler; neden niçin hiç bir şey demediler

Fark ettim ki çimlerden de yemediler

 

Elleyip baktım;  içi boş, ses geliyor tıntın

Meğer cansızmış, dururlarüstünde otun

 

Plastiği şekle verip, süs diye koymuşlar

Gövdeyi keçiye benzetip, içini oymuşlar

 

Melih idi  20 yılAngara’da  tacidar

Bu iki keçi kalmış ondan yadigâr

 

İyi ki duymadı dediklerimi

Canlıya verilen eziyetleri

 

İnsanoğluister ki gezip dolaşsın  gönlünce

 “Dünya benim” diye yesin içsin keyfince

 

Gelir; çırıl çıplak elinden bir şey gelmez

Benim diye sarıldıkları kalır, götüremez

 

Gelirsin  çırıl çıplak,  başkası sararar seni beze

Gidersin yine çıplak, sarılıp kefen denen beze

 

İşte doldu,  65lere verilen izin vakit; tamam

Ömür de biter; aynı böyle bilmem, ne zaman

…..

Minarelerden yanık,  söyleniyor;  EsSELAM

İkaz ediyor;  “kendinize gelin” ilahi Kelâm…!!!!

 

17 Mayıs 2020 , 24 Ramazan -  Ahimesud/ Alsancak

 




















ŞAİRİN Yeri Necati ÇAVDAR

25 Eylül 2006 Pazartesi

"PİŞ" DE GEL!





“Bu şarkı burda bitmez”



"PİŞ" DE GEL

Saltanat ne yüce olsa; halka inmek
Fazilettir, erdemdir; halkla birlik
Marifet, halk içinde Hak’la olmak
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel

Uzaklaş; biraz ahbab, yarandan
Silkin; fani dünyanın varından
Korkun olmasın; hiç yarınından
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel

Git gör; asıl karanlıklar neresi?
Neden millete terslik, gönül karası?
Geçer zaman; ne ki, iki direk arası
Git yiğidim; bekliyorlar ‘’piş’’ de gel

Nice sultanlar; daha önce hapse girdiler
Çok mazlumlar; maksuduna orda erdiler
Mülkün; emanet olduğunu orda gördüler
Git yiğidim sultanlık beratını al da gel
26 Mart 1999 Cuma






1999’DAKİ DEMOKRASİ AYIPLARITürkiye’de olmayan, düşünme, inanma, düşündüğünü ve inandığını söyleme, bu çerçevede örgütlenme özgürlüğü 28 Şubat süreci ile birlikte Türkiye’nin en büyük partisi RP kapatıldı. Bir çeyrek asırdan fazla ülkesine hizmet etmiş insanlar idamla yargılandı. Siyasî hayatları bitirildi. Zindanlara atıldı. İnandığını, düşündüğünü söyledi diye insanların hayatları karartıldı. Erbakan, Kazan, Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik’in milletvekilliklerine son verildi. Receb Tayyib Erdoğan okuduğu şiir sebebiyle Belediye Başkanlığından oldu. Hapse girdi. 312/2’den ömür boyu siyasetten uzaklaştırıldı. Şükrü Karatepe başkanlığı kaybetti, hapse girdi. 5 yıl siyaset yasaklısı oldu. Nureddin Şirin düşünce suçu işledi. 17 yıl hapse mahkum oldu. Tiyatro sanatçıları mahkum oldu.
VE HASAN CELAL GÜZEL
Bir güzel insan, siyaset ve ilim adamlığını birleştirmiş bir bilge. Her bilge gibi güzel insanda fikirlerini, doğru bildiklerini söyledi. Uzun devlet tecrübeleri ile doğruları, yanlışları ortaya koydu. Ancak 28 Şubat sürecinin gerek maddî gerekse siyasî rantçıları Güzel’in uslubundan ve sözlerinden rahatsız oldular. Yeraltı dünyasının karanlık adamlarına, devleti hortumlayanlara çalıştırılmayan hukuk süreci Hasan Celal Güzel için çalıştırıldı. YDP eski Genel Başkanı Güzel mahkûm oldu. Hak ve halk nazarındaki itibarı her gün yükselen Güzel yeni bir bin yıla girdiğimiz, AB kapısında, AGİT zirvesinde aradığımız özgürlüklere rağmen şu anda demir parmaklıklar arkasında.(http://www.ilkadimdergisi.com/138/haber-ahmet-taha.htm-
GETİRDİKLERİ VE GÖTÜRDÜKLERİ İLE 1999
Ahmet Taha)
///////////////

HABER
TÜRKİYE
15.11.2005 16:14
"Erdoğan şunları söyledi:"Ben cezaevine girdiğimde 'bundan sonra muhtar bile olamaz' diyorlardı. Ama değişen, gelişen yasalarla bu noktadayım..."Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Resmi Web Sitesi
/////////////////////////


28 Haziran 2006 Çarşamba
07:44

’Hedefi Çankaya, ama çekiniyor’

İşte Erdoğan'ın Köşk'e çıkış için son gerekçeleri: 7 yıl sonra aynı fırsatı yakalayamayız. "Muhtar bile olamaz" diyenlere zirveye çıkıp cevap vermeyelim.

Türkiye bugüne kadar 10 cumhurbaşkanı seçti. 8 cumhurbaşkanı çok partili parlamento döneminde seçildi. Bu seçimlerin çoğu sancılı, sorunlu oldu ama hiçbir dönemde cumhurbaşkanlığı tartışmaları 2 sene öncesinden başlamadı. Şu anda bile, 11'inci Cumhurbaşkanı'nın seçimine 10 ay var ama siyaset gündemi de ekonomi gündemi de epeydir bu seçime kilitlenmiş durumda.
Bugün mali piyasalarda küresel bir dalgalanma yaşanıyor, bütün gelişmekte olan ve gelişmiş piyasa ekonomileri şu veya bu ölçüde bu dalgalanmadan etkileniyor ama Türkiye neredeyse mini bir ekonomik kriz atlatıyor.
Türkiye ile aynı kategoride değerlendirilen Brezilya, bu küresel dalgayı çok az hasarla atlatırken, Türkiye ekonomisi çok daha ağır bir tahribata uğruyor. Bunda kuşkusuz makroekonomik dengesizlikler de rol oynuyor ama asıl etken siyasi; 2007 yılı Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi gerilimi...
Aynı şekilde siyasette de bütün hesaplar Nisan 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi ekseninde yapılıyor. Siyaset dünyasının da iş dünyasının da hatta sokaktaki vatandaşın da bugün en fazla konuştuğu, tartıştığı konu yeni cumhurbaşkanının kim olacağı.
Tabii ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olup olmayacağı...
Bu soruya yanıt aranıyor, Erdoğan'dan bir ipucu bekleniyor. Ama Başbakan en azından şimdilik net bir sinyal vermiyor. Üstü kapalı, her yöne çekilebilecek bazı mesajlarla geçiştiriyor soruları.
Evet, Erdoğan aday olacak mı olmayacak mı? İŞte Vatan Gazetesi'nden Bilal Çetin'in haberi;
AK Parti çevrelerinden edindiğim izlenim, kabinenin ve iktidar partisinin etkin isimlerinden aldığım bilgi, Erdoğan'ın hedefinin Çankaya olduğu yönünde...
Erdoğan, Çankaya'ya çıkmayı, Cumhurbaşkanı olmayı doğal olarak çok istiyor.
Çankaya, siyasette gelinebilecek en üst nokta, zirve...
Tayyip Erdoğan gençlik yıllarından itibaren siyasetin içinde. En alt kademelerden siyasete başlamış. Milli Görüş teşkilatlarından, sırasıyla MSP, RP, FP ve AKP'ye... Basamakları teker teker çıkarak, önce il başkanı, ardından İstanbul Belediye Başkanı olmuş. Parti kurmuş, ilk seçimde tek başına iktidar olup başbakanlığa yükselmiş. Şimdi önünde zirve var; 10 ay sonra boşalacak olan cumhurbaşkanlığı makamı...
Aritmetik sorun yok
İşte Erdoğan şimdi o makamı istiyor. Teorik olarak, parlamento aritmetiği açısından bakıldığında önünde hiçbir engel de yok. AKP'nin parlamentoda 357 milletvekili var. İlk turda seçilmek için gerekli olan üçte iki çoğunluğa ulaşmak için 19 eksiği var. O nedenle ilk iki turda seçilemese bile üçüncü turda rahatlıkla seçilebilir...
Böyle bir tablo karşısında Erdoğan Çankaya'ya neden hayır desin ki?
Bu durumda, "Benim yaşım daha genç, bir dönem daha başbakan olarak icranın başında kalayım 7 yıl sonra seçileyim" mi diyecek?
Hayır. Çünkü 7 sene sonrasının hiçbir garantisi olmadığı gibi, bugünkü ortamda bile yarın seçim olsa AKP belki yine birinci parti çıkacak ama büyük bir ihtimalle tek başına iktidar avantajını kaybedecek. Parlamento muhtemelen dört partili olacak ve Türkiye yeniden koalisyonlar dönemine girecek. Erdoğan ve partisi belki de muhalefete düşecek.
O nedenle de Erdoğan, bugün önüne gelen fırsatı geri çevirmeyecek.
Erdoğan ve kurmaylarının altını çizdikleri bir nokta daha var: 2002 seçimleri öncesinde ve sonrasında söylenenler. O zamanlar deniyordu ki; "İktidar olurlar ama muktedir olamazlar..."
Yani, "ehliyetleri tam değil... Mayınlı arazilere giremezler, devlet kurumları üzerinde otorite kuramazlar. Hele cumhurbaşkanlığı makamı... Yakınından bile geçemezler. Çankaya, Atatürk'ün makamı, Erdoğan oraya oturamaz..."
Bunlar şu veya bu tonda hep söylendi. "Şimdi Erdoğan'ın aday olmaması, parti içinden eşi türbanlı olmayan, liberal kesimlerce de benimsenebilecek bir ismin aday gösterilmesi, bu sözleri, bu yargıları haklı çıkarmayacak mı? Bu durumu parti tabanına, seçmenine nasıl izah edecek?"
Erdoğan ve kurmayları, geleceğe dönük hesap yaparken bu tür yargıları ve kaygıları da elbette dikkate alıyorlar.
Kurşukusuz AKP içinde yaşanabilecek olası gelişmeleri de...
Kriz korkusu
Özetle Erdoğan'ın Çankaya'yı istediğine, hedefinin cumhurbaşkanlığı olduğuna hiç kuşku yok. Muhalefet itiraz ediyor, belirli çevreler tepki gösteriyor diye Erdoğan'ın bu hedeften dönmeyeceğine de kesin gözüyle bakıyor AKP kurmayları. Yine de bir "ama"sı var kurmaylarının...
Türkiye çok büyük bir gerilimin, krizin içine girerse, parlamento içinden ve parlamento dışından yapılacak tahrikler toplumu çok sert bir kutuplaşmaya sürükler mi, rejim sıkıntısı doğar mı?
İşte Erdoğan'ın tek tereddüdü bu noktada.
Bu tereddüt nedeniyle şimdilik net bir tavır belli etmiyor.
Özal stratejisi
Turgut Özal'ın 1989'da izlediği stratejiyi uyguluyor. O zaman da Özal'la ilgili benzer iddialar dile getirilmiş, benzer sıkıntılar ifade edilmişti. "Toplumda gerilim doğar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde sıkıntı doğar, asker istemez. Ayrıca Özal bir dönem daha başbakan olarak icranın başında kalarak programını uygulamak ister" denilmiş, Özal da son ana kadar renk vermemişti. Ama günü geldiğinde aday oldu ve bütün tepkilere, muhalefete rağmen partisinin oylarıyla Çankaya'ya çıktı.
Şimdi de Erdoğan'ın aynı stratejiyi izlemekte olduğu ifade ediliyor.
Fakat yine de bir ihtiyat payı bırakıyor kurmayları. Dün Erdoğan'a yakın bazı önemli isimlerle konuştum. Hemen hepsinin söylediklerinin özeti şu:
"Hedefinin Çankaya olduğu belli. Ancak bu konuyu bizlerle hiç konuşmadı. Abdullah Gül ile dahi konuştuğunu sanmıyoruz. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olmak isteyecektir ama kavgayla gürültüyle değil, uzlaşmayla bunun olmasını isteyecektir. Hem Meclis içi, hem de toplumsal uzlaşma arayacaktır. Son ana kadar da bu yolda adım adım gidecektir. Ancak, gerçekten ülkede ciddi bir kriz çıkması ihtimalinin çok yüksek olduğunu görürse o zaman B planına döner, geri adım atabilir..."
'Muhtar değil cumhurbaşkanı bile olabilir...'
Hem Başbakan Erdoğan'ın hem de kurmaylarının en fazla canını sıkan, kızdıran yargı ve yorum şu: "Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz, olmamalı, aday olursa rejim sıkıntısı doğar..."
"Niye olamasın?" diye soruyor konuştuğumuz bir AKP kurmayı ve şunları söylüyor:
"Tayyip Bey 1998'de yargılandığı 'şiir davası'nda eski ceza kanununun 312. maddesinden mahkum olup cezası Yargıtay'ca da onaylandıktan sonra ömür boyu siyasi yasaklı hale gelmişti. Artık 'siyaset yapamaz, siyasi hayatı bitti' deniyordu. Hatta bugün VATAN'ı çıkaran kadronunun yönettiği o günkü SABAH gazetesi haber yapmıştı 'Muhtar bile olamaz' diye. Ama Tayyip Erdoğan bugün Başbakan. O nedenle kimse 'Cumhurbaşkanı olamaz' demesin, bakarsınız bir yıl sonra da cumhurbaşkanı olur..."
Bilal Çetin / Vatan

////////////////////////////////////////////
3 yıl önce

“Git yiğidim sultanlık beratını al da gel”
338 le Yola çıktı
Tayip Erdoğan’ın “şiir bahanesiyle” yolunu kapatanlar, başarılı olamayıp
zirveye yükselme yolunda sürekli artan hareket;
TBMM’de Anayasa değişikliğinin maddelere geçilmesi 338 ile kabul edilerek yeni bir merhaleye geçti.
Bilindiği gibi Tayyip Erdoğan, yukarıda verilen şiir gerekçe gösterilerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından düşmüş sayılarak10 ay hapse mahkum olup, Pınarhisar Cezaevi’nde 4 ay yattığı hapse girdi.
O gün”Muhtar Bile olamaz” manşetleri atılmış..
Bu gün Tayyip Erdğan Hükümetlerinde çeşitli makamları işgal eden Cemil Çiçek ,“İmam -Hatiplilerin polis yapılmadığı memlekette Erdoğan’ı Başbakan yapmazlar” fetvasını veriyordu.
Biz de ..
Hiçbir yayıncının kitaplaştırmaya cesaret edemediği, ancak sanal dünya imkanlarıyla yayına sunduğumuz “28 Şubat Türküsü”nde
Hapse girdiği gün, şöyle demişiz.:
"PİŞ" DE GEL!

“Bu şarkı burda bitmez”
"PİŞ" DE GEL
Saltanat ne yüce olsa; halka inmek
Fazilettir, erdemdir; halkla birlik
Marifet, halk içinde Hak’la olmak
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Uzaklaş; biraz ahbab, yarandan
Silkin; fani dünyanın varından
Korkun olmasın; hiç yarınından
Git yiğidim; tez elden “piş’’ de gel
Git gör; asıl karanlıklar neresi?
Neden millete terslik, gönül karası?
Geçer zaman; ne ki, iki direk arası
Git yiğidim; bekliyorlar ‘’piş’’ de gel
Nice sultanlar; daha önce hapse girdiler
Çok mazlumlar; maksuduna orda erdiler
Mülkün; emanet olduğunu orda gördüler
Git yiğidim sultanlık beratını al da gel
26 Mart 1999 Cuma
Yorumlar
  • Tahsin Tanli Bu baskanlik yada partili cumhurbaskanligi sistemi tam olarak halka anlatilmadi sadece basindan takip ettigimiz kadarini biliyoruz herkes Cumhurbaskani erdogan uzerinden tartisiyor kimisi olumlu diyor kimisi olumsuz diyor asil tartismamiz gereken noktanin halka ne getirip ne goturecegidir. Sayin devlet bahcelinin acik destegine ragmen mhp icindede bazi cekimser kalan guruplar var ilk oylamadada bu hissedildi ve az bir oy farkiyla yasa gorusmelerine gecildi demekki vekillerinde bir kisminda tedirginlik ve bazi soru isaretleri var yasa hakkinda insallah vatana millete hayirli ugurlu olur bu gunleride aramayiz insallah
    Yanıt yaz...

  • Zekeriya Çavuş Samanyolu şubat soğuğu hey gidi hey
    1
  • TC Mustafa Zor % 51 le Başkan olsa ne yazar , % 60 la olsa neyazar....BU HALİYLE ÜLKE YÖNETİLEMEZ......yönetilir , ancak ne %60 nede %40 MUTLU OLUR , , , öyle bir ülke REFAH ve ADALET ülkesi olamaz.Her sabah başka bir göz yaşı , Hergün başka bir tarafa savrulur.İnşaallah ben yanılırım.Selamlar.
    1
  • Yasin Karakaya Birtakim kaptansiz gemi misali
    Deve cok ucuz boynundaki şu gerdani olmasa
    Sn necatiabi agzina yureginize saglik
    1
  • Metin Turkeli Neyi oylayacağımızı merak ediyorsanız, OKUMALISINIZ !... Selam sevgi ve saygıyla... http://anayasadegisikligi.barobirlik.org.tr/Anayasa...
    Anayasa Değişikliği Teklifi'nin Karşılaştırmalı ve Açıklamalı Metni
    ANAYASADEGİSİKLİGİ.BAROBİRLİK.ORG.TR
    Anayasa Değişikliği Teklifi'nin Karşılaştırmalı ve Açıklamalı Metni
    Anayasa Değişikliği Teklifi'nin Karşılaştırmalı ve Açıklamalı Metni
    2
  • TC Mustafa Zor Metin kardeşim ,18 Maddeyide okuduk vesselam , ancak denetleyici kurum , kanun yapıcı , atama maddeleri ileride huzursuzluk ve gargaşaya sebeb olur.Vekalet edecek kişiyide halk seçmiyor oda sorun çıkartır.Selamlar cümleye.
    • Metin Turkeli Sn. TC Mustafa Zor Ben herhangi bir görüş belirtmeksizin yapılmak istenen değişikliğin bilgisini paylaştım. Nasıl oy vereceğiniz sizin tercihiniz, Benim gönül rahatlığıyla kabul edeceğim anayasa 22 sene önceden bu yana değişmiş değil aslında. http://www.ldp.org/ldp-anayasa-onerisi/ selam. saygı ve sevgiyle.
      LDP Anayasa Önerisi | Liberal Demokrat Parti
      LDP.ORG
      LDP Anayasa Önerisi | Liberal Demokrat Parti
      LDP Anayasa Önerisi | Liberal Demokrat Parti
      1
    • Mustafa Kayatay Metin Turkeli Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlettir. Peki, LDP'nin anayasa önerisi bir ulus devlet için uygun mu? Türkçe, Türk Bayrağı gibi maddeler de gerekli değil mi?
      1
    • TC Mustafa Zor Sn. Metin Turkeli , öncelikle hata varsa özür dilerim.Ben yurt dışında yaşamını idame ettiren bir TC. vatandaşı olarak elbette ülkemizde olana bitene duyarsız kalamıyanlardanım.Liberal partiyide taaa Besim beyin başkanlığı döneminden beri kısa kısa da olsa ilgi ile izliyorum.Bende şahsen Türk siyasetinin önündeki en büyük engelin çağdaş bir partiler ve seçim yasasının olmamayışına inananlardanım.Bu güne kadar bu konuda mecliste gurubu bulunan partilerdende böyle bir istek malesef gelmemiştir.Bundan sonrada olmayacak gibi görünüyor.2,5 partili bir sistem dayatmasıyla karşı karşıyadır ülkem. Bu durumun olşmasına halkımızın sağ duyusu inşaallah geçit vermez.Yok olur ise ........! Teşekürler, Selamlar, iyi çalışmalar.

memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş - Deprem 2

Ülkeme kar yağdı sevindik... Beyazlara büründü gelinlik, sandık meğer memleket; Kar gibi bem beyaz kefen giymiş bilemedik.. ... Umulur ki Ak...